↬six

262 51 20
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

●●

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

●●

Sakinliğini koruyan bir haftanın ardından senin lehine gelen haberi öğrendikten sonra resmen ellerini sıvazlamıştın. Sırıtarak sabah kahveni içiyor ve neşeli bir şarkı mırıldanıyordun. Sonunda tilkinin kuyruğunu yakalama fırsatı eline geçmişti. Şimdi elinden gelen tüm kuvvetle o kuyruğu çekecektin.

Dolabının karşısında epey bir süredir dikilmediğin kadar uzun dikildin. Bugün baştan çıkartıcı olman gerekiyordu. Şimdi Rintarou'nun yanına gidip konuşmak için belki dar, deri bir pantalon seçmeliydin. Üstüne de dekolte verecek bir bulüz fena olmazdı. Akşam yemeği konusunda ikna olursa eğer dar bir elbise, ona yapabileceğin pis oyunları aklından çıkartacak ve tam da senin istediğin gibi davrandıracaktı. Aptal erkekler kadın vücudunu gördüklerinde bacak aralarındaki aleti tutamıyorlardı sonuçta değil mi? Neticede aptal erkeklerin beyinleri bacak aralarına çalışırdı.

Kendi zevklerin dahilinde yaptığın hızlı bir makyaj ve maalesef en sevmediğin kişi için sıktığın en sevdiğin parfümünün ardından kendini hazır hissediyordun. Aynada kendine baktın ve kendini övdün. Annenin harika genleri sayesinde mükemmeldin.

Jake seni evinin salonunda son derece rahat bir şekilde televizyon izlerken bekliyordu. Sen geldiğinde birkaç saniyeliğine izlemekte olduğu belgesele baktın. Dikkatini çekmişti ancak oturup izleyecek vaktin pek yoktu.

"Hadi."

Jake sana göz devirip oturduğu koltuktan kalktı ve kapıya doğru ilerledi. Girişteki holde duran küçük şifonyerin üstüne bıraktığı silahını alıp kılıfına yerleştirdi ve senin için kapıyı açtı. Ona teşekkür edip evinden çıktın ve kapının önünde Jake'in senin için seçtiği arabanın ön yolcu koltuğuna bindin. Jake senin yanındaki yerini aldıktan sonra arabayı çalıştırmış ve Rintarou'nun ofisine doğru yola çıkmıştınız. 

Girişteki güvenlik seni içeri sokmamak konusunda fazla ısrarcı olduğu için sakinliğini korumakta zorluk yaşamıştın. En sonunda Rintarou'nun aşağıya gelmesini ve öyle konuşmanızı önermiştin, sonrasında güvenlik Rintarou ile iletişime geçerek seni ve isteğini bildirmişti. Buna karşılık Rintarou ofisine çıkabileceğini söylediğinde yüzünde pişkin bir sırıtmayla asansörlere doğru ilerlemiştin. Jake ve sana eşlik eden bir koruma asansördeki vaktiniz boyunca ve Rintarou'nun ofisine gidene kadar, dikkatli bir şekilde bütün hareketlerinizi süzmüştü. 

Seni ifadesiz bir şekilde izleyen Rintarou'nun yüzüne baktın. Bugün saçlarını dağınık bırakmak yerine biraz geriye doğru taramıştı ve sarımtırak yeşil gözleri öne çıkmıştı. Bu saç onda fena durmuyordu ancak bu fikrini beyninden silip attın.

"Bu ziyaretin ardında ne tür boklar aramalıyım Y/N?"

Ona göz devirirken koltuklardan birine oturdun. "Canın ne aramak istiyorsa arayabilirsin. Bok arayan bok bulurmuş yalnız, benden söylemesi."

"Ne planlıyorsun yine?"

"Tom'un görüştüğü kişiyi buldum." Günler önce öldürdüğü adamın adını duyduğunda ince kaşları biraz çatılmıştı. 

"Ee, ne yapmamı bekliyorsun ki bu konuda?" Gözlerinde şaşırmış veya meraklı bir ifadeden ziyade sanki zaten bunu halihazırda biliyormuş gibi bir hali vardı. Kollarını göğsünde kavuşturdun ve ona cevap vermeden bakmayı sürdürdün.

"Sen sanırım bir ödlek gibi köşeye sinmeyi planlıyorsun. Eh sana köşende iyi ağlamalar dilerim." Ayaklandın ve kapıya doğru yürüdün. Kendi yerinden kalkıp senin önüne durdu. 

"Dediklerine dikkat et. Adamlarımla kaynayan bi yuvadasın farkındaysan."

"Evet farkındayım. Senin aksine ben ödlek değilim." 

Gözlerini senden çekti ve birkaç saniye camdan dışarıya baktı. "Ne planlıyorsun?" Derin bir nefes alıp verdikten sonra tekrar sana döndü. Dudağının sol kısmı hafif bir şekilde yukarıya kıvrıldı. 

"Bir akşam yemeği eşliğinde konuşmak ister miydin?" Dilinle dikkatli bir şekilde dudaklarını ıslattın. Bakışları çok kısa bir süreliğine senin üstüne kaymıştı. "İkimizin de gün içinde planlarımız var sanırsam, yani seni bilmem ama benim var o yüzden rahat bir şekilde konuşmalıyız diye düşünüyorum."

"Bu akşam uygun mu? Benim bu akşam için planım yok."

"Saat altıdan sonra boşum."

"Tepe'de buluşalım o zaman."

İstediği mekan hakkında yorum yapmayacaktın. Sanırsan vip kısmını boşaltman işten bile olmazdı. Ara sıra uğradığın bir restorandı zaten. Gerekirse parasını da vermekten çekinmezdin. "Pekala öyle olsun." Ona minik bir gülümseme sunduktan sonra bir şey demeden odasından çıktın. Kapının önünde telefonuyla uğraşarak seni bekleyen Jake'in yanına gittin ve elini kafasına koydun.

"N'aber?"

"Geldin diye kahroldum. Biraz yalnız kalırım da kafa dinlerim diye düşünüyordum oysaki."

"Shin'e yaz, akşam romantik bir yemek yiyeceksiniz. Tabii senin gibi bir dağ ayısıyla ne kadar romantik olur bilemem."

"Çok kabasın." Telefonunu ceketinin iç cebine koydu. Ona cevap vermeden ayağa kalkmasını bekledin. Aranızdaki kısa bir bakışmanın ardından sessiz bir şekilde ayaklandı ve önüne geçmen için sana işarette bulundu.

●●

Sonraki bölüm prologtaki kısım olacak :) ufak bir bilgilendirme size.

ツᴜɴʜᴏʟʏ 「𝐬𝐮𝐧𝐚 𝐱 𝐫𝐞𝐚𝐝𝐞𝐫」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin