Erwin Smith

403 20 8
                                    

Oturduğum koltuğun yanındaki camdan dışarı, yere teker teker düşen yağmur tanelerini izliyordum. Altımda kayıp giden asfaltın düzlüğü zaten olan uykumu daha da çok getiriyordu. Camdan aşağı kayan yağmur damlaları hızla kayboluyor, istemsizce titreyen bacağım durmak bilmiyordu.

Ruhum bu sabah ölmüştü, şimdiyse bedenim yakılacaktı. Yarın ise küllerinden yeniden doğardı belki. Yanımda bu adam olduğu sürece güçsüzlüğüm sadece sözde kalırdı zaten, değil mi?

Ailemle ettiğim kavganın ardından kaçacak tek delik bulmuştum, Erwin... Onunla bir hayat sürmeye hazırdım, nişan yüzüğümü takmıştım ve arabada hızlıca nikah için yola koyulmuştuk ama içimde bir ürperti vardı. Ailemle olan bu durumdandı belki de fakat her ne ise büyük bir hatanın başlangıcı gibiydi.

"İstemiyorsan zorunda değilsin hayatım." dedi düşüncelerimi okurcasına. Bir elini yan koltuğunda oturan benim bacağıma koydu ve yol boş olduğundan bana baktı, "İstemediğin bir şey yapmayız, asla." dedi. "İstemiyor değilim, bir huzursuzluk var sadece kafamda." diye cevapladım.

İç çekti, "Ailenle kavga ettikten sonra buna karar vermenden kaynaklı pişman olacağını düşünebilirsin. Hatta haklı olabilirsin belki de. Seni pişman etmem ama istemediğin bir şeye de zorlamam, asla." dedi. Gülümsediğimi hissettim. İstemsizce kıvrılan dudaklarım hareket etti, "Beni pişman edecek son kişisin."

"Evden kaçmana kızıyorum Y/N. Ama ailenle görüşmek istememeni de anlıyorum. Bu şekilde olmaz bu, biliyorsun değil mi?" Kafamı salladım, "Evet ama uzaklaşmaktan başka bir şey istemiyorum. Nikahı kıyalım, biraz kafamızı dinleyelim. Seninleyken, kollarında uyurken gayet iyiyim ben." Gülümsedi, "Hep benimle olacaksın zaten güzel kızım benim. Sana hayır demiyorum, ama bugün nikah kıymayacağız. İyice düşün ve taşın, yarın sabah öyle konuşacağız."

Derin nefes aldım ve verdim. "Nereye gidiyoruz?" diye sordum. "Son bir saattir sormanı beklediğim soruydu bu." dedi. "Eski arkadaşlarımın yanına, çok seveceğinden emin olduğum eski bir şehire." Gülümsedim "Kulağa güzel geliyor."

~

"Y/N, uyan güzelim hadi." diyen bir sesle bölündü ne olduğunu şimdiden unuttuğum rüyam. "Vardık mı..?" diye mırıldandım gözümü ovuştururken. "Hmhm." diye onayladı beni.

Arabanın kapısını açarken "Gel hadi." dedi. Araba camından dışarıyı inceleyerek çıktım ben de. Klasik bir mahalleden farksızdı. Erwin beyaz renkli bir apartmana doğru yol gösterdi bana. Daha sonrasında zile bastı.

"Çok kalmayacağız, bir otel ayarladım iki gün orada kalacağız ve o sırada sen de ailen ile konuşacaksın. Anlaşıldı mı bebeğim?"
"Hayır, beni araması gereken onlarken ben onları aramam."
"Y/N, ailen onlar. Ne yapmış olurlarsa olsun aranızda böyle bir soğukluk olmayacak."
"Erwin, kavgamızı bilmiyorsun."

İç çekti, "Anlatmanı istediğimi biliyorsun." Kafamı salladım, "Anlatacağım akşam. Şimdi arkadaşlarında tanışayım, evleneceğim adamın arkadaşları da önemli ne de olsa." dedim. "Bu durumda evlenemeyiz ama biliyorsun." diye yanıtladı. "Ama bir gün evleneceğiz. Yüzüğüm elimde." Sol elimdeki yüzüğü gösterdim. Elimi iki avucunun arasına aldığı anda kapı açıldı.

Apartmandan içeri girdik. İlk gittiği yer asansördü. Peşinden içeri girince yediye bastı ve kapılar kapandı. "Bu yüzük annemindi." dedi. "Ve en çok yakışacak kadına vermemi isterdi. Ben de öyle yaptım. Evet bu yüzük sende iken evlenmemek gibi bir şey yok, ama sen ailenle aranı düzeltene kadar evliliği aklından çıkar." dedi.

"Peki." dedim. Ailemle tanışmıştı, ailem ondan pek hoşlanmamıştı. Kavganın başı böyle başlasa da sonra konular çarpışmıştı. Düğünümde ailemin olmasını istemez miydim ben de? Ama onların suratına bakmak dahi istemiyordum şu anda.

Attack On Titan One ShotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin