EĞİTİMLER

193 18 1
                                    

"Clove!" Katy Richard'ın sesini duymak kabus gibi gelse de, Enobaria'nın söylediklerini hatırlamam çok uzun sürmüyor. Neredeyse fırlıyorum. Uyumadan önce giydiğim kıyafetlerimi üzerime geçirerek, saçımı at kuyruğu yapıyorum. Gözlerimi açmak hiç zor olmuyor çünkü uykumu tamamen almış durumdayım. Saat gecenin oldukça geç bir saati olmalı, çünkü Capitollüler susmuş. Işıklar bile, zayıflamaya başlamış. "Saat kaç?" diye mırıldanıyorum ancak sesim boğuk çıkıyor. Katy duymuyor. "Enobaria seni ve Cato'yu terasa çağırıyor..." 

Botlarımın bağcıklarını bağlayarak ayağa dikiliyorum. Yüzümü yıkamama gerek bile yok çünkü kendimi son derece zinde hissediyorum. Katy beni kolumdan tutarak kapıya kadar götürüyor. Sonra, benim odamın hemen yanındaki odaya girip, Cato'yu alıyoruz. Anlaşılan o da yeni uyanmış ancak benim kadar zinde değil. İyi. Enobaria her ne diyecekse, Cato'nun algıları kapalıyken söylese iyi olur, çünkü her ne kadar Cato benim müttefikim olsa da, bir noktaya kadar da rakibim. Cato, üzerine yeni giydiği siyah pantolonunu çekiştiriyor ve tişörtünü düzeltmeye çalışıyor. Başarılı olamayınca, botlarının bağcıklarını bağlamay çalışıyor ancak dengesini kaybediyor. Son anda öne doğru hamle yaparak, düşmesini engelliyorum ancak bakışlarıyla karşılaşınca duraksıyorum. Gözleri, kan çanağı gibi kıpkırmızı. Zihnimi zorlayarak, bu görüntüyü daha önce nerede gördüğümü anımsamaya çalışıyorum ve sonra burnuma bariz bir koku geliyor. Ekşimsi ve yakıcı kokusundan anlaşıldığı üzere, Cato yemekte içkiyi biraz fazla kaçırmış. Genel olarak, Brutus da bir şeyler içiyor ama hiçbir zaman, Haymitch Abernathy kadar sarhoş olmuyor. Bu kötü oldu. Enobaria'nın öfkesi Cato'ya yönelecek ancak bu öfkeden benim de pay alacağımdan neredeyse eminim. Derin bir nefes alıp, Cato'yu eğildiği yerden kaldırmaya çalışıyorum ancak çok ağır. Sızlanıp duran Katy Richard ise buna hiç yardımcı olmuyor. Sonunda Cato'yu kaldırmayı başardığımda, güçbela Enobaria'nın bizi beklediği odaya varıyoruz. Loş, beyaz ışığın hakim olduğu odada Capitol'ü temsil eden mühürler ve tablolar var. Odanın ortasına dizilmiş 4 sandalye ve sandalyelerin ortasındaki kahverengi, maun masanın üzerine istiflenmiş, düzenlenmiş bir tomar kağır duruyor. Burada Katy Richard'a yer yok. O da bunu anlamış olmalı ki, telaşla gülümseyip ağzında bir şeyler geveliyor ve ortalardan kayboluyor. Onun gitmesiyle Cato'nun üzerimdeki baskısı artıyor. Gözleri açık ama yarı uyur bir halde. Güç bela onu odaya sokup üzerimden atmaya çabalıyorum ancak o boynumu tutmakta kararlı. Birlikte odaya giriyoruz. Brutus şaşkınlıkla bize bakıyor ancak Cato yayvan bir şekilde gülümseyip, Brutus'u "İyi eğlenceler kaptan," diye selamlayınca her şeyi anlayıp, Cato'yu üstümden çekiyor. Omuzlarımı gevşetiyorum. Belirgin bir rahatlama üzerine bir oh çekip, bana ayrılan sandalyeye oturuyorum. Cato Black, düşündüğümden daha ağır ve tıpkı düşündüğüm gibi, biraz da sığ beyinli biri. Düşüncemin doğruluğunun kanıtlanmasının verdiği rahatlıkla sandalyemde kıpırdanıyorum. Enobaria ve Brutus kendilerini tamamen Cato'yu biraz da olsa kendine gelmesi için ikna etmeye adadıkları için, masanın üzerindeki kağıtlara bakma fırsatı buluyorum. En üstteki kağıdın üzerine, Cornucopia'nın kaba bir taslağı çizilmiş. Yanında, düzgün bir el yazısıyla yazılmış bir kaç metin var ancak aramızdaki mesafe azımsanmayacak bir uzunlukta olduğu için ne yazdığını okuyamıyorum. Sonunda Cato Brutus'a sarılmayı bırakıp biraz ayıldığında, hepsi masaya dönüyorlar. "Eğitim Merkezi'nin devasa bir spor salonu olduğunu biliyorsunuz. Her yere ayrı bölümler yerleştirilmiş olacak. İlk işiniz, silahlara yönelip haraçların özgüvenini kırmak olsun. Özgüvenleri ne kadar kırılırsa, şansınız o kadar artar. Usta olduğunuz alanlardan çok, diğer silahlara vakit ayırın. Mızrak atın. Gürz savurun. Ağırlık kaldırın. Yay çekin, ok atın. Son kozunuz, usta olduğunuz alanlar olsun. Clove, asla ıskalamadığını biliyorum, bu yüzden mızrak ve hatta ok atmanı tavsiye ederim. İsabet konusunda beni bile gölgede bırakacak kadar ustasın. 1. ve 4. Mıntıka haraçlarının akıl hocalarıyla yaptığımız görüşmeler sonucunda, haraçların hangi alanda uzman olduklarını öğrenebildik. 1. Mıntıkanın kızı mızrak, bıçak, kılıç, zıpkın ve gürz konusunda fiyasko ancak ok ve yayı ustalıkla olmasa da iyi kullanabiliyor. 1. Mıntıkanın erkek haracı ise mızraklarla büyümüş. Hedefi nadiren ıskalıyor. 4. Mıntıkanın erkek haracı müttefik grubuna katılamayacak kadar silik, ancak kız haracı zıpkını ustalık derecesinden daha üst derecede kullanabiliyor. Arenada mızrak olmasa bile, kızla ittifak kurmanızı tavsiye ederim çünkü söylenenlere göre bir hayli zeki. 11. Mıntıkanın erkek haracı, mıntıka seviyelerine göre oldukça iyi durumda, bundan dolayı müttefikler arasına katmanızı tavsiye ederim. Onun dışında, başka söyleyeceğim bir şey yok gibi görünüyor." Brutus sözünü bitirip, arkasına yaslanıyor. Cato az da olsa ayılmış gibi duruyor. "Müttefiklerinizle henüz hiç karşılaşmadınız, ancak aranızda sözsüz de olsa bir dayanışma var. Birbirinize karşı güven duygusu aşılamaya çalışın. Birbirinizi hedef almaya başlamadan önce, arkanızı müttefiklerinizin kollayacağını biliyorsunuz. Hoşgörülü, hatta saygılı olun. Anladınız mı? Uyumlu olun." Gözleri uyarır gibi bana bakıyor. Masadaki tek ayık haraç olduğum için, başımı sallıyorum. "Bu kadar," diyor Brutus gözlerini kaşıyarak. "Şimdi gidin ve uyuyun. Yarına zinde uyanmanız gerekiyor." Cato esneyerek başını sallıyor ve benim onu tutmama gerek kalmadan, kendi odasına doğru yol alıyor. Arkasından bende yürüyüp, kendi odama giriyorum. Şimdi uyuyor olmam gerekiyor ama yeterince uykumu aldığım için uyuyamıyorum. Dinlenmek için yatağa giriyorum ancak boğuluyor gibi hissettiğim için hiçbir şey yapamıyorum. Saatler geçiyor ancak zaman ilerledikçe kendimi daha enerjik hissediyorum. Yavaş yavaş kafama dank ediyor. Günlerdir, elime tek bir silah bile almadım. Silah hayalleri kurmaya başlıyorum. Bıçağın elimdeki kauçuk dokusunu, mekanik vızıltısını, hedefi tam 12'den vurduğumda çıkan o sesi... Çıldırıyorum. Bıçak hayallerini bir kenara bırakarak, mızrak, zıpkın hatta ok ve yay hayalleri kurmaya başlıyorum. Mızrağın elimdeki metal soğukluğunu, dimdik bir hedefe ulaşmasını... Sıkı yayı ve hızla hedefe saplanan ölümcül oku... Dahası, silahların sınırı yok. 

MINTIKA 2/ CLOVEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin