16. Bölüm "Ateş Topları"

516 28 7
                                    

"Yollarım dikenli, taşlı, ellerimde
Fotoğrafın, yüzünde aynı gülümseme
Sormadım neden sonumuz geldi böyle
Çok yazık"

(Bölüm şarkısı: Çağan Şengül - Çok Yazık)

Yazarın anlatımıyla...

Duran Konağı'nda çok acı yaşanmıştı ve bu acılar herkes odasının kapısını kapatınca daha da büyürdü, bazı acılar hariç... Bazı acılar vardır, kimseye anlatılmaz, kimse bilmez... Ya da anlatılamaz çünkü korku insanın içine işler.

Korkularımız bazen hayatımızı bizlere zehreder. Korkuların üstesinden gelmek aslında sanılanın aksine, çokta zor değildir. Onları zor yapan kafamızın içerisindeki ihtimallerdir. O ihtimallerin en acısı da, insanın kendini doğru açıklayamamasıdır. Çünkü insan, eğer kendini açıklayamazsa hayatı boyunca bunun pişmanlığıyla yaşar.

Yani bazı acılar korku yüzünden anlatılamaz ve bu korkuyuda pişmanlık ve anlaşılmamak tetikler. 

...

Berfin herkesin acısıyla başa çıkması için yardımcı olmuştu. Kimse acı çekmesin istiyordu. Berfin, içten içe onunla dertleşenleri hep kıskanmıştı. Bunun en büyük sebebi ise onun kimseyle dertleşemiyor oluşuydu.

Berfin'in gülen yüzü, aslında acılarını saklama yöntemiydi. İyi oyuncuydu Berfin, hem de çok iyi. Hatta o kadar iyi bir oyuncuydu ki, kalbin aynası dedikleri gözleri bile sahte ışıltılar saçıyordu etrafa. Gözlerindeki sahte ışıltılar, ağlamaktan artık kıpkırmızı olmuş gözlerini saklıyordu.

Berfin hayatının en büyük acısını ailesi tarafından çekmişti. Ailesi Berfin'e çok güveniyordu. Sonuçta Berfin onların tertemiz, masum kızlarıydı. Berfin ise hayatı boyunca başına gelenleri sırf ailesinin başını öne eğmemek için gizlemişti. Berfin, ailesini üzmek yerine, ölmeyi tercih ederdi.

Bugün günlerden; acı günüydü, kan günüydü, gözyaşı günüydü Berfin için.

Yani kısacası Beritanlar'ın ziyaret günüydü...

Adar'ın gelmesinden korkuyordu Berfin. Gelirse neler olurdu kestiremiyordu. Abisinin düğününe gelmedikleri için mutlu olmuştu ama bu mutluluğu yalnızca bir hafta sürmüştü. Zaten illa ki bir gün bu küslük sona erecekti. Sonuçta onlar akrabaydı...

Berfin, babasının Adar'ı nasıl bir özürle affettiğini anlamıyordu. Oysa ki, Adar'ın Şiyar Ağa'dan değilde, Berfin'den özür dilemesi gerekiyordu.

...

Berfin'in anlatımıyla...

Midem bulanıyordu. Bu sabah, Adar şirkete gelip babamın elini öpüp özür dilemişti. En acısıda babam onu Dewran abime yaptıklarına rağmen affetmişti ve halamlarla birlikte bizde kalmalarını istemişti. Onlar da tabii ki fırsatı kaçırmadan kabul etmişti.

Artık kendimi kapana sıkışmış gibi hissediyordum. Baş ağrısından ve mide bulantısından başka hiçbir şey hissetmiyordum. Ne yapacağımı, ne düşüneceğimi bilmiyordum. İçimden hep abimle ya da Ciwan'la konuşmak geliyordu ama onların yapabilecekleri beni daha da korkutuyordu. Kimsenin başı benim yüzümden belaya girsin istemiyordum.

Beni seven çok kişi vardı. Her ne kadar onların canının yanmasını istemesem de, bugün Adar'a boyun eğmeyecektim. Kararlıydım ama aynı zamanda da korkuyordum. Bugün Adar'ın belki de bu hayattaki son günüydü. Eğer bana dokunacak olursa, öldürecektim onu.

...

Bu sabah kimsenin morali yerinde değildi. Babamla abimler Keskindağlar'la toplantıları olduğu için kahvaltı etmeden erkenden şirkete gitmişlerdi. Halam abisinin, oğlunu affetmesiyle hiç zaman kaybetmeden gelmişti bize. Tabii gelir gelmez kendisiyle birlikte eve huzursuzluk da getirmişti. Baran'ı sıkıştırıp onun neden şirkete gitmediğini sormuştu. Baran dün gece yaşananlardan sonra eve çok geç dönmüştü. Ben Baran'ı bildim bileli eve hep geç gelirdi. Nereye giderdi bilmezdik ama üstüne de gitmezdik.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 11, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bir Tutam Berdel Acısı (Düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin