Jeongin ve Felix yanyana geç saatte eve doğru yürürlerken Felix gördüğü insanlara yorum yapıyordu. "Ya onu da giymezsin ya," dedi bir başkası ile. "Herkes istediğini tabii giysin ama göz zevkiniz de mi yok."
"Bak ya," deyip ona baktı Jeongin telefonunu cebine atıp. Güldü. "Bunu insanlar duysa ne olur biliyor musun?"
Felix gözlerini kısarak ona baktı. "Anlamalıydım ilk görüşten senin hakiki bir hukukçu olduğunu." Dudaklarını büzdü. "Sustum."
Elindeki sütü kaldırıp içmeye başladığında kurduğu cümle Jeongin'i kahkaha attırmış, Jeongin kahkaha atarken de onu kolunun altına almıştı. Anında sırıtan Felix neşeyle başını kaldırıp ona baktığında Jeongin omuzuna attığı eliyle dudaklarına vurdu hafifçe.
"İnsanlar yerine benimle ilgilenebilirsin."
"Telefonunu bıraksaydın canım."
İmayla konuşan Felix hiç altta kalmazken Jeongin güldü. "Bir arkadaşım bütünleme sınavlarına kaldı da not istiyordu, not aradım ondan uzun sürdü."
"Nasıl bir arkadaşmış?"
"Sadece arkadaş." Göz kırptı. "Senle bir olmayan türden."
Jeongin ile nereye nasıl bir kabullenişle gittiklerini kabul ediyorlardı, Jeongin olgun bir insandı ve kaçmadan dolanmadan bir şeyleri söyleyip kabul ediyordu. Felix'in onda sevdiği en çok şeylerden biri de buydu, açık olması.
"Biz ne zaman bırakıyoruz flörtü peki?" diye sorduğunda sokağa giriş yapmışlardı, Felix kafasını kaldırıp kendi evinin olduğu kata bakmış, ışıkların kapalı olduğunu görünce cebindeki anahtarı kontrol etmiş ve orada olduğunu anlayınca da rahatça Jeongin'e dönmüştü.
Tek eli kalkıp Jeongin'in omuzundan sarken eli ile birleştiğinde parmakları parmaklarına geçmişti, Jeongin'in bir an dikkati dağılırken elinin içindeki ele bakıp "Ellerinin bu kadar küçük olması gerçek mi ya," demişti gülerek.
Felix iç çekti. "Canım oradan bakınca bir seksen gibi mi gözüküyorum? Ben sadece uslu, minik bir çocuğum."
Jeongin ona doğru eğilirken sırıttı. "Bir hukukçunun karşısında yalan söylemek suçtur bebeğim, sen uslu bir çocuk değilsin."
Parmak uçlarında yükseldi Felix, dil çıkardı. "Lütfen beni tutuklayın savcım o zaman."
"Bu sohbet çok farklı yere mi gidiyor?"
Kahkaha attı. "Çok mu belli ettim ya?"
Cümlesi Jeongin'i güldürdüğünde Felix bir süre mutlu mutlu gözlerle onun gülüşünü izlemiş ardından da "Felix," deyip ona bakan çocukla heyecanla kaşlarını kaldırmıştı. "Hı?"
"Seni seviyorum."
"Ben de seni seviyorum bebeğim!" diyen Felix anında karşılık verdi ona. Zaten duygularını kabul edeli uzun zaman olmuştu ve uzatmaya gerek yok diye düşünüyordu.
Aldığı itiraf ile gülen Jeongin aynı onun gibi salak salak gülen Felix'e bakmış, bakışları dudaklarına inerken de öpmek için eğilmişti ki tam öpmeden önce elini kaldırıp onun gözlüklerini çıkaran Felix dudaklarını dudaklarına bastırıp tek hamlede aralarındaki mesafeyi kapatmıştı.
Jeongin birkaç saniye bekledikten sonra alt dudağını kendi dudakları arasına almış, Felix yerinden çıkacak gibi atan kalbiyle öpüşüne ayak uydurmuştu. Daha önce çok sevgilisi olmuş olabilirdi, aynı anda üç dört tane de sevgilisi olmuş olabilirdi ama konuları bu değildi, konuları Jeongin'in onu tek hareketinde dahi daha da kendine aşık etmesiydi.