Anladım, sonu yok yalnızlığın
Her gün, çoğalacak
Her zaman böyle miydi? bilmiyorum
Sanki dokunulmazdı çocukken, ağlamakAlışır her insan, alışır zamanla
Kırılıp, incinmeye
Çünkü olağan yıkılıp, yıkılıp
Yeniden ayağa kalkmak(Bölüm şarkısı: Model - Yalnızlık Senfonisi)
...
Yazarın anlatımyla...
O akşam neler yaşandığı belliydi, ama aynı zamanda kırılan kalpler de belliydi. Hatta belkide hiç onarılmayacaktı o kalpler.
Gelelim o akşama...
Dilan'ın vücudu kas katı kesilmişti. Resmen hareket edemiyordu. Hatta gözlerini bile kırpamıyordu. Yapabildiği tek şey kas katı kesilmiş bir şekilde kulaklarını sıkıca kapatmaktı. Bacakları bedenini daha fazla taşıyamayıp ihanet etmişti ona. Bir anda yere düştü.
Etrafındakiler ahırın kapısını açmaya çalışırken içerden bir güç açtı o koca kapıyı. Dewran'dı bu kişi. Dewran'a ilk sarılan kişi Havin oldu. Dewran kapıyı açar açmaz gözlerini yerde bacaklarını göğüsüne çekmiş, kulaklarını sıkı sıkı kapatan Dilan'a çevirdi.
Koşarak yanına gitti. Hemen sardı onu kaslı kollarıyla.
"Dilan ben buradayım. Sakin ol! Dilan beni duyuyor musun? Dilan!" dedi Dewran yüksek sesle kendini duyurmak istercesine.
Dilan ne onun bağırışlarını, ne de dikişleri patlamış kolunu aldırış etmiyordu. Dilan'ın kolundaki kanı görünce Dewran panikledi. Panikle onu çağırdı fark etmeden.
"Ciwan! Koş!" dedi fark etmeden.
Ahırdan koşarak çıkan Ciwan Dilan'ı kucakladığı gibi arabaya bindirdi. Yanınada Helin bindi. Dewran ortada kaldı. Sadece öylece Dilan'ın yerdeki kanlarını izleyip durdu.
Onu ilk Şiyar Ağa uyardı.
"Dewran! Ciwan'ı ara hangi hastaneye gittiklerini sor. Sonrada oraya uç!" dedi Şiyar Ağa sinirle.
Dewran babasını onaylar şekilde başını sallayıp hızlıca arabasına binip gitti.
Ciwanlar hasaneye varmışlardı. Dilan'ı kendine getirmek için bir sakinleştirici verip uyuttular. O sırada da dikişlerini tazelediler.
Dewran Ciwan'ı aramaya cesaret edememişti, o yüzden tek tek çevredeki bütün hastanelere gitmişti. Üçüncü hastanede bulmuştu onları.
Tam acile girmişti ki kapıdan Helin'in dudağının kenarına pansuman yapıldığını gördü. Yanında da Azad vardı. Ciwan sanki Azad'ı zor tutuyor gibiydi. Dewran Ciwan'ın ona söyledilerini unutup tekrardan öfkesine yenik düşmüştü. Koşarak Azad'ın yakasına tutuştu. Tam bir yumruk atacaktı ki Ciwan kolundan tuttu.
"Dewran kes artık şunu!" diye sinirlendi Ciwan sesini alçaltmaya çalışarak.
Dewran hiçbir şey demeden havadaki yumruğunu indirdi.
"Bırak vursun! Belki hırsını benden çıkartırda bir kadına özelliklede hamile bir kadına vurulmaması gerektiğini anlar." dedi Azad alaycı bir şekilde.
Dewran tam konuşmaya başlamıştı ki Ciwan ona tek kaşını kaldırıp baktı. Tam o sırada acildeki herkes onlara bakıyordu.
Dilan yavaş, yavaş uyanıyordu. Yanına ilk giden Azad oldu.
"Dilan, iyi misin canım?" dedi nazikçe.
Dilan gözlerini evet anlamında uzunca kırptı.
Dewran'ın yüzüne bakmaya tenezzül bile etmiyordu. Aynı şekilde Helin de. Dewran sadece başını öne eğebildi. Ciwan yanına gelip kulağına sessizce fısıldadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Tutam Berdel Acısı (Düzenlenecek)
RandomAmed'in topraklarından iki acılı genç geçti. İkisi de aynı durumdaydı, aynı acıdalardı. Hayatın en acımasız acılarından biriyle savaşıyorlardı. Adam aşk acısındaydı, kadınsa hem ihanete uğramıştı hemde sevdiği adamın her gün gözünün içine, çaresizce...