19.Bölüm (Ritüeller, Ayinler Ve Mühür )

416 65 79
                                    

" 'Kana kan, cana can' mı? Bu ne anlama geliyor?" diye sordu Minho çatık kaşlarıyla,bir kaç metre ötede ve yüksekte tüm heybetiyle oturan Melidos'a.

"Denge esastır.
Bir can istiyorsunuz. Bir ölüyü diriltmek.
Ve karşılığını ödemelisiniz.
Bir canla."

"Venüs'ü diriltmenin karşılığında içimizden birinin kendini feda etmesini mi istiyorsun?" derken sesi titremişti Jisung'un.

Kendisini kurtarmak için bu yola çıkan ailesinden herhangi birinin kılına zarar gelmesine izin veremezdi. Bunun için hemen önünde duran abisinin belindeki hançeri alıp kendi boğazına geçirebilirdi bile.

" Denge esastır.
Bir ölümlünün hayatı bir Tanrıça'nınkine denk değildir."

Düz, hiç bir duygu veya düşünce barındırmayan sesin cümleleri Simmaları tekrar çıkmaza sokmuştu.

Küçük olanlar tereddütle birbirine bakarken en büyükleri satır aralarını okuyabilmişti.

Minho, düşüncesini tasdik etmek için Chan'a döndüğünde büyük olan onu başıyla hafifçe onayladı.

"Kan Katili.. Venüs'ün hayatına karşılık onunki..."

Minho'nun tereddütlü ve kısık sesi, Melidos'un birbirine dikili dudaklarının ürkütücü bir gülümsemeyle gerilmesini sağlamıştı.

"Bu vaadi mühürlüyor musunuz viatores*?"

Diğerleri aynı tereddütle büyük olana döndüğünde, Chan kendinden emin bir şekilde başını salladı.

"Mühürlüyoruz Melidos."

"O halde asil kardeşlerimin sizi ağırlayıp hazırlamasına izin verin. Mühür ve Sapientia ayini için tapınak hazır olduğunda sizi haberdar edeceğiz."

Melidos'un cümlelerinden sonra gök mavisi cübbeli 2 beden Simmalar'ın yanına gelmiş ve onları takip etmelerini rica etmişlerdi.

Bir taht odasını andıran fakat oldukça mütevazi duran ahşap kulübeden çıktıklarında Hyunjin ve Seungmin de nihayet onlara katılmış ve Simmalar, Yaşam Körleri'nin onları getirdikleri başka bir kulübede yalnız kalmışlardı.

Kısa yolculuk esnasında Melidos'un sözlerini öğrenen ikili ile büyük olanlar ve küçük olanlar olarak iki odaya dağılan Simmalar hala bilinmezleri çözmeye çalışıyorlardı.

"Sapientia ayini de ne?" diye sıkıntıyla sordu Jisung, ahşap ve rahatsız sedire otururken.

"Sapientia,bilgelik demek."

Verdiği cevapla ona dönen gözlere omuz silkti Seungmin.

"Üniversitede- yani akademiye gelmeden önce eğitim gördüğüm yerde antik Latince dersleri alıyordum.
Benim dünyamdaki dillerden biri."

"Senin dünyan burası Seungmin." diye manasızca araya giren Felix'e göz devirse de konuyu uzatmadan kendini Jisung'un yanına attı küçük olan.

"Her neyse, bu muhtemelen hyungların bahsettiği güçler için yapılan bir tören. Asıl sorun Mühür Ayini. Chan hyung'un sözünü mühürlememizi istiyorlar. Ama nasıl?"

Seungmin'in sorusu küçük olanların arasında bilinmezliğin doğurduğu bir sessizliğe yol açarken hemen karşı odadakiler için her şey daha berraktı.

"Kanımızla mühürlemek mi? Venüs aşkına! Şu siktiğimin yolculuğunda herhangi bir şey normal olamaz mı?"

"Ölü bir Tanrıça'yı diriltmeye gidiyoruz Changbin. Ne sanıyordun bir kaç seslenişle onu güzellik uykusundan uyandıracağımızı mı?"

Yûgen (Hyunmin) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin