17

6.2K 174 9
                                    

Hep beraber yemek yedik. Saat geç olmadan Aylin ve Osman amca da gelmişti.

Aylin bir farklıydı. Hiç kötü davranıyordu bana. Serkana karşı gereksiz samimiliği de yoktu. Benim hakkımda iyi konuşuyordu.

"Mislina, güzelim tuzu verir misin?"
"Tabii ki Aylin abla."

Kesin altında bir olay vardi. Yoksa bana neden iyi davransın ki?

Tuzu yemeğe dökerken bir yandan konuştu.

"E siz ne yaptınız mislina?"

Çatal elimden tabağa düştü. Aylin babamın yanında her şeyi söyleyecekti kesin.

"Neyi?"
"Mert ile diyorum."

Kalbim daha farklı çarpmaya başlamıştı. Babam gülüyordu. Osman amca ve diğerleri de hafifçe gülüyordu.

"Aile arasındayız güzelim. Utanmana gerek yok. Nesrin teyzecim de annen sayılır."

Nesrin teyze de hemen yorum yaptı.

"Evet evet. Mert ile kan bağımız olsa da seninle gönül bağımız var güzel kızım benim. Var mı aranızda bir şeyler. Anlatsana."
"Şey..."

Dilim tutulmuştu. Serkan bacağını sallıyordu. Sinirken kıpkırmızı olmuştu. Ne diyeceğimi bilemedim. Babam benim yerime konuştu.

"Kız babasıyım ben. Her ne kadar mert güzel bir damat adayı olsa da küçük kızımın yanında bir erkeğin olacak olması beni sinirlendiriyor. Ben hala ömür boyu beraber yaşayacağımız hayaline inanmak istiyorum."

Aylin hala işi uzatıyordu.

"Levent amcacım çok haklısın. Seni anlıyorum ama sonuçta mislina da bir birey. Onun da yuvasını kurmaya sevmeye aşık olmaya hakkı var."

Serkan Ayline bağırdı.

"Sana mı kaldı bunları düşünmek Aylin? Sen önce kendi ilişki hayatını yönet. Mislina daha gencecik kız. Sen kendinle ilgilen."

Aylin bozulmuştu ama belli etmemeye çalışıyordu.

"Serkancım yanlış anladın."
"Kes Aylin yeter. Kapatın siz de şu konuyu. Evlilik konuşmanın sırası mi geldi? Konuşacaksa da Mislinanin kararı."

Semih amca ortalığı toplamaya çalıştı.

"Tabii şimdi abi kardeş büyüdüler. Onun için gücüne gidiyor."

Osman amca da konuştu.

"Yine de bir genç hanımın yaşı hakkında bu şekilde konuşmasan iyi olur Serkan. Özellikle benim kızımın kalbini kırma sakın."

Osman amca Aylin'in saçını öptü.

"Ayrıca Aylin kötü bir şey demedi ki. Mert iyi birisi gerçekten."

Serkan ayağa kalktı.

"Bir yemek yedirmediniz!"

Evin içine girdi. Arkasından ben de kalktım.

"Serkan!"

Tuvalete gidip elini yıkamaya başlamıştı.

"Serkan..."

Kapı kilitliydi.

"Serkan!"

Sadece su sesi geliyordu. Sesim titremeye başladı. Gözlerim yaşlardan yanıyordu.

Kapıya hafifçe vurdum.

"Serkan korkuyorum. Açar mısın kapıyı? Niye böyle yapıyorsun? Beni yalnız bırakma."

Kapınin kilidi açıldı. Serkanin başı öne eğilmişti. Ona sarıldım.

"Serkan."

Ellerini belimdeki yerine koydu.

"Sen benimsin."

Arkamızdan bir ses geldi.

"Ben çok da emin olmazdım kuzen."

Gelen mertti. Serkan sarılmayı bırakınca ben de kendimi çektim. Serkan beni eliyle gerisine çekti.

"Yine mi sen?"
"Yine ben. Ama alınıyorum artık. Aileden değil miyim ben de? Ben neden davet edilmiyorum? Levent amcacım söylemese haberim olmayacak."

Ben olacakları izliyordum. Ayrıca serkanin kendini tutamamasından korkup bir elini tutuyordum.

Mert bana baktı.

"Nasılsın prensesim?"
"Ulan bana bak."

Serkan saldiracakken tuttum.

"Serkan! Lütfen."

Merte baktım..

"Seni istemediğimi ve sevmediğimi daha ne kadar net anlatabilirim? İstemiyorum seni. Git artık hayatımdan."

Mert kırılmış gibiydi ama umrumda değildi.

"Sakin ol prenses. Füzeleri sonra atarsın."
"Mert sen beni anlamıyor musun? Sonrası yok. Sonrası olmayacak."
"Sen de beni anlamıyorsun sanırım prenses. Yolun sonunda bir çift varsa o da biziz."

Serkanin elini tuttum.

"Yolun sonunu bilmem ama ben her zaman bu eli tutacağım. Gel canım. Biz dışarı çıkalım."

Serkan yaptığım hareketten memnun olmuştu. Biz kapıya doğru yöneldik. Mert arkamdan seslendi.

"Yanlış yapıyorsun mislina. Yalan dolanla yola çıkılmaz. Kaçınılmaz bir ihanet seni bekliyor."

Mislina +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin