Erkek arkadaşımın odasında, yaklaşık iki saattir uğraştığım sunumu mahvedip etmemek arasında sıkışmıştım. Jean beni sakinleştirme çabalarından yorulmuştu. Bir bardak su, omuz masajı, hatta konuyu nasıl dağıtmaman gerektiği hakkında bir ders bile işe yaramamıştı.
"Sunum ile olan sorun tam olarak ne? Kelimenin tam anlamıyla mükemmel." dedi.
"Bilmiyorum," diye sızlandım, "Her baktığımda, tek isteğim gözyaşlarıyla dolu bir havuzda boğulmak istediğim."
Fısıltıyla, "Tanrım," dedi nefes verirken.
"Gerçekten ama gerçekten sana geldiğim için üzgünüm." dedim hızla.
Kendisini yatağa attı ve kafasını salladı, "Hayır, hayır. Sevgililer bunun için vardır."
Pencereye doğru yürüdüm, ellerimi kafamın arkasına koydum ve derin bir nefes aldım. Jean'ın odasından dışarının görüntüsü şaşırtıcıydı. Sadece çimen ve akşamın rengarenk gökyüzüsü görünüyordu.
Jean, "Off, boş gökyüzünün neyi bu kadar büyüleyici?" diye alay etti.
Yüzümü ona döndüm, "Boş gökyüzü değil! Buradan manzara şahane!"
"Doğa anayı savunma cesaretin var," dediğinde televizyonu açmıştı. Devam etti, "Ama projeni sunma cesaretin yok."
Bir şey söyleyecekken fark ettim ki, ne söyleyebileceğim hakkında en ufak fikrim yoktu.
"Tabii konuşmazsın, yakaladım seni dilsiz." Yatağının sağına doğru kaydı ve diğer yanını patpatladı, "Buraya gel."
Seslice nefes verdim ve yanına oturdum, sordum, "Ne istiyorsun?"
Kolunu boynuma sardı, iki eline de bir oyun konsolu aldı ve söyledi, "Kendinden emin olmalısın."
Ona baktım ve sordum, "Jean, neden böyle bir zamanda oyun oynuyorsun?"
"Neden oynamayayım? Sadece seninle konuşmak çok sıkıcı," Sırıttı, "Neyse, senin gibi insanlar için gergin olmak gayet doğal."
Sahte bir şekilde güldüm, "Bunu sadece sen söyleyebilirdin."
Ve devam etti, "Ve insanların negatif bir şekilde tepki vereceğini düşünüyorsun. Ellerin buz kesecek ve terleyecek, bacakların titreyecek ve karnına ağrı girecek. Her neyse, sadece kafanı bir oyuna gömmen, yollarda muz ve deniz kabukları olmasına rağmen bitirmen gerek."
"Jean, Mario Kart oynuyorsun."
Görmezden geldi, "Kendine güven anahtar kelime, hayatım. Bütün bunları sadece randevuya çıkalım mı diye sormak için söylemiştim, ama bak şimdi neredeyiz. Ve şu an projeni sunup A+ almak senin sıran."
Tek dediğim, "Ah, teşekkür ederim." oldu. Bu şekilde dümdüz baktığına inanamamıştım. Jean'ın kendisine güvendiğini biliyordum, zihniyle konuşan dürüst çocuk. Onun da aslında gerginlikten kendisini yiyip bitirdiğini anlamam biraz süre almıştı.
"Daha fazla dışarı çıkmalısın. Böyle giderse, etrafındaki hiçlikle daha da rahat olacaksın. Pff, tek yaptığın yemek, uyumak ve geceleri hoşuna giden kurgular hakkında fanların yazdığı kitapları okumak."
"Hey!" Kurtulmak için kolunu omzumdan kaldırdığımda yastığı tutup ona fırlattım.
"Ah, ne yapıyorsun! Bitirmeye çok yakındım!" Baş ve işaret parmağıyla gösterdi, "En başa gitmeye bu kadar yakındım. Yastığına ve sana çok teşekkürler, ben de aynısını yapacağım." O da tuttuğu yastığı bana fırlattı.
Sahte bir şekilde güldüm, "Seni seviyorum."
Alaycı bir şekilde güldü ve yanıtladı, "Ben de senden nefret ediyorum." ve alnımı öptü.
—————
krystali'nin Attack on Titan One Shots kitabından çeviridir.
(Betimleme azlığı, bölüm uzunluğu ve yazı dili farklı olduğu için üzgünüm. Main kitabıma odaklanmaktan buraya pek odaklanamıyorum ve bölümsüz bırakmak istemediğimden birkaç bölüm bu tarz gelebilir.
He bi de üşengecim)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Attack On Titan One Shots
FanfictionAttack On Titan Karakterleri x Fem Reader İsteklerinizi yazabilirsiniz. Spoiler içerebilir. Karakteristik özelliklerinde değişkenlik görülebilir.