Güldürmeyen, ağlatmayan
Sinsi bir ok, öldürmeyen
Çaresi yok bu yaranın
Kimde kalır kabukları?(Bölüm şarkısı: Cihan Mürtezaoğlu - Bir Beyaz Orkide)
...
Dilan'ın anlatımıyla...
"Allah'ım hayır...Allah'ım lütfen gördüklerim kabus olsun ve şimdi uyanayım." diye geçirdim içimden. Dewran'la Havin'in çocukları mıydı yoksa bu prenses? İçimden sadece bu prensesin onların kızı olmaması için dua ediyordum.
Peki ya Dewran... Onun bakışları... Niye yüzüme bakamıyordu?
Kafamda sadece Berfin'in "Halacığım" derkenki sesi yankılanıyordu. Kimin kızıydı bu adının Elfesya olduğunu öğrendiğim güzel kız? Sadece onlara bakakaldım. Gözlerim ben istemeden dolmuştu.
Dewran gözlerini gözlerimden kaçırmaya çalışıyordu.
Havin... Gözlerimin tam içine bakıyordu. "Ne bu yüzsüzlük?" diye bağırmak geçti içimden. Hem benim kaldığım eve gelmişti BENİM EVLENECEĞİM ADAMLA, hem de gözlerimin tam içine bakıyordu utanmadan.
Daha fazla dayanamadan odama doğru ilerledim. Bir kaç saat dinlendikten sonra Şiyar Ağa'yla konuşup evime gidicektim. Odamın bir türlü hangi kapı olduğunu bilmediğim içim kapısı kapalı bir odaya girdim.
Odanın içi daha çok pembe eşyalarla döşeliydi. Pembe beşik, pembe dolaplar, pembe oyuncaklar... Her şey pembeden ibaretti. Burası belli ki bebek odasıydı. Belki Elfesya'nın odasıdır diye düşündüm ama Elfesya beşikte yatamayacak kadar büyüktü. Odanın etrafında gezmeye başladım belki bir fotoğraf bulurum diye. Odada hep bebek kıyafleri ve oyuncakları vardı. Duvarlarda hiç fotoğraf yoktu.
Tam çıkacakken beşiğin yanındaki çekmeceli dolabın üstünde bir albüm gördüm. Elime aldığımda kapağında "Bebeğimizin fotoğraf albümü" yazıyordu. İçini açıp sayfalara bakarken bir ultrasyon görüntüsü vardı. Hemde bugüne ait. En başta anlamadım ama sayfaları ilerlettikçe şoka uğradığım bir fotoğraf vardı ve altında da yazı yazıyordu.
Fotoğrafta Elfesya, Miran, Heja ve ellerinde başka bir günden kalma ultrasyon fotoğrafı vardı. Altındada "Dört kişilik dev kadrolu ailemiz" yazıyordu. Elfesya, Miran'la Heja'nın ortasında, onların kollarının arasındaydı. Elindeki ultrasyon fotoğrafıyla gülümseyebileceği kadar gülümsüyordu. Miran'la Heja da kızlarına bakıp otuz iki diş gülüyorlardı.
Nasıl yani? Elfesya onların kızı mıydı? Bir de üstüne üstelik Heja hamile miydi? Ben bunu hastanede nasıl fark etmemiştim?
Tekrar düşününce Heja gayette hamile gibi gözüküyordu. Daha fazla dayanamayıp elimde albümle yere oturup ağlamaya başladım. Havin haklıydı... Bu mutlu aile tablosunu görünce kendimi gerçektende metresmişim gibi hissettim. Belki haberim yoktu böyle bir aileden ama ben fark etmedende olsa gerçektende ikinci kadındım.
Ağlamam artık daha da derinleşiyordu. Artık ağlamaktan hıçkırmaya başlamıştım. Kapı birden açıldı ve içeri Heja'yla Havin girdi. Heja Havin'le konuşarak girmişti odaya.
"Gel teyzesi, gelde minik prensesin yeni fotoğrafını gör." demişti.
İkisi de beni yerde albümle görünce kısa süreli şok yaşadı. Havin içten içe beni aşağılarmışçasına bakışlar atıyordu. Heja'ysa sadece sinirli bakışlar atıyordu. Heja daha fazla dayanamayıp sessizliği bozup o cırtlak sesiyle bağırmaya başladı.
"Sen kim oluyorsunda benim kızım odasına giriyorsun? Ne hakla? Kimden izin aldın? Üstelik fotoğraflarımızı karıştırıyorsun?" dedi bağırarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Tutam Berdel Acısı (Düzenlenecek)
DiversosAmed'in topraklarından iki acılı genç geçti. İkisi de aynı durumdaydı, aynı acıdalardı. Hayatın en acımasız acılarından biriyle savaşıyorlardı. Adam aşk acısındaydı, kadınsa hem ihanete uğramıştı hemde sevdiği adamın her gün gözünün içine, çaresizce...