Serkan hastanedeyken Aylin ve Mislina bir süreliğine gitmişti ve ikisi baş başa kalmıştı. Mert Serkan'a bir kahve getirmişti.
"Kuzen, buyur."
Serkan'ın kasları çatıktı. Sofradaki muhabbetten sonra Mert'e iyice gıcık olmuştu. Mert bunu anlamıştı. Serkan'ın yanına oturdu.
"Ona aşıksın değil mi?"
"Bunu bilip babasının dediklerine ses çıkarmıyor musun?"
"Sandığından çok farklı Serkan'ım. Levent amcanın haklı sebepleri var."
"Neler onlar?"
"Mislinaya henüz söyleme. Levent amca çok hasta Serkan. 3. Evre kanseri var. Kemoterapi görüyor"Serkan'ın gözleri büyümüştü ve içinde bir şeyler kopmuştu. Kalbi atmayı bırakmıştı sanki.
"Ne?"
Serkan'ın gözleri doldu. Sesi titremeye başladı.
"Zor olduğunu biliyorum Serkan'ım. Amerika'dan bu yüzden geri döndüm. Onunla ilgilenmek dışında Mislina ile de ilgilenmeliyim. Benden bunu o istedi. Reddetmedim. Ölecek mi kalacak mı belli değil. Kızının yalnız kalmamasını istiyor."
Serkan dünyadan kopmuştu. Mert'in dediklerini duymuyordu. Mislina nasıl ona bir kız kardeş, Gülçin ona bir anne olduysa Levent de ona bir baba olmuştu.
"Ne zamandan beri hasta?"
"2 ay oldu. Kitle çok büyük ameliyat olamıyor. Pet çekimi yapıldı ve ne yazık ki kanser sıçramış. Ameliyat hemen yapılamıyor. Gün sayıyor. Benden Mislina ile arasını düzeltmemi istedi. Sen yemek daveti yapmasaydın ben yapacaktım."Serkan ağlamaya başladı.
"Bana bunu niye daha erken söylemedin?"
"Gizli kalsın istedi."
"Ben Mislinanin yüzüne bir daha nasıl bakarım?"
"Bakma Serkan. Onu bana bırak. Levent amca son günlerinde en azından mutlu olsun."Mert elini serkan'ın omuzuna koydu.
"Ona iyi bakarım. Zarar gelmesine izin vermeyeceğim. Her daim mutlu olacağından emin olabilirsin. Sadece bu gece bitir Serkan'ım."
******
"Serkan bana bir şey söyle.""Ben bir anda boş bulundum. abarttım durumu."
Bir nebze olsun içim rahatlamıştı. Serkan ayline baktı.
"Sen gidebilirsin."
"Sanane? senin emrinle mi burdayım sanki."
"aylin, git diyorsam git."
Aylin abla bana baktı.
"Bebeğim, her istediğinde arayabilirsin. Numaram var. Levent amca hakkında bilgi ver bana."
Aylin abla ile vedalaştık. Serkan o gittikten sonra bana baktı.
"Siz?"
"Barışmaya karar verdik."
"İyi bir karar olmuş güzelim. Üzerinde emeği var Aylin'in. Yine de bir planı olmadığından emin ol."
"Şu an sadece babamı düşünmek istiyorum."
"Gel buraya."Serkan bana tekrar sarıldı. Kafamı göğsüne yasladı. Saçlarımı okşadı.
"Ben hep sizinleyim."
"İyi ki varsın Serkan."
"Sen de iyi ki varsın."Saçlarımı öptü. Gözümden bir damla yaş aktı. Serkan onları sildi.
"Ben buradayken ağlama güzelim."
"Tamam tamam. Sadece biraz kötü hissettim. Babam için çok korktum."
"Artık güvende. Korkmana gerek yok."
"Haklısın."Yanımıza babamın hemşiresi geldi.
"Ne zaman görebilirim onu?"
"Şu anda göremezsiniz. Ayrıca bu akşam burada kalsa daha iyi olur. Refakatçi olarak kimi yazalım."Serkanla birbirimize baktık.
"Ben kalayım."
"Yarın okulun var. Bugün gitmedin zaten."
"Babamın yanında kalmak istiyorum."
"Olmaz güzelim. Ben de kalamam belki ama cenki ararım."Hemşire tekrar bize baktı.
"İsterseniz siz benimle gelin. Kayıt işlemlerini yapalım."
"Tamam geliyorum."Serkan telefon ile konuşmaya gitti. Ben de hemşire ile resmi işleri hallediyorduk.
Refakatçi yerine kendi ismimi yazıp yazmamak arasında kaldım.
Belgelere bakarken bir ses duydum. Ses merte aitti.
"Mislina."
Çok telaşlıydı. Korkusunu gözlerinden okumak mümkündü. Hızlıca bana geldi ve sarıldı. Ne tepki vereceğimi bilemedim. Bir iki saniye sonra kendime gelip geri çekildim.
"Babam nerede?"
Babamı kastediyordu.
"Bilmiyorum. Kimse bana bir şey anlatmıyor."
Mert baş hemşireye bakındı. Bulduktan sonra onunla konuştu.
Ne konustuklarini bilmiyordum. Buradan duymak imkansızdı.
Hemşire ile beraber bir yere gidiyorlardı. Koşarak yanlarına gittim.
"Mert! Beni bekle."
Mert durup beni bekledi.
"Neredeymiş babam?"
"Güzelim..."Mert kafasını iki yana salladı.
"Pardon mislina. Kimle geldin?"
"Serkanla."
"Serkan'ın yanına git. Siz işlemleri halledin. Ben babamın yanına gideceğim."
"Ben de babamı görmek istiyorum."
"Olmaz. Sonra görürsün."
"Mert."Mert benden uzaklaşıp hızla gitti. Geri dönüp serkan'ı buldum. Aynı yerdeydi. Telefonla konuşuyordu.
"Evet baba. Mislina iyi. Akşam görüşürüz."
Telefonu kapattı. Yanına yaklaştım..
"Serkan."
"Güzelim."Bana sarıldı.
"Hallettin mi işlerini bebeğim?"
"Serkan, Mert geldi."
"Ne? Buraya da mı geldi. Hani bırakmıştı bizi?"
"Bizim için değil babam için gelmiş. Babam nerde diye sordu. Benim onu görmeme izin vermedi. Kendisi onu görmeye gitti."
"Ne yapmaya çalışıyor bu çocuk? Boş ver güzelim. Sıkma canını. Ben doktoruyla görüştüm. Daha iyi."
"Emin misin?"
"Eminim güzelim. Ben sana yalan söyler miyim?"
"Söylemezsin değil mi?"Serkan cevapsız kaldı. Ardından şüpheli bir şekilde kafasını salladı ve tekrar bana sarıldı.
Yanımıza babamın doktoru geldi.
"Mislina hanım, levent bey uyandı. Kendinde şu anda. Görmek ister misiniz?"
Serkanla beraber babamın yanına gittik. Mertte oradaydı. Biz gelince çıktı. Babamı görmek iyi geldi. Biraz konuştuk. Akşam onunla kaldım.
Aradan bir hafta geçti. Serkanla her zamankinden daha iyiydik. Daha rahat davranıyorduk. Bu sırada defne ve cenkin arasını yapmak için elimden geleni yaptık. Aralarında bir şey olduğu belliydi. Ancak henüz itiraf etmediler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mislina +18
Romance"Serkan abi..." İşaret parmağını dudağıma götürdü. Diğer eliyle boynumu tuttu. Sıkmıyordu. Sadece tutuyordu. "Bana eğer bir kere daha abi dersen ağzını kapatmak için öpmek zorunda kalacağım." Nefesim içime kaçtı. Derin nefesler alıyorduk ikimizde...