YER: ANKARA KARARGAH
Bu odaya son girişimdi artık bu sorgunun bitmesi gerekiyordu. Elimdeki dosyayı Alparslan'a uzatıp karşımdaki Ebu el Hâşim'e döndüm.
ebu el haşim - Yüzbaşı, bana bir su ya da kahve ikram edersiniz herhalde, Türklerin çok misafirperver olduğunu duymuştum.
melodi- hayır
ebu el haşim- benim size ikram edecek pek bir şeyim yok
melodi- benim de fazla vaktim yok zaten
ebu el haşim- Sizinle daha öncesinde karşılaşmamıştık demek ki sizinle tanışmak bu güne kısmetmiş. bir Çin atasözü der ki ırmağın başı her gün beklersen-
melodi-Ebu el haşim
melodi-bize ne anlatacaksın ,ebu el haşim
ebu el haşim- b-ben size ne anlata bilirim ki, arkadaş hastalanmıştı hastaneye götürdük sizin askerleriniz geldi bizi acımasızca darp edip sonra da buraya getirdi
melodi- Bak ebu el haşim fazla zamanım yok, Binbaşının orada tedavi gördüğünü çok iyi biliyordun. üzerinizden bir sürü silah ve içerisinde panzehiri henüz üretilmeyen yurt dışından getirtildiği kesin olan ve enjekte edildiği takdirde kişiyi öldürmeyen ama çok ciddi zararlar açabilecek bir zehirden söz ediyorum. Bu hazır haldeki enjektörün sizin cebinizde ne işi var sizi oraya kim gönderdi ve kime çalışıyorsunuz. Öğrenmek istediğimin başında gelenler bunlar.
Ebu el haşim- Yüzbaşı, siz bir amatörsünüz.
melodi - yaa öylemi
ebu el haşim- sizi bilgilendirmemi istiyorsunuz öyle mi
kafa salladım
ebu el haşim- tamam yüzbaşı , o zaman şu bilgiyi güzel kafanıza yazın yüzbaşı. Siz Türkler sadece savaşmayı bilirsiniz. Askerleriniz adamlarınız öyle. Silah seslerinden başka birşey duymazsınız ve gerçekte etrafınızda neler döndüğünü asla bilemeyeceksiniz, hiç bir zaman da bilemediniz zaten şunu bil yüzbaşı sen benden hiç bir şey öğrenemeyeceksin. ama şunu çok iyi öğreneceksiniz hepiniz Türk dünyasına olan sevdanızı unutacaksınız. Orta Asya'ya her adım attığınızda bir ayağınız kırılacak, sizin bu saçma düşlerinize izin vermeyeceğiz Türkistan'ı unutacaksınız . bilgi mi istiyordun işte sana bilgi Türk birliğini unutacaksınız
****
Damarıma basıyordu ve benim sabrım kalmamıştı . abim bana verilen görev, hesapta ailem ve bir çok sorumluluk . karşımdaki köpeğin böyle konuşması beni patlama noktasına getirmişti. Alparslan köşede sırtını duvara yaslamış bir şekilde elinde dosyayla hem sert ve sinirli ifadeyle adama bakıyordu kendini çok zor tuttuğundan emindim keza ben de öyleydim ama belli etmiyordum. Sakince ayağa kalkıp sandalyeyi sürüte sürüte götürüp ona daha yakınına sandalyeyi ters şekilde koyum
-haklı olduğun bir konu var aslında ,biz askerler gerçekten de öyle çok ince politikadan falan anlamayız ama ne var biliyor musun
deyip gayri ihtiyarı şekilde sandalyeye ters şekilde oturdum. Şuan ona daha yakındım ve psikolojik olarak korku veriyordu bu ona hafif titremeleri başlamıştı.
- sen benim elimdesin ve seni buradan o parayla tuttuğun itler bile kurtaramaz.
Ani bir hareketle sandalyeden kalkıp sırtında sandalyeyi parçaladım. sandalye parçalara ayrılırken o da masaya doğru yüz üstü eğilmişi boynundan elimi geçirip geriye doğru çektim bu ani hareketimle masaya kelepçeli olan ellerini kelepçeler sıkmıştı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnızlığın Senfonisi
Fiksi Remajaher şey üst üste gelir mi? her şey tepetaklak olur mu? hiç bir şeyin bana zarar veremeyeceğini düşünürken benden gizlenen olayları her öğrendiğim de benden bir parça kopardılar günün sonunda benim elimde sadece yalanlar üzerine kurulu 18 yıllık hay...