Perdeden yansıyıp yüzüme vuran her bir güneş ışını sayesinde gözlerim istem dışı aralanmış, esnememe ve yatakta doğrulup yanımda yatan adamla bir kere daha kendimi mest etmeme neden olmuştu. Uyanınca ilk işim her zaman balkona çıkıp sabahın o serin rüzgarını yüzümde hissetmek, yaşamak terimini gerçekten hissetmeye çalışmaktı.
Yanımda masumca yatan adamın yanağına küçük bir öpücük kondurup onu çok da derin olmayan uykusundan uyandırınca hemen koşar adımlar ile balkon kapısını açıp dışarı çıktım ve hemen geri kapattım. Sonuçta içeride henüz ayılmamış bir insan yatıyordu ve onu dondurucu soğuğa teslim etmek gibi bir adilik yapmayacak kadar çok seviyordum.
Aksi takdirde böyle bir şey yapmaya bayılırdım...Ocak ayının hali hazırda gelen o buram buram kar kokusu ile bembeyaz bulutları, yerde duran bazıları erimiş bazıları erimek üzere olan kar birikintileri, tenime normalinden daha hızlı işleyen o dondurucu soğuk hem yaşama hevesimi arttırıyor, hem de içeri girip birazcık daha tembellik yapmak istememe neden oluyordu.
Evliliğimizden öncesi gelmişti bir anda aklıma, onunla da böyle soğuk bir ocak sabahında tanışmıştık, okul sıralarında oturur ders işlerdik. Sınıfın yaramaz çocuğuydu aslında ama arkadaş grubunun da abisiydi. Benden hoşlanan ve iki kere red yemesine rağmen pes etmeyendi.
Aklıma gelen manidar yıllar yüzümde ufak bir gülümsemeye yol açmış, hızlı geçen günlerin özlemini tekrar uyandırmıştı. Odağımı aklıma gelen küçük resim karelerinden ayıramadığımdan dolayı beni belimden tutup kendisine çeken Reiner'ı yeni fark etmiştim. Boynuma kafasını gömüp küçük bir öpücük kondurdu ve kollarını belime daha da sardı, kafasını boynum ile omzumu çehreleyen yere koyunca batan sakallarından dolayı yüzünü kibarca ittirdim.
Arkamı dönüp buz gibi soğuk olan elimi yanağına getirdim, "Günaydın hayatım." Sıcak elini elimin üzerine koyup başparmağı ile elimin üzerini okşadı, "Günaydın nişanlım."
Dediği kelime üzerine yüzüme gülümseme yerleştirmiştim, sahiplenici sözler ve bunaltıcı olmayan kucaklaşmalar her zaman beni benden alıkoyuyordu. Elimi yanağından çekip boynuna doladığımda bana kocaman bir sarılma verdi geniş omuzları ile. Onun vücut sıcaklığını hissettikçe dış çevrenin soğukluğu yeni yeni vurmaya başlamıştı açıkta kalan yerlerime.
İçeriye geçmemizin üzerine sıcak bir kahve eşliğinde kahvaltımızı yapmıştık. Kendi kendimize ufak bir kutlama yapma ihtiyacı duymuştuk onca sene üzerine evlendiğimiz için, yani bunun anlamı ise tüm gece partilemekti. Ayrıca giyeceğim şeyi seçmem gerektiğiydi.
Üzerime giymek için en güzel elbisemi ararken kapı aralandı ve Reiner yatağın üzerindeki tonlarca elbiseyi görmenin şokuyla konuştu, "Y/N ben bu kadar elbiseyi bir mağazada bile görmedim." Ona bakarak sahte bir gülücük attım, "Haha, çok komiksin. Şimdi yardım et de işim hızlıca bitsin."
Üzerimdeki abartılı olmayacak ama kendisini belli edecek kadar simi olan, koyu mor ve siyah tonlarındaki bacağından ufak bir kesik bırakılmış bol uzun elbiseyi Reiner'a gösterdim. Göğsümden sırtıma kadar elbiseyi tutan kısımda sarmaşık gibi gözüken güller ve arkadan bağlama tüllü kurdele ile aşırı hoş bir havası vardı. "Sence bu çok mu abartı kaçar?" dedim etrafımda dönerek.
Elbiseyi üzerimde tam anlamıyla incelememiş olan Reiner biraz yakınlaştı, "Bence," dedi, "Bu elbise seni ön plana çıkarmakta şahane." Birazcık arkamdaki detaylarda gezdirdi gözlerini, "Abartılı denilecek herhangi bir şeyi yok ama tüm gece boyunca benden daha yakışıklı birisinin seni kapmasından korkacağım sanırım." diyerek ufak bir kahkaha attı, ben de ona karşılık verdim.
"Peki," dedim yataktaki diğer toz pembe elbiseyi gösterirken, "Bu nasıl?" Elbiseyi elime aldım daha iyi görmesi için, bel kısmından sarı sarmallar arka tarafına kadar çevreliyor, omuz kısmında ise elbiseyle aynı renkte olan tüller ve üzerine işlenmiş başka sarmal motifleri ile bu uzun ve bol elbise sade olmasına rağmen aşırı hoş görünüyordu. "Hmm," diye ufak bir düşündü. "Bu gece için üzerinde olan elbise daha iyi diye düşünüyorum." dedi.
Başka bir elbise aldım, bu sefer ki elbise oldukça sadeydi. Siyah, ön tarafında bel hizasının olduğu kısımda kesik vardı ve bu, o elbiseyi iki parçaymış gibi gösteriyordu. Normal kumaşın üzerine işlenen siyah tül ile zarifliğine zariflik katıyordu. Göğüs kısmına bırakılmış dekolte detayı ayrı bir güzel kılıyordu. Dizimin iki parmak kadar üzerinde biten bu bol elbise diğerlerine göre oldukça sade, ama çok şık görünüyordu. Elbiseye bakınca bir kere daha gözlerim parıldadı, hevesle Reiner'a döndüm. Elbiseyi inceliyordu. "İşte bu diğerlerine aşık atar, tamamen senin için tasarlanmış." Gözlerimin ışıltısı daha da artmıştı, "Değil mi?" dedim 'mi' ekini uzatarak.
Gözüm tekrar yatağa kaydığında yine bir sürü seçenek gözüme ilişmişti, Tanrım daha ne kadar burada vakit harcayacağım? Sanki içimde ettiğim kavgaları duyarmış gibi Reiner aklımı dağıttı, "Hangisi olursa olsun hepsi şahane olacak," dedi, "İnan bana, geçiştirmek için söyleseydim anlardın." diye devam ettirdi. Hala yeterince ikna olmamış olmama rağmen kafamı olumlu anlamda aşağı yukarı salladım ve yataktaki elbiseleri olabildiğince hızlı bir şekilde eski yerlerine geri astım. Bu sırada Reiner da bana yardım ettiği için işim daha da çabuk bitmişti. Ona doğru baktım, "Sen de hazırlan, yavaş yavaş mekana geçelim."
•——————————•
İstekler açık
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Attack On Titan One Shots
FanfictionAttack On Titan Karakterleri x Fem Reader İsteklerinizi yazabilirsiniz. Spoiler içerebilir. Karakteristik özelliklerinde değişkenlik görülebilir.