Selammm. Nasılsınız? Bu bölüm çok güzel bence, o yüzden hemen başlayın!
________________________________________"Bebek mi?"
Taheyung'un homoseksüel olduğunu sanıyordum.
Hayır hayır. Kitaplardaki gibi her şeyi yanlış anlayan salak olmak istemiyorum. O yüzden Taheyung konuşana kadar, hiçbir şeye inanmayacağım. Hem bana neydi ki? Ne sevgilisiydim, ne de bunu sorgulayacak kadar yakın bir arkadaşı.
Kapının önüne oturup, başımı yanıma, yani duvara yasladım. Taheyung'u bekleyecektim. Bu sırada kestirsem fena olmazdı, ha? Hem burası, dışarısı kadar soğuk değildi...
<3
Taehyung'tan: (saatler önce)
Kapısının önündeyim.Özür dilemekte, güzel şeyler söylemekte kötü olduğumdan olsa gerek, buraya gelmeden önce yaklaşık elli defa tekrar yapmıştım söyleyeceğim şeyleri. Ellerimi gri saçlarımdan geçirerek çekiştirdim ve kızarık gözlerimi ovaladım.
Yapabilirsin Taetae!
Anlık bir gazla zile bastım ve elimi hemen geri çekip dudaklarımı ısırdım. Gereksiz bir heyecan ve gerginliğim vardı.
Belki de gereksiz değildi.
Kapı açıldığında gülümseyerek hemen kapıya dönmüştüm ama açan kişi Kookie'm değildi. Namjoon hyung'tu. O da gülümsüyordu, kırmızı gözlerimi görene kadar. "Jungkook eve geldi mi?" diye sordum. Sorumla beraber kaşları çatılınca biraz ürkmüştüm ama belli etmedim. Şu sıralar herkesten ve her şeyden korkuyordum.
"Ne demek eve geldi mi? Seninle değil miydi?" diye sordu yavaş yavaş sinirlenerek. Telefonunu çıkardı ve bir şeylere basmaya başladı, sanırım ki Jungkook'a mesaj atıyordu. Yaklaşık 10 dakika boyunca mesaj yazdı Jungkook'a. Daha sonra 2 kere çaldırdı, açan olmadı tabii...
Birden bana döndü Namjoon hyung. Cidden korkuyordum ama bir şey de yapamazdım. "Onu üzdün, değil mi?!" diye bağırmaya başladı. Bu cümle birden kalbime ok gibi saplanırken algılamayı yitirmiş gibiydim. Ben Jungkook'a bakmaya bile kıyamıyordum, üzmek ne demek? Aslında şimdi düşününce, evet üzmüştüm.
Pişmanım! Gerçekten pişmanım! Bilerek üzmek istememiştim ki?!
Namjoon hyung bağırmaya devam ediyordu ama ben onu duyamıyordum bile. Aklımda sadece, 'onu üzdün değil mi?!' cümlesi yankılanıyordu. Bir anlığına vücudumda hissettiğim ellerle beraber, yere düştüm. Canım acıdı.
Namjoon hyung üzerime çıktı, "Nerede olduğunu bulmazsan seni öldürürüm!" diye bağırıyordu sanırım. Ağzını okudum. "B-ben-" diye mırıldandım kendimi savunmak için. Ne diye savunacaktım ki? Buraya ona özür dilemek için gelmiştik.
Namjoon hyung beni kolumdan sertçe tutarak ayağa kaldırdı, nereye gittiğimizi bile sorgulamadım. Namjoon hyung bu kadar endişelendiyse haklıdır, Jungkook'un başına bir şey gelmiştir diye endişelenip ona bıraktım kendimi. Saniyeler sonra arabaya bindik. O, Jungkook'u bir kere daha aradıktan sonra, ilk tüm sahili dolaştık sonra da kafelerin önüne geldik. Teker teker inip baktım hepsine. Sonra aklıma stüdyoa dank etti tabii. "Neden stüdyoya gitmiyoruz, hyung?" diye sordum çekine çekine. Yemin ederim, bana öyle bir döndü ki... Bir an beni öldüreceğini falan bile düşündüm. Gözlerimden deli gibi yaşlar akıyordu ama o bunu umursamadı.
Jungkook olsa umursardı, değil mi?
Dakikalar içinde kendimi okulun önünde buldum. "İn." diye emretti Namjoon hyung.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Querencia | Taekook✔️
Fanfiction(TAMAMLANDI) Yıl sonu gösterisinde partneriyle dans edecek olan Jungkook, partnerinin Kim Taehyung olduğundan habersizdir... Fakat Taehyung'un da habersiz olduğu bir şey vardır, sahne günü Jungkook'un onu kandırması... (Konusu dans değil, sadece ba...