bölüm 30

439 35 14
                                    


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Önümde elinde belgelerle kaçan itin peşinden hızlı hızlı koşuyordum az bir mesafe kala araba sesi duydum tek ayağımın üzerine hafif oturur şekilde durup gelen araca silahımı hazırladım gelen acara binecekti it. Biraz daha yaklaştıklarında önce tekerlere sonra aracı kullanan itin alnından tek el atışla vurdum araba sağa sola giderken kayalığa çarptı ardından patlayıp alev aldı önümdeki giden terörist  önünde patlayan araca yakındı muhtemelen kulakları çınlıyordur hızlıca tüfeğimi sırtıma atıp yanına doğru koştum o kendine gelmeden kollarını arkadan plastik kelepçeyle bağlayıp  üstünü aradım  telefon belgeler flaş tablet silah bıçak çıktı öne doğru itip yürü dedim.

yavaş yürüyordu ve sinir olmaya başlamıştım ağzını da açmıyordu silah sesleri azalmıştı.  etrafı da kontrol edip arada önümdekini ayağımla ittiriyordum. silahımla devlet malıyla bu pisliğe dokunmak istemiyordum. 

( aynı dakikalar Akay binbaşıdan devam)

itler giderek azalmış arabadaki kişiyi çıkartıp ortaya getirmişlerdi onlara iyice yaklaşmıştık sadece 6 kişi vardı silahları atmışlardı ama biri  esir aldıkları kişiye silahı hala tutuyordu.

patlama sesi gelmişti melodiye kulaklıktan ulaşmaya çalışsam da ses vermiyordu. 

selime işaret verip melodinin peşinden gitmesini istemiştim. 

selim hızlıca melodinin gittiği yere doğru koşarken kaşımdaki esiri tutan kişiye döndüm.

- tuttuğun kişiye hiç bir şey yapamayacaksın sen kimsin ki , onun bunun dağa bıraktığı gereksiz bir itsin. çok beyinsizsiniz , Ragıp bey oğlunuz şuan nerde sizce. firari sensin , senin şuan güvendiğin kişiler nerde . hacı da kaçmaya kalktı bir deliyi gönderdim peşine, ciddi anlamda deli hacı da karşınıza birazdan gelir tabi hala yaşıyorsa.

(melodiden devam)

karşıdan sessiz ama hızlı adımlarla biri geliyordu. bizimkilerden biriydi iti hızlı bir şekilde ayağımla tekrar ittirip tam selim yüzbaşının ayağının dibine düşmesini sağladım. şakayla karışık 

- Aşk olsun yüzbaşım komutanımız sizi mi gönderdi yoksa bana güvenmiyor musunuz 

- yok yüzbaşım size güveniyoruz da  adam canlı lazım ya sizin sağınız solunuz belli olmaz yüzbaşım. 

- yok yok şimdilik bir şey yapmadım ama yapmayacağım anlamına gelmez al şunu da gidelim artık diğerlerinin durumu nasıl 

- iyi iyi hallediyorlardı 

****

hızlıca çatışma alanına gelip timin yanına gittim Akay binbaşının yanında durup

- durum nedir komutanım 

-bırakmıyor şerefsiz gönül ister anlının ortasından vurmak ama emir belli 

- komutanım izninizle 

-izin senindir yüzbaşım

teröriste dönüp sana bir teklifim var bak değerimi bil kimseye böyle bir şans vermem.

bozuk Türkçesiyle ne diyorsun yüzbaşı dedi 

yüzümü açıp üstümdeki teçhizatı  kopuğun eline verdim korkusuzca üstüne yürüyüp 

- o silahı indir yoksa o silahı münasip yerlerine sokarım sürahi gibi gezersin ortalıkta akıllı ol oğlum.

- yaklaşma vururum 

-nereden bilicem masum biri olduğunu aç yüzünü

yüzünü açmak için hareketlenince  direkt elindeki silaha tekme atıp elindeki kişiyi askerlerin olduğu tarafa ittim tim ittiğimin yüzünü açtı bir yandan da diğer kişilerin ellerini bağlıyorlardı .

karşımdaki eline bıçak alıp bana sallıyordu 

- lan it sen beni duymuyon mu ne bu cesaret, gel gel kaçma sabahtan beri ellerim kaşınıyordu  

iyice yaklaştım hem hareket ediyor ara ara bıçağı bana sallıyordu hareketlerine bakıp bana tekrar  salladığı bıçağa postalımla vurup düşürdüm 

ellerimi kaldırıp omuzlarına koyup karnına dizile vurdum 

- vay şerefsiz çelik yelen ha , iyi direkt pekmezi akıtırız osmanlı tokadı yedin mi sen hiç 

hala bana yaklaşıp belime doğru yumruk atmaya çalıştı belimdeki kolunu tutup geriye doğru büküp kırdım yer doğru savurdum timin ayakları dibindeydi.

onlara dönüm esir alınan kişinin yüzüne baktım miraç uraz bunlar üçüzleri tamamlamış. burnumu seslice çekip yanına adımladım ayağa kalkmıştı ,aramızda az mesafe kala  tek ayağımın üstünde yükselim  yüzüne en sert tokadımı geçirmemle tekrar yere savruldu .

-kopuk bağla şunun ellerini 

(akay binbaşı dan devam)

yerde yatan adama göz ucuyla baktığımda ağzından ve burnundan kanlar aktığını gördüm temiz dövmüştü vesselam melodi teçhizatlarını tekrar üstüne giyerken sert bakışlarıyla esir düşmüş adama bakıyordu  aralarındaki benzerlik gözle görülür şekilde fazlaydı. adamın  kolundan mermi sıyırmıştı gülhan koluna pansuman yapıyordu. yanıma yaklaşıp onlara bakmadan.

-durumu nasıl komutanım?

-mermi sıyırmış pansuman yapıyor gülhan hastaneye gidince tekrar baktırır. 

-özgür binbaşıdan haber var mı

- hayati tehlikesi olduğu için Ankara'ya sevk edilmiş orada ameliyata alınacak, sanırım şuan ankaraya ulaşmışlardır. mina izel de hastanedeymiş ailesi yanındaymış 

-helikopter nereye iniş yapacak gitsek iyi olur 

- Tim toparlanın gidiyoruz 

helikopter gelmiş hepimiz binmiştik teröristler yerde oturuyordu melodi kalkıp kendi yerine o adamı oturttu hiç bir şey söylemeden ortaya teröristlere bakacak şekilde dönüp oturdu 

kopuk-komutanım buyurun böyle geçin isterseniz 

-iyi böyle kopuk sağ ol 

(terörist)- tanıdım seni yüzbaşi sen han ailesinin üçüzlerinden diğerisin,  farkında olmadan üçüzleri bir  araya  getirmişim deyip gevrek gevrek gülmeye başladı.

melodi- dayak arsızı mı oldun sen, seni aşağı atarım üstlerime de kayalıktan ayağı kayıp düştü  öldü derim kimse de sorgulamaz  kurdun kuşun karnı doyar en azından benim aklıma yattı bu plan bence çeneni kapat karargahta istesen de istemesen de konuşacaksın zaten 







Yalnızlığın SenfonisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin