24.Bölüm (Şimdilik.. İyi Geceler)

147 39 128
                                    


   İnsan aldığı nefesleri değil, nefesinin kesildiği anları hatırlar..

Kim Seungmin

    Soğuk.. Biraz tanıdık.. Çokça yabancı..
Ait olduğum ama ait hissetmediğim bir yer.
Karanlık.. Çok tanıdık. Aralandığındaki aydınlık düşüncesi.. Korkutucu.

   Tüm bedenim soğuk prangalar altında eziliyor gibiydi. Zihnimden aynı anda milyonlarca görüntü geçiyor fakat hiç birini yakalayamıyordum.

   Sesler.. Tanıdık.. Çok fazla.. Ama uğultu.. Sağır ediyor tüm algılarımı.

    Karanlık.. Kontrol edemiyorum.

İlk deneme.. Görüntüler silikleşiyor.
İkinci deneme.. Sesler yavaşça azalıyor.
Üçüncüsü.. Bedenimi hissediyorum.

Dördüncü.. Görüntüler zifiri karanlığa, sesler ise hepsinin birleştiği tek bir sese bırakıyor yerini. Tanıdık. Bildik.. Güvenilir..

"Kim Seungmin! Sa... Seslen... Uya.. Tık.."

  Ve sonuncu deneme.. Güneşin aydınlığı irislerime kadar yakarken hayatımın en acı verici anını yaşıyorum. Bir kaç saniye. Fakat saatlere bedel.

   Giderek netleşen görüş açıma gri, pürüzsüz bir zemin girdiğinde aç gözlülükle bir nefes çekiyorum ciğerlerime.

   "Sonunda uyandın! Kalk hadi tembel köpüş. Diğerleri bizi bekliyor."

   Tanıdık sesi tekrar işittiğimde kendime geliyorum bir nebze daha. Neredeyim?

   Yumuşak zemin hareketlerimi zorlaştırırken başıma saplanan derin sancıyla ayaklanmaya çalışıyorum.

   Kapalı alanda, benden sadece bir kaç santim kısa bedenin, ölçülerinden çok daha büyük ölçüde çıkardığı seslerin - çoğunlukla aceleci adımlar ve homurdanmalar- kafamın içinde güçlü silah darbeleri gibi yankılanması nihai amacıma hiç yardım etmiyordu.

   Nedensizce sağlam bir sızı hissettiğim göğsüme derin bir soluk daha çektikten sonra nihayet ayaklanabildiğimde bakışlarımı ona çevirdim.

"J-eongin?"

   Cızırtılı sesim beni bile rahatsız ederken dermanını bulamadığım, titreyen dizlerime destek olması için geniş yatağın uzun kolonuna tutunup kısa bir adım attım.

"Hyung, neden hala hazır değilsin? Diğerleri bizi bekliyor dedim. Tanrılar aşkına! Herkes zaten yeterince gergin."

   Jeongin'in sabırsız sesi kulaklarıma dolduğunda başıma karşı koyamadığım sağlam bir acı saplandı. Bu kez hatıramdaki görüntüler kesik kesik önüme serildiğinde, hatırladığım son anı yüzünden dehşete düştüm.

"Jeongin! H-hyunjin! Minho hyung? V-venüs.. O.. Onlar.."

  "Şşh.. Hyung.. Sakinleş.. Neyin var senin? Hadi.. Hadi otur bir kaç dakika."

   Ne zaman yanıma gelip belime sarıldığını kavrayamadığım Jeongin'i yavaşça ittirdim.

"D-diğerleri nerede?"

"Bizi bekliyorlar. Terasta."

   Duyduğum cümleler bir an için bilincimde kuvvetli bir şimşek çaktırdığında hızla gözlerimi, açtığım andan beri tuhaf bir şekilde ilgimi çekmeyen odada gezdirdim.

   Ve bu hareket beni ikinci kez sağlam bir dehşet eşiğine getirdi.

    Lacivert ve griye bulanmış, çeşitli, gökvari aksesuarla döşenmiş geniş oda, aylar öncesinin aksine beni rahatlatmak yerine büyük bir korkuyla doldurdu.

Yûgen (Hyunmin) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin