↬thirteen

241 45 57
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

●●

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

●●

Fransa'daki kış tatilinin hemen ardından yoğun iş tempona kaldığın yerden devam etmek seni afallatmıştı. Halbuki daha birkaç gün önce, gündüzleri yarınlar yokmuşçasına snowboardla kayıp akşamında içini ısıtan sıcak şarap ve liseden kalma arkadaş grubunun sohbetleriyle geçiriyordun gününlerini. Geldiğin gibi toplantılar ve evrak işlerin başlamıştı bile. Elindeki dolma kalemle oynamayı bırakıp imza atman gereken belgelere baktın. Hepsi bir ton birikmişti. Normalde senin halletmediklerini Jake'e postalıyordun ancak onu da yanında götürdüğün için ne Jake ne de sen imza atmıştınız. Halinden memnun olmadığını belirtir sesler eşliğinde belgeleri okuyup imzalamaya kaldığın yerden devan ettin. Bir koca gününü bir toplantı ve tonlarca belge okuyup imzalamakla geçiyordun.

Başını birkaç kez masa lambasının ve ofisinin loş ışıklarının aydınlattığı masana vurdun. Yeni yıla girmiş olmanın verdiği yoğun bir proje akışı ve yıl sonunu raporlarının oluşturduğu yığın büyüdükçe büyüyordu. Sabaha kıyasla epey bir yol almıştın ve oldukça da az kalmışlardı. Neredeyse on saattir gördüğün tek şey kelimeler ve grafiklerdi. Kalemini bıraktın ve zonklayan başını ellerin arasına aldın. Kalanını yarın halletmek senin için daha sağlıklı olacaktı.

Ofisinden çıkarken kalan tek tük kişilere baktın. Birkaçı senin koruman birkaçı ise normal çalışanlardı. Jake görünürde yoktu. Kendi kendine mesaisinin bittiğine karar verip evine çıkmış bile olabilirdi.

"Çıkıyor musun Y/N?" Misaki'nin sorusuna sadece başını sallayarak cevap verdin. Konuşacak dermanın bile kalmamıştı. Elini ileri uzatıp arabanın anahtarını istedin. "Tek başına gitmene izin vermem."

"Sana soran olmadı." Elin halen önünde, ileri uzanmış bir şekilde duruyordu. "Ver şu siktiğimin anahtarını da sinirlerimi bozma."

"Yeterince bozulmuş zaten." Misaki arsız arsız yandan sırıtınca kaşlarını çattın. Cebinden bugün geldiğin arabanın anahtarını çıkartıp sana uzattı. "Jay'a haber vereyim de yanınıza insin."

"Aman bırak o uyuşuk götünü kaldırmaz."

"Ne dedin?" Yanında biten Jake'e baktın. Cevap verme girişiminde bulunmadın. Tartışarak kalan son enerjini tüketecek halin yoktu. Otoparka inerken ikiniz de sessizdiniz. Sürücü koltuğuna geçmeye niyetlendiğinde eline vurup arabanın kolundan uzaklaştırmıştın onu. İlk istikametin evin değildi. Bara gidecektin ilk önce. Abin yorgunken sen yanında olup ona eşlik ederken şimdi sen tek kalmıştın. En azından yanında Jake vardı. Sırtını tereddüt etmeden yaslayabileceğin bir arkadaşın...

ツᴜɴʜᴏʟʏ 「𝐬𝐮𝐧𝐚 𝐱 𝐫𝐞𝐚𝐝𝐞𝐫」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin