24.Bölüm: Söz ver

448 59 13
                                    

Genç adam kafasını yavaşça iki yana salladı, "Uygar seni kandırıyor, onun hakkında bildiğin herşey yalandan ibaret."
"Ne?"
"İsmi dışında her şeyi yalan. Zengin değiliz biz. O tamirhanede çalışıyor ve sen tek değilsin, senin gibi onlarca kıza zengin olduğu yalanını söyleyip zaman geçiriyor."

Genç kız gözlerinin dolduğunu hissetti, yavaşça geriye bir adım attı. Kafasını usulca iki yana salladığında yanaklarına anında yaşlar süzülmeye başladı.

"Neden?" Diye sordu fısıltıyla, geri geri gidip uzaklaştı. Bir an önce uzaklaşmak istiyordu, tek kelime dahi etmesine izin vermeden arkasını dönüp koşar adımlarla uzaklaştı.

....

Hastanenin girişinde durdu Ulaş, kalbi duracak gibi çarpıyordu. Ellerini yavaşça kapıya dayadı, ayakta durmakta bile zorlanıyordu. Nefes nefeseydi, buraya yetişebilmek çok zor olmuştu.

Gözleri kapanmak üzereydi, kafasını yavaşça kaldırdı. Tek isteği genç kızı bir an bile olsa görebilmek, rahatlayabilmekti. Tüm bedeni yaptığı şeyin etkisiyle titriyordu.

"Ulaş!" Dedi Leyla, elinde küçük bir dosya vardı. Hızla yanına koşup kolundan tuttu. "Ulaş" diye tekrarladı.

Genç adamın gözleri anında onun bir çift bakışı ile buluştu. Kalbindeki ailelerin ufak da kora döndüğünü hissetti. Son zamanlarda onu rahatlatan tek şeydi gözleri.

Kafasını yavaşça eğdi, yüzüne bile bakacak yüzü yoktu. Sadece dakikalar önce yıllarca kardeşim dediği, aynı evi paylaştığı kardeşine büyük bir kötülük yapmıştı.

Yanaklarına yavaşça yaşlar süzüldü. "Yaptım.." dedi fısıltıyla. "Canını yaktım." Diye ekledi. Bile isteye kardeşinin canını yakabilmek için adım atmıştı. Elleri titremeye başladı, dizlerinin üzerinde zor duruyordu.

"Ne? Ne yaptın Ulaş?" Diye sordu genç kız, gözleri dolu dolu oldu. Neye geç kalmıştı? Genç adama canını yaktım demekle ne ifade etmişti.

Kafasını yavaşça iki yana salladı genç adam, ayakta durmakta oldukça zorlanıyordu. Genç kızın kolundan sıkıca tuttu, "İyi misin?" diye sordu Leyla. "Otur buraya" bir yatağa yaklaştırıp oturmasına yardımcı oldu.

Genç adam kafasını eğdi. "Canını yaktım." Diye yineledi. Kafası yavaşça yastıkla buluşurken yaşla dolu gözlerini kapattı.

...

Leyla baş ucunda oturuyordu, koluna bir serum bağlamıştı. "Ne yaptın Ulaş" diye sordu endişeyle. Eline telefonu alıp Uygar'ın numarasını çevirdi, durumunu öğrenmek istiyordu. Nasıldı, neredeydi, ne yapıyordu.

"Alo"
"Uygar neredesin?"
"Evdeyim, bir şey mi oldu?"
"İyi misin?"

Genç adam yavaşça doğruldu, "Evet, neden?"

Derin bir nefes verdi genç kız, gözlerini yatağa çevirip dikkatini yeniden telefona verdi. "Hastanedeyim, Ulaş da şu anda yanımda. Hastaneye geldi, 'canını yaktım' diye tekrarlayarak uyudu"
"Ne?" Dedi Uygar, hızla kapıya yöneldi.
"Geliyorum, gitmesine izin verme."
"Tamam, söz dinlemiyor ama elimden geleni yapacağım."

....

"Leyla!" Diye seslendi genç adam, hızlı adımlarla hastaneye giriş yaptı. "Hala burada mı?"
"Evet, uyuyor."

Adımlarını genç kızın işaret ettiği yöne çevirdi. Gözleri acildeki yataklardan en sondakine kaydı. Kardeşi kolundaki serumla derin bir uykudaydı.

"Uygar.. sürekli 'canını yaktım' diye tekrarlıyordu. Bir şey yapmış olmalı"

Genç adam kafasını yavaşça iki yana salladı, bildiği bir şey yoktu hala. Endişeyle doldu, ne yapmış olabilirdi? Yavaşça geriye çekildiğinde telefonunun sesini duydu. "Sevgilim - arıyor" yazıyordu.

İKİ SATIR - (Bitti)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin