18.Bölüm:'Hiçbir şey bildiğin gibi değil'

51 20 60
                                        

UYARI: Bölümdeki İngilizce kelimelerin hepsi, tamamen çeviri yardımıyla yazılmıştır. Çeviri pek doğru olmadığı için kelimeler yanlış olabilir, ki büyük ihtimalle de bölümün sonundaki cümlenin yarısı yanlış. Kusura bakmayın <333

Multimedya: Seafret - Atlantis...

Ezgi'den

Hâlâ okuduğum şeye inanamamış bir biçimde telefonuma bakıyordum. Ardından hızla ayaklandım, ve Yiğit ya da Gözde'nin odasını aramaya başladım. Birinin bunları bilmesi lazımdı.

Yiğit'in odasını gördüğüm gibi, hızla elimi yumruk yaptım ve üst üste birkaç kere kapıya vurmaya başladım. "Kim o?"

"Yiğit, müsait misin?"

"Coraline?" Dedi Yiğit şaşkınca. "Evet, müsaitim, gelebilirsin. Ne oldu?"

Hızla içeriye girdim, ve arkamdan kapıyı kapattım. Yiğit, çalışma masasında oturuyordu ve önü test kitapçıkları ile kaplıydı.

"Bunu görmelisin." Dedim ve hızla telefonumu Yiğit'e doğru uzattım.

Yiğit elindeki kalemi bıraktı, ve bir telefonuma, bir bana baktı. Tereddüt ederek telefonumu aldı, ve mektubu okumaya başladı. Birkaç dakika sonra, kafasını telefondan kaldırdı; "Bak, sana her şeyi açıklayacağım. Söz veriyorum. Hatta bunu yarın yapacağım. Ama lütfen bu konuyu yarın konuşalım. Şuan konuşursak kafan karışacak, biliyorum, o yüzden anlatamıyorum-"

Yiğit'in sözünü böldüm; "Dur, dur, dur! Biliyor muydun?"

"Coraline, bunu şuan konuşmak hiç mantıklı bir fikir değil."

"Bence gayet mantıklı," Dedim hızla. "Biliyor muydun? Biliyorsan neden sustun?"

"Coraline, yarın anlatacağım. Şuan hiç iyi bir zaman değil. Ayrıca bunu tek başıma yapmayacağım. Ve şuan saat gerçekten geç oldu. Bu tek başıma anlatabileceğim bir olay değil. Lütfen. Yarını bekle."

Bir süre düşünüp, sakinleşmeyi bekledim. "Pekâlâ, yarın kahvaltıdan sonra açıklıyorsun. İtiraz istemiyorum."

"Pekâlâ," Dedi Yiğit. "Söz veriyorum."

"Ne testi çözüyorsun peki?" Diye sordum merakla. Yiğit, şaşkınca bana bakıyordu. "Ne? Sadece merak ettim."

Yiğit, test kitapçıklarından birini eline aldı, ve bana doğru uzattı. Uzattığı test kitabını elime aldım, ve bir süre inceledim. Kaşlarımı kaldırdım, ve Yiğit'e doğru döndüm: "Biyoloji, Kimya, ve Matematik soruları. Sahi ben sana hiç sormadım. Hedefin ne?"

"Aslında ben doktor olmak istiyorum," Dedi Yiğit. "Çok uzun bir süredir, kreşten beri."

"Ne doktoru?" Diye sordum merakla. "Yani biliyorsun birçok bölüm var."

"Çocuk," Dedi Yiğit sessizce. "Çocuk doktoru."

"Bu çok güzel bir hayal." Dedim sessizce. "Yani tabii ki her hayal güzeldir. Sadece şey için dedim; çocukların hayatını kurtaracaksın. Bu harika!"

"Evet, uzun süredir bunun için çabalıyorum." Dedi Yiğit sessizce. "Peki sen?"

Affallamış bir şekilde Yiğit'in suratına bakıyordum. "Ben?"

"Sen ne yapmayı düşünüyorsun peki?" Diye sordu Yiğit. "Sınav her geçen gün yaklaşıyor."

"Bilmiyorum." Dedim sessizce. "Hiçbir planım yok! Çok garip değil mi? Tüm insanlar bir şeyin, bir hayalin peşinden koşuyor. Ama ben... Benim hiçbir hayalim yok."

Coraline (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin