Armin Arlert

330 12 1
                                    

Esen yellerin haddi hesabı kalmadı. Uçan saçlarım karıştı, toz toprak kapladı beyaz elbisemi. Bir düğün hediyesi kadar yakın, bir cenaze töreni kadar da uçtaydın. Yangında kül olan menekşelerimiz bir daha yeşermeyecek kadar cansız, bir o kadar da umutsuzluk içerisindeydi.

Armin:
>Y/N, ben anlamıyorum.
>O kadar mükemmelken bir olay yüzünden ayrılmamızı aşamıyorum.
>O kadar mı değersizdi aşkımız?
>O kadar mı değersizdim?
>Çabaladım ben Y/N, seni kaybetmemek için çabaladım.
>Bağırdığım ve ağlattığım için çok pişmanım ama ağlarken bile beraber uyuduk biz
>Bu kadar çabuk mu bitecekti

Siz
Armin lütfen yazma<
Lütfen<

Göz pınarlarım kurumuştu ağlamaktan. Ben de istemezdim bitmesini Armin. Ama bağırma sebebin ve sözlerin fazlaydı bana. Öpüp koklamak istiyordum boynunu. Saçlarında boğulmak istiyordum hâlâ. Değişmeyecekti bu.

Armin
>Bir şansımız daha yok mu yani Y/N?

Bir kere yapan hep yapar Armin. Güvensizliğin olduğu sürece biz bir hiçiz. Hatta en başta biz biz miydik onu dahi anlayamıyorum.

Mesaja görüldü atıp kapattım telefonu. Okula gitmeliydim. Sırada onun yanına oturuyordum ve geçecek yer bulmalıydım. Ama önce ağlamaktan şişen ve kızaran gözlerimi kapatmalıydım.

~

Hoca yer değişikliğimizi fark etmiş ve beni Armin'in yanına geri göndermişti. Israrlarıma rağmen sadece disiplinle korkutmuş, yerime geçmem için zorlamıştı beni.

"Y/N," diye fısıldadı Armin bana bakarak. Cevap vermedim, tahtaya odaklanmıştım ya da odaklanmış gibi yapıyordum. "Lütfen Y/N konuş benimle." diye fısıldadı tekrardan. "Ne?" diye cevap verdim.

Sinirliydim ama sevgim yok olmamıştı. Olamazdı. Sevgi kolay mıydı ki bir anda kaybolacaktı? Dolduruşa gelip bana patlayan sevgilim de tamamen bu olaydan uzak tutulmalıydı ama olmamıştı işte. Armin'i suçlamıyordum, ilk içki deneyiminden sonra tabii ki dolduruşa gelecekti ama inanmak mı?

"Armin gidip de elin sözüne inanıyor ve bana patlayıp sarhoş halinle ayrılıyorsan ne diyebilirim sana?" diye sordum. "Haklısın, yemin ederim haklısın. Ama sarhoş olmak ne demek benden iyi biliyorsun. Ne duysan inanırsın, dünya düz desem "Ne, ben bunca zamandır yuvarlak sanıyordum." dersin. Haksız mıyım?"

Duraksadım. Evet, sarhoşluk tam olarak buydu. Ama yine de çok kırıcıydı. En azından kimle içtiğine dikkat etmez miydi insan? "Haklısın." dedim. "Ama seni aldattığımı düşünmezsin. Armin beni asla aldatmaz, bunun farkındaysam ben asla gidip de sana patlamazdım. Sarhoş halimle bile. Eğer sen bunu yapıyorsan en başından bana karşı şüphen vardı demektir bu."

"Saçmalıyorsun. Senden şüphe duyacak son insanım." dediğinde sesimi yükselttim, "Aynen Armin, bunu kanıtladın bana." dedim dalga geçer bir tonla. Hoca bize doğru döndü ve kısa bir sessizlik oldu. İkimiz de tahtaya odaklanmıştık. Hoca ders anlatmaya devam edince Armin sözüne devam etti, "Y/N eğer ki geri alabilseydim alırdım, sana karşı gram şüphem yok tamam mı? Sen benden şüphe duyuyorsan orası başka."

"Af edersin? Bu ne, saçma sapan bi' manipülasyon mu?" dedim tek kaşım kalkık bir şekil ona bakarken. İç çekti, "Y/N ben sana deli gibi aşığım tamam mı? Susup oturmuyorsam ve konuşmaya çalışıyorsam bu belli oluyor demektir. Beni biliyorsun." dedi, duraksamasına karşılık kafamı sırada duran kollarımın arasına gömdüm. Yorulmuştum. Ve durunca geçecek bir yorgunluk değildi. Ben çevreden yorulmuştum ve Armin'i çevreye karşı korumaktan yorulmuştum.

Başımı kaldırdım ve sıra altından elini tuttum Armin'in. Narin ve buruk bakışları üzerimde dolaşırken tek istediğim sarılmaktı. Öyle bir boşluktaydım ki onun açtığı boşluğu ben kapatamazdım. Armin kendi açtığı o deliği kapatırdı, ona güvenim sonsuzdu. Burnu sürtmeliydi biraz belki ama ben bunu yapamayacak kadar aşıktım.

Elini elimden çekip kolunu belime sardığında sarılma isteğim biraz gitmişti. Yine omzunu altındaydım, yine kokusunu duyuyordum. "Özür dilerim." diye fısıldadı kulağıma doğru. Hoca olmasa sevişecek kıvamdaydık. Kenardan sırıtarak bakan Sasha'yı ve Connie'yi görebiliyordum. Tüm gece onlara ağlamış, Jean'ın zorbalamalarına maruz kalmıştım. Jean dersin başında uyumuştu, bu yüzden anca akşam "Madem barışacaktın niye kafa şişirdin?" diye azarlardı beni.

Yanağımdan öpen sevgilimin dudaklarına yönelmek istiyordum. 33 kişilik sınıfta, hocayla göz göze gelmeden tatmak istiyordum onu. İçimden keşke bugün nöbetçi olan Eren gelse de bizi çağırda diye geçiriyordum.

"Sakın bir daha bensiz içmiyorsun Armin. Sakın bir daha aynı şeyleri yaşatmıyorsun. Sakın bir daha benden 17 saniyelik bir aramayla ayrılmıyorsun. Sakın. Duydun mu beni?" dedim. Bakışları gözlerimdeydi, benim aksime o daha cesurdu şu anda. "Asla." dedi. "Bir daha asla."

Zil çalmıştı. Öğretmen çıktıktan sonra en öndeki camın yanına geçtik. Bir gecede yokluğunu damarlarımda hissettiğim o dudaklara parmak ucumla ulaştım. Belimden tutan elleri ile perdenin arkasında uzunca öptüm onu. Bir anda açılan perde ile açığa çıkmış olsak da güzeldi benim için.

Kırgınlığı bir kenara koymak lazımdı bazen. Aşk gurur istemezdi ve bu çok koyardı. Bu yüzden ilerlemeye ihtiyacım vardı. Karşılıklı bir şey için bu kadar gurura gerek yoktu, kaybetme korkusu aşılanınca her şey çözülürdü ve bir daha yapmazdı ki. Özellikle bu Armin ise, Armin'im ise...

Attack On Titan One ShotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin