28- Oyun

36 2 5
                                    

Leyla'nın ölümünden 2 ay sonra

Yağmurun ağzından;

Son iki aydır doğru düzgün çıkmadığım yatağımda oturmuş, Leyla ile beraber çekindiğimiz fotoğraflara bakıyordum.

Lunapark'a gittiğimizde Leyla'nın ısrarları sayesinde girdiğimiz o fotoğraf kabininde çekindiğimiz fotoğraflar...

Önceden ikimiz beraber gülerek bu fotoğraflara bakar, nasıl poz verdiğimizi yorumlar, kendimizle dalga geçerdik.

Gülerek baktığımız o fotoğraflara ben şimdi gözyaşlarımla bakıyordum.

Parmağımla fotoğrafa gülerek poz veren Leyla'nın yüzüne dokundum ve "Ne güzel poz vermişsin... " diye fısıldadım.

Flasback

"Lan Yağmur! Ne dalga geçiyorsun! "

Kahkaha atarak Leyla ile lunapark'ta çekindiğimiz o fotoğraflara bakıyor Leyla'nın verdiği pozlarla alay ediyordum.

"Oğlum ördek gibi çıkmışsın lan! " diye bağırdım ve koca bir kahkaha daha patlattım.

Kollarını birbirine bağlayıp 'hıh' diyerek omuzlarını silken arkadaşıma baktım ve sırtına bir tane vurup gülmeye devam ettim.

"Ben en azından ördek gibi çıkmışım! Sen ayı gibi çıkmışsın Yağmur! " diye fotoğrafa somurtarak poz veren beni parmağı ile göstermişti.

"Yok lan o benim her zamanki halim. " dedim.

Söylediğim şeyden sonra Leylada gülmeye başlamış ve sıradaki fotoğrafa bakmak için elimdeki fotoğrafı alıp kutuya koymuştu.

Flasback bitti

Gözyaşlarım fotoğrafın üstüne değmeye devam ederken ben Leyla ile olan anılarımıza dalmış, o günlere geri dönmek için Allaha yalvarmıştım.

Lütfen bir şeyler olsun.

Bu bir rüya olsun, gözlerimi açtığımda Leyla yanımda olsun.

Lütfen...

Kapımın üç kere nazikçe çalınmasıyla bakışlarımı oraya çevirmiş ve elinde kahvaltılık dolu olan tepsi ile odaya giren Nazlıyı görmüştüm.

"Kahvaltı saati prenses! " diyerek yatağıma tepsiyi bırakan Nazlıya bakıp en soğuk sesimle "Aç değilim. Yemeyeceğim. " dedim ve bakışlarımı tekrar fotoğraflara çevirdim.

Nazlı, Leyla'nın öldüğü günden beri yanımda kalıyor kendi kendine benim için bir şeyler yapmaya çalışıyordu.

Onu defalarca kez evden göndermeye çalışmış, yardıma ihtiyacım olmadığını söylemiştim.

Ancak beni dinlememişti.

"Yağmur lütfen... " diyen Nazlının sesini duyduğumda tekrar ona doğru baktım ve dolu dolu olmuş gözleri ile bana baktığını gördüm.

"Yeter artık Leyla öldüğünden beri elden ayaktan düştün, hiçbir şey yemez, içmez oldun. Sen böyle yapınca Leyla geri gelecek mi sanıyorsun? Gelmeyecek Yağmur! Sen böyle yaparak sadece kendine işkence çektiriyorsun lütfen iki üç lokma bir şeyler ye! "

Bana yemek yemem için yalvaran kuzenime sinirli bir bakış attım ve "Aç değilim dedim Nazlı. Çık şimdi odamdan. " dedim.

Nazlı söylediğim şey ile bir süre sessiz kaldı ancak sonra tekrar eski haline dönüp hızla eline tepsinin içindeki çatalı aldı ve salatalığa batırıp ağzıma doğru yaklaştırdı.

Minik Tasarımcı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin