"Taehyun aşık olmuş ya."
Felix'ten çıkan sesle beraber sınıfta oturan üçlü ona doğru döndüğünde Felix kalemini dudaklarının arasına koymuş, açık sınıf kapısından gözüken eski sevgilisinin yeni sevgilisi ile olan flörtünü izliyordu.
"Kanka o kalem doksan lira." dedi Jisung, Seungmin ve Hyunjin birbirlerine bakıp güldüğünde Felix fark ettiği şeyle hızla ağzındaki kalemi çıkarmış, öpmüş ve önündeki açık teste dönmüştü. "Vakit çalışma vaktidir arkadaşlar, orospu çocuklarına yer bırakmayalım."
Hyunjin kafa sallayıp esnedi. "Vakit öğle vakti, uyuma vakti. Ben uyuyorum."
Öğle vakti demesi ile beraber Seungmin aklına gelen şeyle "Siktir ya," demiş ve yerinden kalkmıştı. "Konferans salonuna inmeyi unuttum ben. Kaçıyorum."
Yanlarından ayrılıp merdivenlere yöneldi, neyse ki öğle arası başlayalı çok olmamıştı bu sebeple bir sıkıntı görmüyordu. Kapalı konferans salonunun kapılarını iki eliyle itip içeri girdi, yüze yakın öğrenci vardı ve Chan da elinde kağıtlar ile onların karşısındaydı.
Tüm gözler ona döndüğünde Chan'ın yanına ilerledi. "Ne yapıyoruz?"
Chan aldığı koku ile gülümsemiş ve kafa sallayıp elindeki listeyi göstermişti. "Enstrüman çalanların hangilerini nasıl çaldıklarını not ediyordum, ardından da back vokallere bakacağım."
"Benim görevim nedir?"
"Sen vokallerle ilgilenebilirsin," dedi Seungmin'e bakarak. "Ben ikimiz için çoktan hocalardan izin aldım, istersen konser üç saat gibi bir şey sürecek ve bu sürede sen dinlenirken başkaları söyleyebilir. Şarkı paylaşımı yapabilirsin."
İstediği şarkıları almak mükemmeldi, Seungmin kafa sallayıp uzatmadan direkt vokal için gelenleri bir köşeye alırken Chan'daki listenin bir kısmını kendine almış ve insanları dinlemeye başlamıştı.
Back vokaller ve ana vokaller seçmek zordu, daha doğrusu detay isteyen bir işti. Chan'ın gözleri sürekli ilerideki topluluğa kayarken yutkundu, bu konserin gerçekten ikisi için bir fırsat olacağını hissediyordu her ne kadar şu anda çok sıfırda gibi dursalar da.
Seungmin öğrencilerin yaptığı hataları onlara açıklarken oldukça kibardı, güldü. "Tek bana mı kaba?" diye içinden geçirmeden edemiyordu, üstündeki hırkasına sarındığında öksürmüş ve "Oldu mu?" diye soran çocuğa bakmıştı.
Dudaklarını birbirine bastırdı. "Bir kez daha çalar mısın mümkünse, üzgünüm."
"Sorun yok hyung."
Çocuk ona verilen parçayı tekrardan çalmaya başladığında Chan da derin bir nefes vermiş, kalçasını önünde durduğu sahneye yaslayıp kollarını göğsünde birleştirmişti. Listede fazlasıyla eleme vardı çünkü çoğu enstüramanı çalan kişiler fazla kendini geliştirmemiş kişilerdi.
Uzunca bir süre sonra herkes yavaş yavaş çıkarken Chan kendi işini bitirdiği için kenara geçip oturmuş ve aniden bastıran öksürük ile öksürmeye başlamıştı.
Seungmin'in gözleri ona gitti, dün bir an için bahane olarak düşünse de şu an görünen çocuk gerçekten hastaydı. Kızarık bir burun, bayık bakışlar ve kalınlaşmış bir ses.
"İlaç aldın mı?" dedi kendini tutamadan, her ne kadar aralarında sadece aylar önce garip bir konuşma geçse dahi bugün hasta birine de halini sormamazlık yapmayacaktı.
Chan öksürüğünü zorlukla durdurup yaşaran gözleri ile Seungmin'e bakmış, kafa sallamıştı. "Bugün alacağım." dedi beklemediği soru ile. "Dün gittiğimde randevu vermediler."