BÖLÜM 25: 13 Harf

652 50 19
                                    

Zenan'dan;

Ellerimi Kenan'ın gözlerine koyup onu ilerletmeye başladım. Çok fazla söyleniyordu ama hoşuna da gittiği çok belliydi.

" Elini biraz daha sıkı kapatırsan yüzümde parmaklarının izi çıkacak."

Parmaklarımı gevşetip o görmese de güldüm. Az kalmıştı ama Kenan acayip sabırsız biriydi.

" Geldik. Hazır mısın?"

Kenan, başını sallayınca biraz sesli bir şekilde üçten geriye saymaya başladım.

Sanırım çok sesli olmuştu çünkü bir iki kafa bize doğru dönmüştü.

" Oha çok iyi lan. Bodruma benziyor burası."

Kenan, ilgiyle duvarlarla sarmaş dolaş olan çiçeklere, uyumlu renklere boyanan kafelere, dükkanlara bakmaya başladı.

" Beğenmene sevindim."

Serçe parmağımı onun serçe parmağına dolayıp, gülerek ilerledim.

Burası Atina'da en sevdiğim yerdi ve diğer yarım ile memleketimden bir yer gezmek, beni çok heyecanlandırıyordu.

" Ülkene gitmeden önce sana Yunanistan'dan anı kalacak şeyler almalıyız."

Kenan, güneş gözlüğünü saçlarının arasına doğru itti ve bana baktı.

" Yunanistan'ın bana hediye ettiği en güzel şey sensin."

Kalbim sanki mümkünmüş gibi daha fazla çarpmaya başlayınca, sokağın ortasında Kenan'ın yüzüne sayısız öpücükler bırakmamak için zor tutuyordum kendimi.

" Sen de yemek kadar güzel bir şeysin Kenan." 

Koluma hafifçe vurup - sert vurmaya asla kıyamazdı- sahte bir şekilde somurttu.

" Senin bedeninin yarısı yemek üzerine kurulmuş."

" Diğer yarım da senin üzerine kurulu."

Bileğimdeki kırmızı fuların ucuyla oynayıp gülümsedi. 

" Plaka hakkında bana anlatacağın bir şey yok mu senin? Bu nasıl tur rehberi ya? Bozuk."

Hafif kızaran yüzüne bakıp gülümsedim, elbette anlatacak bir sürü şeyim vardı ona.

" Başkentin bana göre en gözde mahallesinden biri. Tanrıların mahallesi diye de geçiyor. Akropolis'e yakınlığı ve arkeolojik alanı yüzünden adı böyle geçiyor."

İki kaşını kaldırıp etrafına daha dikkatli bakmaya başladı.

" Tanrıların mahallesi mi? Anneannemi buraya getirsem gezi bitene kadar tövbe çekerdi."

Gülüp ellerimizi birbirine kenetledi.

" Yani sen de tanrı gibisin sonuçta. Benim aşk tanrım."

Gülerek ona doğru eğilip yanağını öpünce, tek kaşını kaldırıp bana baktı.

" Allah'tan başka tanrı mı olur pezevenk? Bu gecenin sabahında ayağı ters şeyler görmezsek iyi."

Kenan, gülerek beni bir tezgahın oraya doğru çekiştirdi.

Tezgahta renk renk dizilmiş rüya kapanlarına baktım.

Kenan, ilgiyle mor kapana uzanıp eline aldı.

" Beğendin mi?" Başını sallayıp gülümsedi.

" Kızılderelilerin inancına göre kötü rüyaları tutarmış. Yani çok inanmıyorum ama bence hoş duruyor."

Kenan'a fırsat vermeden kaşla göz arası kapanın fiyatını ödedim.

Gözlerini kısarak bana baktığında iki yanağını da sıktım.

" İzmir'e geldiğimde de sürekli sen ödüyordun. Biz de eşitlik var canım benim."

Tezgahtar, düş kapanını paketleyip; uzatınca Kenan hevesli bir şekilde aldı.

Aklıma birden Çamur ile Nazike gelince dudak büktüm.

" Çocuklarımızı özledim. "

Ağlar gibi yapıp başımı Kenan'ın omzuna koyunca saçlarımı okşadı.

Saçlarımı daha çok sevsin diye başımı boynuna doğru ittim.

Güldüğünü duyduğumda yanağını öpüp başımı kaldırdım, ilerledim. O da bana yetişmek için adımlarını hızlandırdı.

" Daha sakin bir yere mi gitsek?"

Kenan, tekrardan bileğimdeki fular ile oynamaya başlayınca başımı ona çevirdim.

" Yani ikimizin olduğu bir yere falan. Oturup sana saatlerce bakmayı özledim."

Usulca elimin üstünü okşayıp, gülümseyince tabi ki onu reddetmek imkansız bir şey oluyordu benim için.

Bir elimi Kenan'ın beline koyup, Tanrıların mahallesinden öylece çıktık.

" Ne zaman gideceksin sen? Suratına doya doya bakmak için ne kadar sürem kaldı?"

Gülümseyip başını çevirdi, etrafına bakıp hızlıca dudağımın kenarına bir öpücük bırakınca gözlerimi kapattım.

" Atma şu zehirli oku." Benim mızmızlanan sesime karşılık o gülerek bileğimdeki fularım ile oynamaya devam etti.

" Keşke daha fazla kalabilsem yanında. Seninle çok çabuk geçiyor zaman, sen olmayınca da çok yavaş."

Elleri, fularım ile oynamayı kesip yanağımı okşamaya başladı.

" Gelirsin de mi İzmir'e? Hem Çamur ile Nazike'yi de görürsün."

Elini öpüp onu kendime daha çok çektim, sarıldım.

" Tabi ki geleceğim. Babam ile annem biraz huzursuz. Onlar bir düzelsin direkt gelirim yanına."

Bir şey demedi, gülümseyip daha sıkı sarıldı.

Sırtımı duvara yaslayıp, Kenan'a sarılmaya devam etti.

Kuytu, boş sokağı bile sarılmamızla  dünyanın en güzel sokağına dönüştürmüştü sanki.

" 13 harf sana tekabül ediyor sevgilim."

Dudak büküp, ona baktığımda kalbimi ısıtacak şekilde gülümseyip bana baktı.

" Seni seviyorum."

13 harf, bir insan. O da sensin Kenan.

|BÖLÜM SONU|

~ Geç gelen bölüm için kusura bakmayın aşk bahçelerim.

~ Yorumlarınızı okumak çok hoşuma gidiyor, hepinizin günü güzel geçiyordur umarım.

~ Yorumlarınızı okumak çok hoşuma gidiyor, hepinizin günü güzel geçiyordur umarım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



NİCE GREEK (boyxboy)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin