"Ateşe yürüyorsun küçük. Yanacaksın. Ve ben.. Sana merhamet etmeyeceğim.."
Kaç gün geçmişti Seungmin'in bu cümleyi duymasının üzerinden? 5?6?
En fazla o kadar olmalıydı. Zira şuan tam da o günün aynısı gibi yatağına oturmuş Jeongin'in hazırlanmasını bekliyordu.
Simmalar'ın arasına katılması üzerinden 1 hafta geçmişti. Aksiyonlu sayılabilecek ilk haftasonunun ardından hızlı ve yoğun bir ders hayatı başlamıştı.
Bu bir hafta içinde Simmalar'a 'ayrıcalıklı davranılıyor' dediğine pişman olmuştu Seungmin.
Zira Simmalar'ın gün içinde neredeyse boş vakti olmuyordu. Bunu acı bir şekilde tecrübe etmişti.
Gün içinde - yemek yemek dışında- ara vermeden teorik ve pratik derslere giriyor, akşam yemeğinden Demanlar'ın yat saatine kadar da ormanda devriyeye çıkıyorlardı. Bu elbette gizli bir görevdi. Eğitmen ve öğrenci Simmalar dışında kimse bilmiyordu. Müdür yardımcısı Junmyeon bile.
Bir hayli yorucu bir tempoydu bu. Yine de Seungmin şikayetçi sayılmazdı. Bu dünyaya giderek alışıyordu ve yeni şeyler öğrenmek onu heyecanlandırıyordu.
Özellikle kendi güçleri konusunda epey heyecanlıydı. Jongin, Sehun ve Chan onunla özel olarak ilgileniyorlardı.
Bu bir hafta içerisinde epey yol katetmişti. Gücünü tamamen olmasa da kullanabiliyordu. Kısa süreliydi ama Jongin'e göre bu bile çok başarılıydı. Küçük olan çabuk kavrıyordu.
Bunlar dışında bir kez ruh hayvanını da kontrol etmişti Seungmin. Hala bir şekle sahip değildi. Fakat ondan gelen gücü hissetmek tarifsiz bir haz vermişti.
Yoğun geçen haftanın sonunda ise nihayet izin günleriydi. Güzel bir kahvaltı etmişler ve biraz dinlenmek için odalarına dağılmışlardı.
Şimdi ise Elysia'ya gitmeden önce hava kararana kadar kulede vakit geçirmek için hazırlanıyorlardı.
"Hazırım. Çıkalım hadi." diyen Jeongin ile ayaklanıp küçük olanı takip etti Seungmin.
Bu bir haftada Jeongin başta olmak üzere herkesle yakınlaşmıştı. Hyunjinle bile.. Ki bu küçük olana hala tuhaf geliyordu.
Geçen hafta demirci dükkanında yaşadıkları o tuhaf an hala zihninde yer ediniyordu.
Büyük olanın ne demek istediğini bilmiyordu. Fakat ürkütücü sesi ve cümleleri Seungmin üzerinde epeyce bir etki bırakmıştı. Bundan korkmuyordu. Ama heyecan duyuyor olması... İşte bu istemediği bir şeydi.
Hyunjin'de anlamlandıramadığı bir şeyler vardı. Bazen bakışları öylesine derin bir hal alıyordu ki, zihninde gizemli ve ürkütücü bir dünya barındırıyor gibiydi. Kendini bu dünyaya çekilmekten alıkoyamıyordu Seungmin. Ve bu nedensizce ona yanlış geliyordu.
Bilmediği, ondan gizlenen bir şeyler olduğunun farkındaydı. Bunu sadece Hyunjin'in değil diğer Simmalar'ın da arada tuhaflaşan tavırlarından anlıyordu.
Yine de bunu şimdilik göz ardı etti. Hoş başka seçeneği olduğu da söylenemezdi.
"Hey! Diğerleri nerede?" diye tekrar konuşan Jeongin ile ulaştıkları kule terasında gezdirdi gözlerini.
Felix, Minho ve Jisung dışında kimse yoktu.
"Changbin duş alıyor. Chan hyung ve Hyunjin'in de bir işi varmış. Birazdan geleceklerini söylediler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yûgen (Hyunmin)
ФанфикNoseda Üstün Irklar Akademisi.. Süregelen tarihin en başından beri sırlarını ve varlıklarını İnsanoğlundan korumayı başarmış, özel kana ve güçlere sahip üst ırk olan Demanlar'a ve onlardan daha üstün olan, atalarının bu dünyanın kurucuları olduğuna...