beklemek*

402 19 13
                                    

Değişik bi şey denedim bakalım. Satır arası yorumlarınızı eksik etmeyiniz✨

*

ne kadar yakından ve arada uçurum
insanlar, evler aramızda duvarlar gibi

🫀

Hastanenin girişindeki bankta Leyla'yla beraber oturuyor, odamın penceresinden görebiliyorum. Yüzünü seçebilmek için uzakta ancak gülüşü ayırt ediliyor. Aramızda kilometreler bile olsa gülerken nasıl göründüğünü ayrıntılı olarak tarif edebilirim. Her zerresini ezbere biliyorum. Gülüşünü izlemek için onu güldürdüğüm çok an vardır. Romantik bir adam olduğumdan değil bunlar, sadece Mine'nin gülüşünde iyileştirici bir etki var. Her görüşümde uzun uzun izlerim ve ömrüm uzar. Bunun bilimsel bir açıklamasını yapamam ama bence Mine'yi gülerken izlediğimde daha sağlıklı oluyorum. Tıp diplomamla ters düştüğümüz tek inancım da budur.

Leyla'yla her ne konuşuyorlarsa epey eğlendikleri belli. Keyiflerinin yerinde olması güzel. Benim aksime.

İçimdeki sıkıntı somut bir varlık gibi odanın bir köşesinde oturup beni izliyor. Kendini unutturmamak için aldığım her nefese ortak oluyor. Kaçsam da peşimden gelecek, kalsam beni yiyip bitirecek... Yapabileceğim hiçbir şey yok. Mine'ye bakmak bile aydınlatmıyor içimi. Hatta şu an en çok ona bakmak acı veriyor. Pencereden çekilip sandalyeye atıyorum kendimi. Başımı arkaya yaslayıp beni dibe çeken düşüncelerin içine dalıyorum yeniden.

15 sene önceydi. Mine'yle bir karakolda, hiç alakamız olmadığı hâlde, kaderin bir kıyağıyla tanıştık. İlk görüşte ona kör kütük aşık olmadım. Ancak etkilenmediğimi söylesem yalan olur. Tanıdığım hiçbir kadına benzemeyen bir şey vardı onda. Bir tanıdıklık hissi ve bir tanıma merakı.

Daha önce gördüğüm hiçbir göz öyle güzel değildi fakat daha güzeli bakışlarıydı. Kalbi gözlerinin içindeydi. Onun kötü biri olmadığını görmek için gözlerine bakmak yeterdi. Hâlâ öyledir. Mine'nin gözlerinden bütün kalbi okunur.

Onda bana ait bir hikâye olduğunu o gün biliyordum. O hikâyenin peşine düşmekte gecikmedim. Benimle uzun zamandır çalışmak isteyen Gümüşok Hastanesinde işe başlayınca Mine'nin hayatına da girmiş oldum.

O zamanlar duygularımı ifade etmekte zorlanan biri değildim. En azından kadınlarla ilişkilerimde değildim. Mine'yi tavlamak için yaptığım bazı numaralar da olmuştu, yalan yok. Mine pek yüz vermemişti gerçi. Nedenini biraz geç anlamıştım. En berbat tarafı da bu olmuştu çünkü Mine'nin ona yaklaşma çabalarımı geri çevirmesinin nedenini anladığım zaman ona çoktan aşık olmuştum.

Her çarşamba lösemi tedavisi gören çocukları ziyaret ettiğini öğrendiğim bir gün, ben de onunla gitmiştim. 10 kadar çocuğun olduğu odanın ortasına oturup onlara masal okumuştu Mine. Ben onu kapının kenarından izliyordum. Mine anlattıkça masalı yaşarmış gibi eli kolu devreye giriyor, mimikleri değişip duruyordu. Hâlâ orada ne anlattığı hakkında en ufak bir fikrim yok. Sonuna kadar duramamıştım çünkü Mine'ye baktıkça ona ne kadar aşık olduğumun farkına varmıştım.

En başından beri var olan bir şey miydi bu aşk, o an mı var olmuştu bilmiyorum. Ben o gün, orada fark edebilmiştim yalnız bunu biliyorum. Bir de 15 yıl sonra, bu odanın penceresinden yine uzaktan uzağa Mine'ye bakarken hiçbir şeyin değişmediğini biliyorum.

düşlerden uyanmakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin