Erwin Smith (NSFW)

985 27 58
                                    

Kumral tellerle harmanlanan sarı saçlarının arasında dolaşan parmaklarım ile birlikte ona, onun kucağında, hayatımdaki en uzun ve güzel öpücüğü armağan ediyordum. Benden büyük olan yaşı, yaşadığımız ilişkiyi yasak hale getiriyordu ki, bu beni daha da heyecanlandırıyordu. Ona karşı olan sevgim gerçekten ona mıydı yoksa asla tatmadığım baba sevgisine miydi bilinmez, ondan koparsam hayatımın da biteceğini düşündürtüyordu.

"Lise hayatım boyunca en sevdiğim öğretmenim olacaksın." dediğimde boynuma öpücükler konduruyordu. İçinde bulunduğum beden sevinçten çığırıyordu. Anneme verdiğim sözler yalanlara, kendime verdiğim sözler parıldayan yıldızlara dönüşüyordu. Hissettiğim sıcak dudakları tenime değer kazandırıyor, bana ne kadar değerli olduğumu hissettiriyordu. "Erwin," diye mırıldandığımda dudaklarını boynumdan çekti. Gözleri gözlerimin içerisine yerleşti. "Beni gerçekten seviyor musun?"

Soruma karşı gülümsedi, "Seni gerçekten ve en çok seviyorum." Tekrar dudaklarıma yöneldi ve öpücük kondurdu. "Sen liseyi bitirip reşit olunca karım olacak kadınsın. Yeri geldiğinde kızım, yeri geldiğinde kadınım diyeceğim kişisin." Gülümsedim, içtenlikle daha önce hiç olmadığım kadar mutlu bir şekilde gülümsedim. Ağlayacak kadar sevinmiştim. O ve onun narin sözleri... O ve onun mavi gözleri...

Bir kere de ben birleştirdim dudaklarımızı. Dillerimiz birbirimizin ağzını keşfederken aldığım tat hayatımın en güzel aromasıydı. Yeri geldiğinde kızım, yeri geldiğinde kadınım... Bana o kadar şey söylüyordu ki bu küçük kelimeler, gerçekliğine hayatımın her saniyesinde bağlanacağımdan emindim.

Üzerimdeki okul penyesini çıkarttı ve beni sütyenimle baş başa bıraktı. Gözlerini gözlerimden bir saniye bile ayırmıyor, varlığını hissettiğim sevgi aramızda dalgalanmalara neden oluyordu. Gülümsemekten kendimi alamıyordum. Onun için sürdüğüm kırmızı rujum çoktan çıkmış, öpüşmekten şişecek olan dudaklarımı çıplak bırakmıştı.

"Söyle bakalım, bugün neden evin yerine bana geldin?" diye sordu ben hala onun kucağındayken. Gülümsemem hafif hafif soldu, "Çok da önemli değil," dedim inandırıcı olmayan bir ses tonuyla. "Anlat," dedi tekrardan. Bu sefer biraz daha sert çıkmıştı sesi.

"Yine aynı senaryo, şaşırılacak bir şey yok. Adı baba diye geçen adam ve bize yaşattıkları." dedim geçiştirircesine, anlatmak istemiyordum ve anlatmayacaktım. Dudaklarını bir merhemmişcesine dudaklarıma kapattı. Yine ve yine kendi tempolarıyla dans etti dudaklarımız. Yaralarımı sardı ve iyileştirmeye koyuldu.

"Geçecek, hepsi geride kalacak." derken eli saçlarımın üzerinde geziyordu. Kafamı okşayışı karnımın sancımasına, yanaklarımın kızarmasına neden oluyordu. Yüzümü onun boynuna gömdüm ve kokusunu içime çektim. Ufak bir kıkırtı çıktı ağzından, ardından dudaklarını saçlarıma bastırdı. Yeni yıkadığım temiz saçlarıma. Onun için bakımını yaptığım saçlarıma. Onun için yaşattığım saçlarıma. Babamın dokunup Erwin için kesmediğim saçlarıma.

Gözlerimden akan bir damla yaş Erwin'in boynuna düştüğünde "Şşş," diye yatıştırmaya başladı. "Bir şey yok, geçecek. Bak ben buradayım kızım, senin için hep buradayım."

Tekrar dudaklarım kıvrıldı. Kafamı kaldırıp tekrar öptüm Erwin'i. Bu sefer daha tutkuluydu, daha güzeldi ve daha fazla istekli... Ona özel olan bedenim tüm varlığı ile yine onu istiyordu. Yine diyorum, çünkü her zaman onu istiyordu. Öpüşmeyi ıslak bir ses ile bozan o olmuştu, önce gözlerime baktı, sonra da dudaklarıma. Beni tekrar öperken bir elini kalçama, diğer elini sırtıma destekleyip ayağa kalktı. Beni kucağında yatağa taşıdı.

Yatağa bıraktığında oturur hale geldim ve eteğimi çıkarttım. Sadece iç çamaşırlarımlaydım. O tişörtünü çıkarırken ben önünde diz çöktüm ve kemerini açtım, ardından düğme ve fermuar... Pantolonu aşağı indirdiğimde iç çamaşırından belli olan erkekliği gözüme çarptı. Yukarı, onun gözlerine baktım. Elleri ile saçlarımı toplayıp tuttu. İç çamaşırını indirdim ve erkekliğini ağzıma aldım. Yavaş yavaş ileri geri hareket yaparken dişlerimin değmemesi konusunda dikkat ediyordum.

Ağzıma gelen tat alışkın olduğum bir tattı. Tuttuğu saçlarımdan kafamı hareket ettirmeye başladığında emmeye başlamıştım. Ellerimden biri ile ileri geri hareketini destekledim. Nefes alışverişi ağırlaşmıştı, "Lanet olsun, beni öyle baştan çıkarıyorsun ki."

Saçlarımı daha sert tuttu ve hareketimi hızlandırdı. Neredeyse boğazıma kadar ittiriyordu kafamı. Şikayetçi değildim, onu mutlu edebiliyorsam, onu iyi hissettiriyorsam ben de mutlu oluyordum. Özellikle bunları benimle yaşaması çok daha mutlu ediyordu beni. Sadece o ve bana ait anılardı bunlar.

Elimi erkekliğinin dibine koyduğumda titredi. İstemsizce ağzından bir inilti kaçtı. Zevkle konuştu, "Lanet olsun Y/N." Daha fazla emmeye başladım. Bu hareketimle beraber tekrar bir inilti kaçtı ağzından. Kafamı daha dibe ittirdi, artık boğazıma kadar ittiriyordu. "Ahh! Biraz sabret, az kaldı." diye tekrar konuştu dişlerinin arasından.

Kafamı hızlı hızlı ittirirken nefes almakta zorlanır hale gelmiştim. Son bir kere, bu sefer en sonuna kadar ittirdi kafamı. Bu hareketinin hemen ardından bir inleyişle beraber boğazımdan aşağıya akan sıcak bir sıvı hissettim. Saçımı serbest bıraktı ve kendisini çıkarttı. Nefes nefese kalmıştım. Ağızımda hissettiğim şeyleri yuttum.

Ayağa kalktım. "Mükemmelsin, her şeyinle ve her yerinle." diye fısıldadı. Gülümsedim. "Şimdi yatakta dizlerinin ve ellerinin üzerine çök ve beni bekle, tamam mı?" Kafamı olumlu anlamda salladım. İç çamaşırlarımı çıkarıp dediği pozisyonda durdum. Bedenlerimiz sadece eğleniyordu. O benim her gece hayaliyle uyuduğum adamdı.

Geldiğinde elinde prezervatif vardı. Beni görüp, "Aferin kızıma." dedi. Paketini açıp tek seferde taktı, "Hazır mısın?"
"Her zaman."

Kendisini bir anda içime ittirdi. Hiç yavaş değildi, bir anda ittirişiyle inledim. Aynı bu şekilde sert ve hızlı bir şekilde kendisini ittirmeye devam etti. Bir elini saçlarıma doladı, diğer eliyle karın boşluğumdan beri bana sarıldı. Parmaklarını tenimde gezdirdi. Derinleşen ve hızla çıkan nefeslerim ufak iniltiler ile süsleniyordu. Aynı şekilde onunkilerde.

Devam etti, hızlandı ve hızlandı. Kendisini bana bastırarak ittirmeye başladı. Bedenimde hüküm kuran bedeni, nefesi, sesi her yerimdeydi. Beni benden çıkarıyordu. Acımasızı oynayan bedeni bir tek beni değil, kendisini de zevkten deli ediyordu. Benim üzerimde yarattığı etki her zaman işe yarayacaktı.

Zirveme ulaşmıştım, çıkarttığım seslerin yüksekliğine ya da şiddetine engel olamıyordum. Anlamış olacak ki hızını daha da arttırmıştı. İçimde büyüyen sıcak şey biraz daha hızlandığında zevk ile çıkan bir iniltinin ardından kendisini salıverdi.

Erwin kendisini içimden çıkarttı, ben de kendimi yatağa bıraktım. Nefes nefese kalmıştım. Erwin gülümseyerek bana baktı, bana yaklaştı ve öpücük verdi. Öpücük ile beraber yeniden içine girdiğinde tekrar hızlanmıştı. Tekrar çıkan iniltiler, boşalmanın verdiği rahatlıkla yine çıkmaya başlamıştı.

Kendisini daha sert, en dip noktama ittiriyordu. Dengesiz ve kontrolsüzdü. Hızlı ve sert gidiyordu. Kendisini birkaç kez daha ittirdiğinde iniltiyle içimden çıkarttı. Nefes nefese bir şekilde kendisini yanıma attı.

"Hem kızım, hem kadınım..." diye mırıldadı.

—————

Hayır iyi değilim

Attack On Titan One ShotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin