Bölüm 18

868 52 7
                                    


Helikopter yoğun sis dolayısıyla yere iniş yapamamıştı ben hızlıca iple yere atlayıp 2 kilometre yolu yürümeye başlamıştım.  Bu dağlara az çok aşinaydım. önceki görevimde buraları denetlemeye bazen beni gönderirlerdi terörist başları gerçi şuan hiç biri yaşamıyor ama.

Bazı dağların üzerindeki kayaların altına sağlık kitleri uzun süre bozulmayacak yiyecekler ve su da gizlemiştim olur da bir gün gelirsem diye. Bir sorun çıkmazsa dönüş yolunda bu dağları kullanacaktık ve gizlediğim yerlerdeki yiyecekleri çıkartıp askerlere vermeyi aklıma not ettim.

Kimleri alacağımı tam olarak bilmiyordum oraya yaklaşınca onlarla iletişime geçmeye çalışacaktım. 

Az bir mesafe kala küçük bir terörist topluğunun o yere doğru gittiğini gördüm. Burada olmamaları gerekiyordu sessizce gizlenip biraz onları izledim. Daha sonra harekete geçip arkadakileri sessizce indirdim her kayanın yanında bir kişi son iki kişi kalmıştı ama arkalarını dönüp bakmamışlardı. Bu iş garipleşmeye başlıyordu , büyük bir kayanın arkasına gizlenip belime gizlediğim silahlara susturucu taktım çok silah taşımak ilk zamanlardan beri alışkanlık olmuştu. çantamın içini de kendim hazırlamıştım olası bir durumda el yapımı bombayla onları patlata bilirdim. 2 sene önce beni eğiten timin dediği gibi yürüyen cephaneydim yine sadece öncesinden  farklı olarak bu sefer  rütbem , üzerimdeki Türk askeri kamuflajı ve hemen kolumdaki şanlı Türk bayrağım vardı. 


Bana söylenen maden ocağına metreler kala susturucu taktığım silahımı arkada gidenin tam ensesine nişan aldım ve ateşledim hızlı davranıp diğerinin dönmesine kalmadan onu ensesinden sıkıca tutup kayalıklara çektim. bacağımdan kasaturamı çıkarıp boynuna tutum

- kimin adamısın nereye gidiyorsun 

Arapça olarak ne diyorsun anlamıyorum bırak beni diye çırpınıyordu 

Arapça olarak tekrar sordum sorumu

-Şehmuz'un  adamıyım , Türk askerleri bizim üssümüzü almış oraya desteğe gidiyorduk. 

-5-6 kişiyle mi hiç inanmadım nedense , seni burada öldürsem sevap işlerim bence ne diyorsun bu işe kurdun kuşun karnı doyar şu mübarek cuma günü?

- hayır yapma tamam doğruyu söyleyeceğim 

-ocağı patlattılar, askerler kurtulmayı başardı hala yaşıyorlar Şehmuz onları karşıdaki vadiye  attı ama onlar o vadinin zorluklarına rağmen birbirlerini bulmaya başladılar bizi de onları bulup gecenin karanlığında öldürmemiz için göndermişlerdi

-başka terörist var mı orada 

- önden 15 kişilik bir tim göndermişlerdi biz arkada kalanlarız 

-salak adam önceden söylesen beni uğraştırmasana 

boynunu hızlıca kesip koşarak  maden ocağını üstün körü kontrol ettim tamamen yıkılmış gibi duruyordu inşallah yaralı yoktur . dikkatli şekilde vadiye girdim.

Bu vadiye de daha önce gelmiştim. Tam bir labirent gibiydi nereden ne çıkacağı belli olmazdı. Dik ve nemli kayalıklar ayakta durdurmuyordu küçük girişinden yukarı doğru tırmanırsam  her şeyi tepeden görebilirdim belimden diğer kasaturamı da çıkarıp hızlı şekilde yukarı doğru sapladım böyle böyle kendimi yukarı çektim.

yavaş ama büyük adımlarla vadinin ince yerini geçtim girişte kimse yoktu vadinin ortalarına doğru yeşillik alanlar çıkıyordu askerlerin orda olması muhtemeldi. küçük bir gurup teröristi bulmuştum hangi yöne gittiklerine bakıp keskin nişancı tüfeğimi elime aldım.6 kişilerdi 5ini kafasından 1 ini ensesinden vurup onların gittiği yöne doğru hızlıca yürümeye başlamıştım bilerek ses yapmıştım o adamın dediği eğer doğruysa ki hale bakılırsa doğru gibi tim silahın sesini duyup ona göre önlemini alacaktır.

Yalnızlığın SenfonisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin