⋇⋆✦⋆⋇Kütüphanede Audrey'e sapladığı asa sonrasında Mulciber keyifle içeri girmesi gerekirken hınçla yatakhaneye çıkmıştı. Yaptıkları yetmemiş gibi birde asasını kırıp utanmadan suratına atmışlardı, tamir etmek için oldukça çaba gösterdi ama elinden hiçbir şey gelmemişti. Tüm bunlara sabah uyanınca bakmaya karar vermişti en sonunda. Sakinleşip uyumaya çalıştı ama o uyuyamadan önce Kendrick Nott gelmişti ve Mulciber'ın bir hesap vermesini istiyordu.
"Ne halt ettiğini sanıyorsun sen?" dedi sesinin tonuna dikkat ederek Mulciber'in başına dikildi. Odadaki Rabastan'ın uyanması en son istediği şeydi. Çünkü muhtemelen Mulciber'ın kardeşine yaptığı şey yüzünden onu öldürmeye çalışması çok olasıydı.
Rabastan belli etmese bile Audrey'e çok düşkündü. Bunu bilende sadece en yakın arkadaşı Kendrick Nott'tu, sadece ona karşı hayatıyla alakalı daha açık olup kendini açabiliyordu. Audrey konusunda ailesinin yaptıklarına karşı çıkamıyor olsa bile en azından onu buradakilere karşı koruyabilirdi onlara sesini çıkarabilirdi. Ama olay aile meselesine dönünce sadece sessizce izliyordu, ailesine karşı gelemiyordu.
"Ne halt etmişim?" dedi Mulciber alayla. Yan yataktan Hardy Flint değişik sesler çıkarıyordu.
"Birde utanmadan soruyor musun? Rabastan'ın kardeşi o farkında mısın? Bacağına asa saplamakta ne demek oluyor? Başka yiyecek halt bulamadın mı!"
Kendrick bu olana oldukça sinirlenmişti. Rabastan'ın yani en yakın arkadaşının kardeşine böyle yapılması elbette hoşuna gitmemişti. Üstelik Mulciber'ı kaç kez bir şey yapmaması konusunda uyarmışlardı. Olaydan iki hafta sonra kıza asa saplamakta neyin nesiydi!
"Of bir susun uyumaya çalışıyorum." diye uykusunda konuşmaya devam etti Flint. Bunu hep yapardı bu yüzden onu aldırmadan tartışmalarına devam ettiler.
"Evet bulamadım. Hem sana ne oluyor? Senin değil Rabastan'ın kardeşi hesap vermem gerekiyorsa ona veririm ki ben kimseye hesap vermem yapılması gerekeni yaptım. Birinin o küçük velete ders vermesi gerekiyordu."
Floyd Mulciber geçen sefer Audrey'nin ona attığı lanet yüzünden kendini oldukça utanmış hissetmişti. O kadar dalga geçtikten sonra ondan lanet yemek hiç hoşuna gitmemişti açıkçası. Zaten böyle bir şey kimin hoşuna giderdi ki?
Kızı şımarık küçük bir velet olarak görüyordu ve Floyd Mulciber yaramaz çocuklardan nefret ederdi. Ama unuttuğu bir şey vardı ki kendisi de ondan pek farklı sayılmazdı.
O kadar öfkesine rağmen iki hafta boyunca kendini dizginlemişti. Hatta bugün kütüphaneye giderken aklında asa saplamak bile yoktu. Tam olarak ona fikri veren Audrey'di, küçük cadı Mulciber'e şaka yaparken asalarının alındığını hatırlattığında bu parlak fikir Mulciber'in aklında yer edinmişti.
Flint "Ya bi' susmadınız!" diyerek yastığını Mulciber ve Nott'un kafasına fırlattı. Daha sonra Nott sinirle yastığı alarak geri Flint'in kafasına fırlattı. "İşimiz gücümüz var bir sus sende, seninle mi uğraşacağız!" dedi ve tekrar Mulciber'a döndü.
"Bana ne mi oluyor! Rabastan benim en yakın arkadaşım ve Audrey onun kardeşi. Rabastan yokken ona sahip çıkmak benim görevim ve ben yanında olmama rağmen sen böyle bir şey yaptın. Senin yüzünden beni de suçlayacak!" diye bağırdığında Harold Avery yatağından kalkıp lumos yaparak kavga eden iki çocuğun yanına yaklaştı.
"Manyak mısın Harold, ne öcü gibi dikildin başımıza?!" dedi Mulciber aniden çıkan Avery'e tepki olarak.
"Siz manyak mısınız asıl, bu saatte ne bağırıyorsunuz?" dedi son derece sakin sesiyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑨𝒏𝒈𝒆𝒍𝒖𝒔 𝑪𝒖𝒔𝒕𝒐𝒔「ˢⁱʳⁱᵘˢ ᵇˡᵃᶜᵏ」
Fanfiction"Şu safkan balosu işini de unut kendine başka safkan bir arkadaş bulursun." "Zaten öyle bir baloya bir kanıbozukla gitmektense ölmeyi tercih ederim." .... "Dün bir kanıbozukla gitmektense ölmeyi tercih ederim dedin. Bende ölümünün nasıl bir şey olac...