Hange Zoe

350 17 11
                                    

Hange bu bölümde kız olarak görülüyor.
—————

"0,5 var mı?" diye fısıldadım yanımda oturan kıza. Başını olumsuz anlamda sallayarak "0,5 kullanacak kadar mazoşist değilim, kim sürekli ucu kırılan bir kalemle yazmak ister ki?" dedi. Gözümü devirerek hocanın tarafına döndüm ve bize bakmadığından emin olarak konuştum, "0,7 kullanacak kadar kaba değilim. Kim bir çizginin tüm sayfayı kaplamasını ister ki?"

Sırıtarak Hange'ye baktım, meydan okumamı kabul etmiş gibi baktı bana, "Bunu yaptığı taslaklarda bile 7B kullanan bir kız söylüyor." Elimdeki kalemi bir kere çevirdim, "Ben taslak yapmam, resim yaparım." Kalemi bir kere daha baş parmağımın üzerinde çevirince tekrar düz durmasını sağladım. Elini elimin üzerine koyup kalemi çevirmemi engelledi, "Taslak dediğin resimi oluşturur, taslaksız başlanan resimler temeli atılmamış köprüler gibidir."

Hange'nin suratına bakarak sahte bir şekilde ofladım, "Ne edebiyat yaptın be kardeşim, yoksa yok desene. Aaaa işimiz var bizim de." kıkırdayarak kalemliğimden tükenmez bir kalem çıkarttım ve Hange'nin defterinin üzerine küçük bir yarrak çizdim.

Ne yaptığımı fark edince gözleri büyüdü ve sırıtarak defterimin kenarına ufak bir karalama yaptı. Karşılık verdim, karşılık verdi. Gülmeye başladığımızda sesimizin ne kadar çıktığını fark etmemiştik ki sessiz sınıfta hocanın bize dik dik baktığını görünce irkilmiştim. Hange hala defterimi karalamaya devam ediyordu ki alttan ayağımla bacağına tekme geçirince önce bana, sonra da baktığım yöne bakmıştı. Fakat benim tekmemin üzerine acıyla inleyince kendimi tutamayıp kahkaha atmaya başladım.

"Sizin gibilerden adam olmaz. Gelecekte var ya, hiçbir yere gelemeyeceksiniz ve 'keşke hocamın sözünü dinleseydim' diyeceksiniz. Bari dinliyor gibi yapın da sınavlardan geçemeseniz bile iyi not verelim. Sizin o oturduğunuz yerlerde oturmayı isteyen o kadar öğrenci var ki, yemin ederim size değil kendi emeklerime acıyorum." diye bağıra bağıra hoca bizi azarlamaya başlayınca kendimi tutmaya çalıştım, Hange'ye baktığımda gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdığını gördüm ve bu benim sınırım oldu, tekrardan kahkahayı basınca Hange de kendini tutamadı ve gülmeye başladı. "Eşyalarınızı alın çıkın dışarı!" diye son bir kez bağırdı hoca.

-

7. dersin ortalarında sınıftan atılmıştık ve zaten yok yazılacağımızdan dolayı sınıfa geri girme gibi bir derdimiz yoktu. Koridorda biraz rahatça gülüp sakinleştikten sonra önce eşyalarımızı dolabımıza yerleştirmeye gittik. Dolabını açıp içeriye kitaplarını koyarken ben Hange'nin dolap kapağını inceliyordum, "Cidden aşıksın bana." dedim işaret parmağımı resimlerin üzerinde dolaştırarak. Parmağımı bir resimin üzerinde durdurdum, "Ben burda tavuk götüne benziyorum! Bunu neden asıyorsun?!"

Ufak bir kahkaha attı "Benim sevgilim her haliyle güzel ve tatlı." Ters bir bakış atarak cevapladım "Demek ki değilmişim, şuna baksana ya!"

İşi bittiği için dolabını kapattı, kilitlerken cevabını verdi, "Eminim benim de beğenmeyeceğim ama senin gözünde güzel olduğum fotoğraflarım vardır sende. Neyse, bira, çekirdek, sahil üçlüsünü yapıyoruz değil mi?" Başımı olumlu anlamda salladım ve elini tuttum.

-

Nisan ayının çiçek kokan serin havasında, nemli çimlerin üzerine attık kendimizi. Çantamı açıp biraları ve çekirdeği ortaya koydum. Hange'nin yanına kuruldum ve biramı açtım. O da bu sırada çekirdeği açıp paketi yere koydu. Biramın açma halkasını ters çevirip kutunun içerisine doğru bastırınca, ortasındaki çember ile beraber açma halkası koptu ama ortasındaki daire gelmedi. Sarı açma halkasını Hange'ye verdim. Eline alıp inceledi ve 'öpüşme' anlamına gelen bu açma halkasını cebine koydu.

Biramdan yudum aldığımda elini dağınık topuzumun içinden geçirip beni kendisine çekti ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Gülümseyip elimi yanağına koyarak karşılık verdim, dilimi onun ağzına ittirdim. Bana ayak uydurup o da aynısını yaptı, saçımda duran eli ile hafif hafif saçımı çekiştiriyor, diğer elini de bacağıma bastırıyordu. Dilimi ısırıp hafifçe geriye çekildiğininde ufak bir inleme kaçırdım dudaklarımdan.

"Canisin cani!" diye alaycı bir sinirle azarladım onu. "Tekmenin karşılığı diyelim." dedi ve o da birasını açtı. Kutularımızı birbirine çarptırdık ve ikimiz de aynı anda içtik. O sırada elime biraz çekirdek doldurdum. Hange, ortak hazırladığımız playlisti açtı, sesini fulleyip telefonunu yere koydu. Ayağa kalktığında ne yaptığını çözmeye çalışıyordum ki elini bana doğru uzatıp "Dans?" diye sordu.

Etrafıma baktım, "Neredeyse dolu olan sahilde kendimizi rezil edercesine eğlenmek mi? Tam benlik bir fikir." dedim ve elimdeki çekirdeği ziyan olacağını bilmeme rağmen yere attım. Hange'nin elini tutup ayağa kalktım ve çalan şarkının ritmine uygun bir şekilde hareket etmeye başladık. Birbirimizden bağımsız hareket ediyorduk ama eğlendiğimiz sürece sorunumuz yoktu.

Ellerimi Hange'nin belinde dolaştırdım ve kendimi ona doğru ittim, fakat ritim yavaşlayınca yavaş bir şekilde geriye çekildim. Sağa doğru bir adım atıp elimi Hange'nin kolundan sürükleyerek eline kenetledim. Hange tek seferde beni kendisine çekip kollarına düşmeme neden oldu, düşeceğimi sandığımdan korkmuştum ama bu korku kahkaha atmama neden olmuştu. O da benimle beraber gülünce deli gibi gözükmüştük. Şarkı tekrardan patlama noktasına gelince tekrardan bağımsız bir şekilde dans etmeye devam ettik.

Sonunda şarkı bitti ve nefes nefese kendimizi yere attık. "Ben hiç bizden daha aptal iki kız görmedim, birbirimiz için yaratılmışız resmen." diyerek kahkaha attı. Kafamı bacaklarına koydum ve gülmeye yatarak devam ettim. "Karnım ağrıdı!" diye bağırdım.

Derin nefesler alarak gülmemi sonlandırdım ve doğrulup yerde duran biramı elime aldım. Hange ile bir kere daha teneke kutuları tokuşturduktan sonra kafama dikleyip 3-4 yudum içtim ve birkaç çekirdek aldım elime.

-

Evimin önündeyken elimi daha da kenetledim Hange'nin eline, "Sence Mehtap cadısı ailemizi aramış mıdır?" diyerek kıkırdadım. "Kesinlikle aramıştır. Aramakla kalmamış ilk sözlü notlarını da vermiştir."
"Eh, yapacak bir şey yok artık. Ben eğlendim."
"Ben de eğlendim."
"O zaman yarın görüşürüz sevgilim."
"Görüşürüz tatlım." dedi ve cebinden çıkarttığı bir şeyi elime tutuşturdu. Göz kırpıp kendi evine giderken elimdeki şeye baktım, orta halkası ve halkasının içinde yuvarlağı olan, 'sevişme' anlamına gelen açma halkası...
Gülümseyip evime geri döndüm.

Attack On Titan One ShotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin