Seungmin sınıfta oturmuş önündeki kağıda bir şeyler karalarken Felix arkada sınav kağıdını dolduruyor, yanındaki Jisung yine hiç sekteye uğramadan ona bulaşıyor Hyunjin ise çoktan kağıdı verdiği için uyuyordu.
Sınıfın aşırı sessiz olması bir yana Felix sürekli ona parmak atan arkadaşına "Orospu çocuğu," diye fısıldadı sinirle. Kalemi kaldırdı. "Doksan lira demem sokarım sana bak puşt, uzak dur benden!"
"Ya hani kopya verecektin?" Jisung ağlar gibi yaptı. "Felix götüne kurban olayım ya, lütfen yardım et abi kalacağım."
Felix hocayı kontrol ettikten sonra Jisung'a baktı. "Çilekli lolipopum yok."
"Yemin ederim ki aradım bulamadım, söz bulacağım. Hadi abi, lütfen."
"Her şey bu piç kalbimin suçu," diyen Felix tekrardan hocaya bakmış ardından da bir anda kağıtları tuttuğu gibi değiştirmişti. Changbin sağ olsun onları çalıştırdığı için her soru tipine hakimdi şu an, e bir de sabaha kadar da test çözünce halletmişti ve sınav şu an ona kolay geliyordu.
Jisung sırıttı. "Seni yerim."
"Lolipopumu almazsan gider hocaya Jisung benden baktı derim."
"Tamam."
Felix kendi uçlu kalemini bırakıp kurşun kalem aldığı gibi Jisung'un kağıdını onunla doldururken Jisung da yalandan bir şeyler karalıyor gibi gözükmüş ve sınav bitince Felix ikisinin kağıdını hocaya teslim etmişti. Çalan zille Seungmin arkasına yaslanırken Jisung çığlık atarak arkadaşının üstüne zıpladı.
"Felix! Seni yerim!"
"Uzak dur benden!"
Seungmin onlara baktı. "Kopya mı verdin, nasıl becerdin?"
Jisung sırıttı. "Kağıtları değiştirdi."
"Oha."
"Harikayım biliyorum." diyen Felix saçlarını savurur gibi yapmış ve olduğu yerden kalkarak "Altıma edeceğim," demiş ve tuvalete koşmuştu. Jisung da arkasından.
Uyuyan Hyunjin'in üstüne hırka atıp öğle arası olduğu için ayağa kalktı Seungmin, bir anlık duraksasa da aklında Chan'ın yanına gitmek vardı ve o fikre uymuştu. İstemsizce ısınan bedeni ve titreyen elleri onu garipsetirken yavaş adımları konferans salonunu buldu.
Kapıyı açıp içeriye uzatmış, Chan'ı sahneye yaslı bir şekilde bir elinde kağıt diğer elinde tost, onu yerken bulmuştu.
Gözleri buluşurken dudaklarını birbirine bastırdı. "Selam."
Chan, Seungmin'in ona gelmesi ile gülümsedi. "Selam."
"Daha gelmediler mi?"
Kıkırdadı. "Sınavı hazmetmeye çalışıyor olabilirler, gelirler birazdan ben de onlar gelene kadar bir şeyler yiyeyim dedim."
Seungmin onun yanına gelip aynı Chan gibi sahneye yaslandığında konferans salonu sıcacıktı, bu yüzden koridorda onu üşüten ceketi şu an yeterli geliyordu. "Zordu ama," dediğinde Chan kafa salladı. "Pek değildi ya."
Ekledi. "Yemek yedin mi?"
Bu sorusu ile beraber konferans salonunun kapısı açılırken içeri yavaş yavaş görevli olan öğrenciler girmeye başlamıştı, onlar öylesine bir yerlere otururken Seungmin kafa salladı. "Yemedim, bugün midem pek iyi değil. Yiyesim yok."
"İyi misin?"
"İyiyim iyiyim, halsizim sadece."
Chan'a şemsiyesini verdiği ve eve yağmurun altında yürüyerek gittiği günden beri üstünde halsizlik vardı ama çok yoğun değildi. Chan kağıdı kenara bırakıp tek elini kaldırarak alnına koydu.