1 Eylül 1973Bugün sonunda üçüncü sınıfa başlayacağım, sonunda biraz daha kâle alınacağımız bir sene olacak. Gerçi biz zorla da olsa kendimizi kâle aldırıyoruz ama olsun. Büyük sınıflar kendi aralarında etkinlik yaptıklarında katılamıyorduk bence artık katılabiliriz ve Carrow ikizlerinden kurtulduk ama bu seneki başkanlar hakkında hiçbir fikrim yok. Onlardan iyi olacağına eminim.
Son beş günde Blacklerle beraber kaldım her şey çok güzeldi aslında kendi evimde olduğumdan daha rahattım ve daha çok ilgi görüyordum. Açıkçası kendimi biraz olsun özgür hissettim evde yaptığım her harekette izleniyormuş hatamı arıyorlarmış gibi hissediyordum. Burada öyle değil Walburga Black kendi çocuğu gibi ilgilendi benimle Regulus'a zaten diyecek bir şeyim yok yanında en rahat olduğum insanlardan birisi.
Tek bir problem vardı o da Black. Yemek masasından sonraki konuşmamızdan beri ikimizde ağzını açıp tek kelime söylememiştik. Birbirimizi sadece yemek masasında gördük bir daha karşılaşmayalım diye terasa da çıkmadım. Malum o konuşma sırasında içimden onu aşağı atmak gibi düşünceler geçiyordu. Madem benden bu kadar nefret ediyor üstelik ben ona hiç kötü bir şekilde yaklaşmamış olmama rağmen ama kendi bilir. O halimden nefret ediyorsa nefret dolu halimden ağlayarak uzaklaşacağına eminim.
Bakalım bugün bu durumdan bahsedince bizimkiler ne tepki verecek hele Rabastan çocuğa beş gündür haber vermiyorum bir ara defterin varlığını bile unutmuştum. Beş gün habersizlikten sonra ilk söylediğim şey bu olursa bayılması an meselesi olur. Naber Rabastan bu arada şu yaklaşma dediğin Black'le seneye safkan etkinliğine katılacağız falan mı diyeceğim avada kedavra yemiş kadar olur çocuk, üstüne birde en yakın arkadaşın Nott bana asıldı dersem tadından yenmez.
Hazırlanıp King Cross'a geldiğimizde Black koşarak arkadaşlarının yanına gitti, biz ise burada annemlerin gelmesini bekliyorduk uzaktan geldiklerini gördüm Rabastan'ın ise yanında çok şaşırtıcı olacak Nott vardı. Annemlerimiz ve babalarımız selamlaşmıştı biz ise onların konuşmasının bitmesini bekliyorduk trene binip gitmek için.
"Regina bir sorun çıkarmadı umarım. Her şey yolundaydı değil mi?" diye sordu babam.
Ne sorun çıkarıcam Black'i onca dediği şeyden sonra terastan sallandırmadıysam bir daha bir şey yapmam, yani umarım.
"Hayır Sevgili Audrey ne gibi bir sıkıntı çıkarabilir ki? Tam bir safkan hanımefendisi gibi davrandı. Üstelik beni kırmayıp Sirius'la seneye olacak safkan balosuna gitmeyi bile kabul etti." demesiyle hepsi bana doğru bakmaya başlamıştı. Zaten pişmanım bakmayın bana öyle...
"Ne yaptı ne yaptı?" diye şaşkınca sormuştu Rabastan daha sonra babamın uyarısıyla susup kafasını öne eğdi. Nott'la bir şeyler fısıldaşıyorlardı üstelik. Ne diyorlarsa artık.
"Öyle mi oldu Regina? Ne hoş bir Black'le baloya gitmen eminim çok iyi olacaktır. Umarım oğlunuz kızıma bir problem çıkartmaz." dedi annem keskin sesiyle. Umarım anne, umarım. En azından bir şey olursa direkt beni suçlamaz belki Black'in nasıl biri olduğunu az çok biliyor.
"Bundan emin olabilirsiniz Sirius, Audrey'e son derece nazik davranacaktır." dedi annemin söylediğinden rahatsız olmuş bir ifadeyle. Evet ben ikna oldum kesin çok nazik davranır bana!!
Ailelerimizle vedalaşıp trene doğru yürümeye başladık. Bu sırada Rabastan konuşmak -ya da hesap sormak- için bizimkilerin yanından uzaklaşmamızı bekliyordu.
"Ne diye deftere hiç yazmadın? Üstelik bu ne oluyor Audrey? Ben sana ne diyorum sen ne yapıyorsun safkan balosuna gidecek başka kimse mi kalmadı sanki." Nott ise yan taraftan bu dediklerini onaylıyordu. Bir işede karışmasa olmaz. Onun da foyasını ortaya çıkarırsam görür şimdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑨𝒏𝒈𝒆𝒍𝒖𝒔 𝑪𝒖𝒔𝒕𝒐𝒔「ˢⁱʳⁱᵘˢ ᵇˡᵃᶜᵏ」
Fanfiction"Şu safkan balosu işini de unut kendine başka safkan bir arkadaş bulursun." "Zaten öyle bir baloya bir kanıbozukla gitmektense ölmeyi tercih ederim." .... "Dün bir kanıbozukla gitmektense ölmeyi tercih ederim dedin. Bende ölümünün nasıl bir şey olac...