Kısık bir soluk verip çatalını yavaşça masaya bıraktı. Elleri deli gibi titremeye başlamıştı. Mektuptakiler gerçek olabilir miydi? Hızla ayağa kalkıp arkasını döndüğü anda bakışları çöp kovasına kaydı. "Doydum ben" deyip yavaşça o yöne döndü, belli etmemeye çalışarak mektubu dikkatle çıkarıp tişörtünü altına bıraktı.
Hızlı adımlarla odasına geçip kapıyı örttü. Yatağın kenarına yavaşça oturdu. Bir elinde mektubu sıkıca tutmuştu, inanmak istemiyordu. Yazılanların gerçek olması mümkün bile değildi.
"Gerçek değil." Dedi, parmaklarını gevşetti, mektup elinden yere düştü. Hızlı kafasını eğip iki elinin arasında deli gibi sıktı. Yıllarca kardeşim dediği kişi düşman olamazdı?
Sırtını yatakla hızla buluşturdu, uyumak istiyordu. Uyumak ve mektubun olduğu kabustan uyanmak istiyordu. Yine erkenden uyanıp odun kırmak adına bahçeye gitmeli, kardeşi de her sabah olduğu özenle kahvaltıyı kurmalıydı. İki kardeş bazen şakayla bazen ufak atışmayla da olsa karşılıklı oturarak yemeliydi.
Bakışlarını yavaşça tavana çevirdiğinde zihninde sadece mektup yer aldı. En alt kısmında üç farklı adres yazıyordu. Yarın.. ilk işi birine gidip sormalı ve mektubu gönderen kişiyi bulmalıydı.
"Ulaş" dedi Uygar, kapının gerisinde duruyordu. Elini yavaşça kapıya vurdu. Endişe doluydu, bugün kardeşi çok farklı davranıyordu. Ne maça heyecan beslemiş ne doğru düzgün sohbet etmiş ne de yemek yiyebilmişti.
Yavaşça doğrulup mektubu yastığın kenarına sıkıştırdı. Ayağa kalkıp kapıyı araladı. "Ne oldu?"
"İyi misin oğlum sen?"
Kafasını yavaşça olumlu anlamda genç adam, "İyiyim, sadece dinlenmek istiyorum."
Şaşkınlık oluştu Uygar'ın yüzünde, "Maç?" İlk defa kardeşi maç günü heyecanlı değildi.
"Yarın sonucu öğrenirim, uyuyacağım." Elini kapının kulpuna bıraktığında, Uygar bir adım geriye gitti. İtiraz etmeden kafasını olumlu anlamda salladı.
"İyi geceler o halde." Arkasını döndü, attığı her adımda olanlara anlam vermeye çalışıyordu. Önce oturma odasına geçti, gözleri koltuğun kenarındaki atkılara kaydı. Lacivert Sarı olanı eline alıp hızla boynuna taktı, televizyonu açıp karşısına otırdu.
Gözlerini maç kanalına çevirdiği gibi derin bir nefes verip ayağa kalktı. Önce hızla atkıyı boynundan çıkardı, sonra televizyonu kapattı. Kardeşi yokken maçın da hiç tadı yoktu. En iyisi odasına girip uyumalıydı, sonucu yarın bir şekilde öğrenirdi ne de olsa.
...
Gözlerini erkenden araladı genç adam, tamirhaneye gidecekti. Hazırlanıp kapıya yöneldiği anda gözleri kardeşinin odasına kaydı, akşamdan beri sesini hiç duymamış, yüzünü görmemişti.
Derin bir nefes verip ceketini üstüne çekip beresini kafasına taktı. Gözleri mutfağa kaydı, ilk dega evden hiçbir şey yemeden çıkıyordu. Kolundaki saate baktı, hala iş saatine vakti vardı. Evden çıkıp yolda bir börek alarak ilerlemeliydi.
Vestiyere yaklaşıp kısa kahverengi botlarını eline aldı, ayağına geçirip kapıyı kardeşini uyandırmamaya gayret ederek kapattı. Bahçeden çıktığı anda Ulaş odasının kapısını araladı. Sabaha değin gözlerini bir an bile kırpmamıştı.
Bir elinde mektubu sıkıca tutuyordu. Yüzü solgundu, sabaha değin yatağın kenarında oturup mektubun her kelimesini aklına, beynine, zihnine yazmıştı. Vestiyere yaklaşıp kapağını açtı, montunu üstüne çekip ayakkabılarını giyindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ SATIR - (Bitti)
Любовные романыİKİ SATIR İKİ KARDEŞİ BİRBİRİNE NASIL DÜŞMAN EDEBİLİR? Uygar ve Ulaş'ın hayatı ansızın kapılarına konulan bir mektupta yer alan iki satır ile tepetaklak olur. İkiz kardeşler, bildikleri her şeyin bir yalandan ibaret olduğunu, kardeş değil aslında ik...