Heyecan doluydu, mektubu kaybettiği için hissettiği suçluluk biraz da olsa dinmişti. Bir an önce genç adama verip rahatlamalıydı. Bir an durdu, son günlerde genç adamın cebinde veya elinde hep beyaz bir mektup görüyordu. Bu muydu acaba böylesine garip davranmasının sebebi? Bir mektup muydu onu böylesine değiştiren?
....
Elinde sıktığı emziği yavaşça yerine bıraktı Ulaş, gözlerini yeniden kutuya çevirdi. Bakışları bir çift minik patiğe kaydı, ikisi avucunun sadece yarısını kaplayabiliyordu. Dokunmaya çalıştı, elleri deli gibi titredi. Köşedeki bir fotoğrafa döndü, minicik bir bebek bir beşikteydi. Ayağındaki bu patiklerdi.
Dikkatle eline aldı, doğduğu günlerde çekilmişti. Yanında aynı genç kadın ve adam vardı, ikisi de beşiğin bir köşesinde durmuş, minik bebeği mutlulukla izliyordu.
Kısık bir soluk verdi Ulaş, yavaşça fotoğrafın arkasını çevirdi. Bir yazı vardı, tüm dikkatini o yöne verdi. "Emir Oğuz 10 günlük. -Annen ve baban" yazıyordu. Gözlerinden usulca bir damla yaşın yanağına süzüldüğünü hissetti. Anne babası minik bebeğine doyamadan hayata veda etmek durumunda bırakılmıştı.
Fotoğrafı yavaşça göğsüne dayadığı, hiç hatırlamadığı, duymadığı ve bilmediği ailesini hissetmek, yanlarında olduğunu göstermek istedi. Kalbinin üzerinde koca bir alev vardı, bunca yıl başka birilerini aile bilmiş, başka birilerinin mezarını ziyaret etmişti. Kim bilir gerçek ailesi ne üzgün ne eksik kalmıştı.
Bakışlarını yavaşça elinden telefondan ayırıp telefonuna yöneldi. Bir an önce ailesini ziyarete gitmeliydi. Rehberde bulduğu 'Buse' ismine tıkladı. "Annem ve babamın mezarını biliyor musun?" Yazıp gönderdi. Sadece saniyeler içerisinde, "Evet, müsait olduğun bir an birlikte gidebiliriz."
Hızla ayağa kalktı genç adam, bir an önce gitmek istiyordu. "Şimdi?"
"Olur, buluşma adresini konum atıyorum."
Kutuyu hızla toplayıp yatağın altına ittikten sonra arkasını döndü. Sabırsızdı, bir an önce gidip görmek, geç de olsa geldiğini söylemek, büyük bir özür dilemek istiyordu.
....
"Çok güzeldi" dedi Nazlı, gözlerini genç adamın gözlerine değdirdi. Bir çift mavi en büyük hayat sebeplerinden biri olmuştu.
"Güzeldi." Diye karşılık verdi Uygar, yüzünde ufak bir tebessüm vardı. Bundan sonra sadece kalbinin sesini dinleyecek, görmek istediği her anda söyleyecekti.
"Her güzel şeyin olduğu gibi bununda bir sonu oldu ne yazık ki." Dedi genç kız, yüzünde isteksiz bir gülümseme vardı. Bir an bile yanından ayrılıp gitmek istemiyordu.
Genç adam tam karşısında duruyordu, gözlerini yavaşça onun gözlerine çevirdi. Yeşil gözlerinde bir endişe hakimdi. "Son değil.." elini yaklaştırıp parmaklarının arasına sıkı sıkı geçirdi. "İstediğin her anda görüşebiliriz.
Bakışlarını yavaşça eline çevirdi Nazlı, parmaklarını sıkıca tutan parmaklardan, tüm vücuduna bir titreme hakim olmuştu. Alt dudağını yavaşça ısırdı, kalbinin deli gibi çırpınışına hakim olmaya gayret ediyordu.
"Bugün.." dedi heyecan dolu bir fısıltıyla. "Neden böylesin?" Buluşmaya zor ikna ettiği, mesajlarına cevap alamadığı bu adam, bugün çok fazla ilgiliydi.
"Çünkü her anda yanında olmak, gülümseyişini izlemek istiyorum."
"Uygar.." yavaşça ellerini çekip geriye bir adım attı, şaşkındı.
"Ben.. yine rüya mı görüyorum?" Endişeyle dolu yüzü, bugün aslında bir rüyaydı, genç adam görüşmek için hiç mesaj atmamış, ikisi tüm günü birlikte geçirmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ SATIR - (Bitti)
RomanceİKİ SATIR İKİ KARDEŞİ BİRBİRİNE NASIL DÜŞMAN EDEBİLİR? Uygar ve Ulaş'ın hayatı ansızın kapılarına konulan bir mektupta yer alan iki satır ile tepetaklak olur. İkiz kardeşler, bildikleri her şeyin bir yalandan ibaret olduğunu, kardeş değil aslında ik...