Sevindim, çok sevindim." Dedi genç kız, ses tonu da kalbi de biraz da olsa rahatlamış, düzelmişti. Derin derin nefes alıp kendine çeki düzen verdikten sonra genç adamın ismini bulup arama tuşuna dokundu, biraz sesini duymalıydı.
....Günün ilk ışıklarında gözlerini araladı Uygar, bakışlarını önce yatağının sağ tarafında bulunan pencereye çevirdi. Gün yeni aydınlanıyordu, bir an önce uyanmalı, işe gitmeden önce kardeşinin doğum gününü kutlamalıydı. Bugün ikisinin dünyaya gözlerini açtığı gündü. Her yıl olduğu gibi iki kardeş erkenden uyanıp birlikte kahvaltı etmeli, anne babalarını ziyaret edip akşam da ufak bir pasta almalılardı.
Ayaklarını yataktan indirip kalktı, havada yoğun bir soğuk vardı, şiddetli bir yağmur hakimdi. Odadan çıkıp kardeşinin odasına yaklaştı, "Ulaş." Deyip önünde durdu. Yumruk yaptığı elini yavaşça vurdu. "Uyuyor musun uykucu?" diye ekledi. İlk defa kardeşi doğum günlerinde ondan önce uyanmamıştı.
Derin bir nefes verdi, belli ki uykuda kalmıştı. Elini kulpuna bırakıp indirdi, yavaşça ittiğinde yüzünde koca bir şaşkınlık belirdi. Karşısında tek kişilik bir yatak vardı, boştu. "Ulaş" dedi şaşkınlıkla. Gözlerini odada gezdirdi, kimse yoktu. Arkasını dönüp mutfağa yürüdü, kahvaltı mı hazırlıyordu acaba? Hızla kontrol etti, yoktu. Odalara, banyoya ve lavaboya da bakıp bahçeye geçti, odun kırıyor olmalıydı.
Dış kapıyı açıp gözlerini hızla bahçede gezdirdi, şırıl şırıl yağmur yağıyordu, kardeşi yine yoktu. Endişeyle içeri girip odasına yöneldi. Telefonun eline alıp kardeşinin ismini buldu, arama tuşuna dokunup kulağına yaklaştırdı. Duyduğu tek ses, 'Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor, daha sonra yeniden deneyiniz" oldu. Şaşkınlıkla yatağının kenarına oturdu, Leyla'nın da dediği gibi kardeşinde son zamanlarda oldukça gariplik vardı. Pek konuşmuyor, evde durmuyor, hep kaçıyordu.
"Neler oluyor Ulaş?" dedi fısıltıyla, bir şeyler olmuş olmalıydı. Kardeşi daha önce hiç böyle davranmazdı. Şiddetli tartışmalarda bile sabah uyanınca her şeyi unutup hiçbir şey olmamış gibi 'günaydın' derdi.
Yavaşça telefonu yatağın kenarında bıraktı, ilk fırsatta onu sıkıştırıp olanları öğrenmeliydi. Gözlerini önündeki duvara çevirdiği gibi telefonun titrediğini duydu. Bakışlarını hızla o yöne çevirdi, 'Nazlı – Bir yeni mesaj' yazıyordu. Dokundu, "Günaydın, iyi ki doğdun, mutlu yıllar. İyi ki hayatımdasın"
Genç adamın yüzünde ufak bir tebessüm belirdi, doğum gününü ilk kutlayan kişi olmuştu. Derin bir nefes verip cevaplama tuşuna dokunduğu anda bir mesaj daha geldi. Bir videoydu, yavaşça dokundu. Genç kız bir piyanonun önünde oturmuştu, yüzünde koca bir gülümseme vardı. Parmaklarını ustaca tuşlara vurup 'Mutlu Yıllar Sana' şarkısını çalıyordu. En alta ise, "Yenisini çalamadığım için eski bir videoyu göndermek zorunda kaldım." Yazıyordu.
Yüzünde gülümseme vardı Uygar'ın, videodan bakışını ayırıp rehberi açtı. Genç kızın ismini bulup arama tuşuna dokundu, sesini duymak istiyordu sadece. İlk çalışta, neşeli, kıpır kıpır ve canlı bir ses tonuyla, 'İyi ki doğdun Uygar, İyi ki doğdun Uygar.' Diyerek açtı Nazlı.
"Keyfin yerinde bugün." Dedi Uygar, şarkıyı bitirmesini beklemişti.
Kafasını görüyormuşçasına olumlu anlamda sallayıp ayağa kalktı genç kız, odasındaydı. Erkenden uyanıp kutlamak için saatin biraz daha geçmesini beklemişti. "Çünkü bugün sen doğdun, iyi ki doğdun."
"Teşekkür ederim."
"Teşekkür için benimle görüşmek zorundasın."
"İş çıkışı görüşeceğiz." Dedi genç adam tebessümle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ SATIR - (Bitti)
RomanceİKİ SATIR İKİ KARDEŞİ BİRBİRİNE NASIL DÜŞMAN EDEBİLİR? Uygar ve Ulaş'ın hayatı ansızın kapılarına konulan bir mektupta yer alan iki satır ile tepetaklak olur. İkiz kardeşler, bildikleri her şeyin bir yalandan ibaret olduğunu, kardeş değil aslında ik...