Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
●●
Özenle hazırlandığın için kendini ayıplıyordun. Daha önce giyme fırsatı bulamadığın ve üstünde oldukça seksi duran bu elbiseyi cidden nefret ettiğin adam için mi giyecektin?
Aynanın karşısında tamamen hazır bir şekilde dikilirken ellerini beline yerleştirdin. Tam anlamıyla mükemmeldin, kendine aşık olmuştun. Siyah rengini vücudun güzel bir şekilde taşıyordu. Göğüs dekoltesi olan, belini ve kalçanın kıvrımlarını belli eden bir elbise giymiştin üstüne. Ne fazla dökümlü ne fazla dardı. Göğüs dekolteni süsleyen uzun elmas kolyen elbisenin tamanlayıcı parçası gibiydi. Üzerine giydiğin beyaz kürk de kombinini tamamlıyordu.
Tüm herkesin hazır olduğundan emin olduktan sonra evinden çıktın ve buluşmak üzere anlaştığınız mekana doğru yol aldın. Senin için çalışan polis şefiyle son görüşmelerinizi yaptın ve restorandan içeri girdin. Direkt olarak vip kısmına geçmiştin bir garson eşliğinde. Restoranın boş kısmında duyulan tek ses senin topuklu ayakkabılarının çıkardığı sesti. Yankılanan ses Rintarou'nun kulağına ulaştığında onun başını omzu hizasında çevirmesine neden oldu. Sen yanına geldiğinde seni dikkatlice süzgü. Sen de aynı şekilde onu süzmüştün. Saçları sabah yaptığının aksine dağınık bırakılmıştı. Verdiği saç şeklini sabitlemek adına köpük veya jöle tarzı bir ürün kullandığı belliydi. Gömleğinin son düğmesini kapatmamış ve kravatını da çok sıkı bağlamamıştı. Senin gibi o da siyah rengi seçmişti, her ne kadar hoşuna gitmese de siyah renk onun da vücuduna ve ten rengine gidiyordu.
"Gelebildin sonunda."
"İşlerimi hallettikten sonra hazırlanıp geldim. Daha ne istiyorsun?" Yerine geçerken konuştun.
"Sen istedin yemek yemeyi."
Ona göz devirdin. Jake'e dosyayı Rintarou'ya vermesi için çenenle Rintarou'yu işaret ettin. Sana bir şey demeden dosyayı Rintarou'nun önüne koydu ve yanınızdan ayrıldı. Şimdi restoranın boş salonunda yalnızca siz ve size eşlik eden bir garson vardı. İkiniz de önlerinizde duran menüye bakma gereği duymadan siparişlerinizi söylediniz ve garsonun yanınızdan ayrılmasıyla asıl konunuza girdiniz. Konuşmanız üzerinden birkaç dakika geçmemişti ki garson gelip şarabınızı açmış ve havalanması için bırakmıştı.
