44.Bölüm: Sakın

437 67 13
                                    

"Onun ailesini bizimkiler mi öldürdü?"
"Yapma oğlum.." dedi endişeyle, gerçeklerin altında yıkılmasına izin veremezdi. Geçmişin ateşinde yanmaya mahkum olmamalıydı.

"Lütfen... evet yada hayır demen yeterli." Diye sordu Ulaş, halası yavaşça kafasını eğip gözlerine döndü, başka çaresi kalmamıştı, gerçekler artık ortaya çıkmalıydı.

"Evet.." dedi fısıltıyla, "Uygar'ın ailesinin ölüm sebebi annen ve babandı."
"Ne?" Dedi genç adam, tüm vücudu deli gibi titremeye başladı. Gözleri dolu dolu oldu, yavaşça sendelemeye başladığında halası hızla kolundan tuttu.

"Oğlum!" Dedi endişeyle. Buse hızla yaklaşıp diğer kolunu tuttu, düşmesine engel oldu.

Zoraki adımlarla yere oturdu genç adam, gözlerinden yavaşça bir damla yaş süzüldü. Bir yalan uğruna neler yapmıştı? Neleri yakmış, kimleri yıkmıştı?

Halası yavaşça yanına yaklaşıp oturdu, elini elinin üzerine bıraktı. "Öğrenmeni hiç istemedim." Dedi, bunca yıl bir sır gibi gizlemiş, ailesinin günahlarının bedelini çekmemesi için çok çaba sarfetmiş, koynunda sıkı sıkı tutup kimseye dokundurtmadığı kimsesiz bebeği yuvaya vermek durumunda kalmıştı.

"Anlat.." dedi genç adam, yanağına usulca bir damla yaş süzüldü. Artık tüm gerçekleri bilmek, geçmişini öğrenmek istiyordu. "Lütfen."

Halası elini yavaşça sıktı, başka çare kalmamıştı. Kafasını yavaşça onaylar anlamında salladı. "İki aile arasında asırlardır süren bir dava vardı. Çok can yandı, çok kan aktı."

Ulaş'ın merak dolu gözleri ona döndü, "Ne davası?"
Derin nefes verdi yaşlı kadın, "Bir tartışma sırasında büyük büyük amcan kafasına aldığı bir darbeyle hayatını kaybediyor. Karşı taraf ne kabul etmese de bizimkiler hep onları suçladı. Sadece bir süre sonra onlardan birinin ölüm haberi geldi."
Gözleri dolu dolu oldu genç adamın, "Bizimkiler miydi sebebi?"
"Evet oğlum, amcalarından biriydi. Bir süre sonra da bizimkilerden birinin haberi ölüm haberi geldi."

Kısık bir soluk aldı yaşlı kadın, hatırladıkça bedeni hala ürperiyordu. Gözlerini yavaşça önüne çevirdi, gözleri boşluğa daldı. Geçmişleri acıyla, kanla doluydu. "Yıllarca sürdü, çocuklar, torunlar doğdu ama bu dava bitmedi. Hep kayıpların, eksilmelerin haberi geliyordu."

Bakışlarını yavaşça genç adama çevirdi, "Herkes çok yorulmuştu artık oğlum, iki tarafta dışarıya çıkmaya korkar olmuştu. Aile büyükleri aracıların da desteğiyle uzun yıllar sonra bir araya geldi."

Derin nefes aldı, "İlk defa tartışmaların, bağırışmaların olmadığı büyük bir toplantı gerçekleştirildi ve önemli kararlar verildi. Artık kan akmayacaktı."

Gözlerini yavaşça genç adama çevirdi, elini sıktı, yüzünde buruk bir tebessüm oluştu. "İkiniz.." dedi, sustu. "O toplantının yapıldığı dönemde yeni doğmuştunuz."

Gözlerini yavaşça ayırdı genç adam, iki elini birbirine yaklaştırıp deli gibi sıktı. "Sonra.." diye sordu. Delicesine merak ediyordu.

"Herkesin huzuru bulduğu o günlerde yeniden ölüm haberi geldi. İki aileyi de derinden sarsan olayın sebebi babandı. Karşı ailenin yolunu kesmiş ve genç çifte ateş etmişti."

Sustu yaşlı kadın, gözleri dolu dolu oldu. "Ne?" Dedi Ulaş, şaşkınlıkla. "Uygar'ın ailesini babam mı öldürdü?"

Kafasıyla onayladı halası, "Araçlarının önünü kesip acımadan vurmuş. O sırada Uygar'da arabadaymış ama uyuduğu için sanırım fark edilmemiş."

Yanağına ufak bir damla yaşın hızla süzüldüğünü hissetti genç adam, "Neden..? Neden yaptı bunu?"

Halasının gözleri oma döndü, elini yalvarırcasına sıktı. "Dayın oğlum, davayı unutturmamak için her şeyi yapıyor. Ne kadar kabul etmese de baban ve anneni de dolduruşa getiren o'ydu."
"Ne?" dedi, az daha ona uyup davayı yeniden başlatacaktı. Kafasını hızla iki yana salladı, "Bizimkiler..." dedi Ulaş, anne babasının ölümünü merak ediyordu.

"Günler sonra da sizin arabanın kaza haberi geldi, annen ve babam feci bir kazada can verdi. Sen yanlarında değildin."

Gözlerinden yavaşça bir damla yaş süzüldü yaşlı kadının. "İki yavru, iki bebek hem öksüz hem yetim kaldı." Kısık bir soluk verdi. "Sana gözüm gibi bakabilirdim." dedi, elini yavaşça genç adamın yanağına bıraktı.

"Aile büyükleri hem seni dayından uzak tutmak hemde iki bebeği korumak adına bir anlaşma yaptı. İkinizi ikiz olarak yuvaya kayıt ettik, her şey tamamen yasal olarak yerine getirildi. Herkesin tek amacı ikinizin de bu davayı bilmeden büyümesiydi."

Kafasını yavaşça eğdi Ulaş, her şeye rağmen dayısı bir şekilde onu bulmuş ve aklını bulandırmıştı. "Uygar.." dedi fısıltıyla. "Ne zaman öğrendi?"

Halasının yüzünde ufak hüzün dolu bir tebessüm oluştu. "Birkaç yıl önceydi. Kapıma dayandı, tesadüfen gerçekleri öğrenmişti. 'Ulaş benim kardeşim, bunları bilmeyecek' dedi, bende sadece 'Ona zarar vermeyeceksin.' dedim, ikimizde böyle söz verdik, bir daha da görüşmedik."

Hızla ayağa kalktı Ulaş, kalbi deli gibi çarpıyordu. Gözlerinden durmaksızın yaşlar süzülüyordu. Yanağını elinin tersiyle sildikçe yenisi süzülüyordu.

"Büyük bir hesabım var." dedi fısıltıyla. Bir an önce dayısına gitmeli, yaptığı her şeyin hesabını sormalıydı. Arkasını dönüp hızla koşmaya başladı.

....

"Uygar!!" diye haykırdı Nazlı, gözlerini hızla araladı. Kısa bir uykuya daldığı anda çığlıkla gözlerini açmıştı.

Ter içerisindeydi, kalbi deli gibi çarpıyordu. "Uygar!" diye seslendi, hıçkırıkları duyuldu.

Odanın kapısı hızla açıldı, genç adam gözüktü, çığlığını duyduğu anda koşarak içeri girmişti. "Sevgilim!" Yanına yaklaştığı gibi genç kız kollarını hızla boynuna doladı.

Kalbi deli gibi çarpıyordu. Gördüğü kabus aklını almıştı, ne dayanılmaz bir acıydı. Genç adamın ölüm haberi geliyor, o çığlıklarla haykırıyordu.

Yavaşça geriye çekilip elini yüzünde gezdirdi, "Seni çok seviyorum." Dedi, yanakları endişeyle yaşla doldu. Rüya bile olsa onsuz nefes almak çok zordu. "Beni.." dedi, gözlerini sıkı sıkı kapatıp kollarını boynuna doladı. "Bizi sakın bırakma."

...

Kapının önünde durdu Ulaş, yumruk yaptığı elini hızla kapıya vuruyordu. "Aç!" Diye haykırdı. Bir an önce ne kapı açılmalı, iki masum bebek için hesap sormalıydı. Nasıl bu kadar acımasız oluyor, canlara kıyılmasına sebep oluyordu.

Elini hızla yeniden vurduğunda kapıyı duydu. Merakla beklediğinde hizmetli kadını gördü. "Dayım..." dedi, derin bir nefes aldı. Böyle biri kesinlikle dayısı olmayı hak etmiyordu.

"O nerede?" Diye düzeltti.

Genç kadın elini cebine bırakıp ufak bir not kağıdı çıkardı. "Evde değil, bunu size iletmemi istedi."

Ulaş hızla eline aldı, bakışları çevirdiğinde iki satır gördü. 'Bu işi ben bitireceğim, sen artık Emir Oğuz olmayı hak ettin. Aferin oğlum."

"Ne?" Dedi genç adam, gözlerini bir daha yazıya çevirdiğinde bakışları deli gibi büyüdü. "Uygar!!" Dedi endişeyle. Dayısı yarım kalan davayı tamamlayabilmek için onu öldürecekti.

....

Oy ve yorumları eksik etmeyelim, yarın görüşmek dileğiyle ❤️

İKİ SATIR - (Bitti)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin