8.Bölüm (Kara Ay)

904 86 130
                                    

  *⚠️+18 sahneler vardır *  

Soğuk.. Boşluk...

Tik tak.. Tik... Tak.. Tiktak..

Zaman göreceli bir kavramdı. Soğuk soyut olan fakat somut hissettiren bir etken. Boşluk ise tamamen dehşet vericiydi.

  Kim Seungmin, ne kadar olduğunu bilmediği bir süredir tüm bunlarla boğuşuyordu.

   Saat kaçtı? Neredeydi? Dahası o kimdi?

Burnunun ucunu dahi göremediği zifiri karanlıkta, soğuktan bedenini dahi hissedemezken duyduğu tek şey hızı değişen ve  beyninin içinde yankılanan tik tak sesleriydi.

    Elinin altındaki çarşafı acıyla sıktı genç Simma.

"Agh!"

Boğazından yükselen acı dolu inilti öncekiler gibi karanlığa karışırken hayatında ilk kez yalnızlığını iliklerine kadar hissediyordu Seungmin.

   Kaçıncı olduğunu bilmediği haykırışı tekrar karşılık bulamazken içini saran korku giderek büyüyordu.

  Daha fazla ne bu acıya ne de korkuya dayanamayacağını hissetti genç adam.  Bedeninde bulduğu son güç kırıntısıyla elinin altında hissettiği yumuşak zeminden destek alarak ayaklanmaya çalıştı.

   Vücudundaki her kemik kırılıyor gibi hissetmesine rağmen bir kaç başarısız denemenin ardından zor da olsa ayağa kalktı Seungmin.

   Hala bir şey göremediği zifiri karanlık boşlukta attığı her adım canını yakmasına, geçirdiği onlarca düşme tehlikesine rağmen nihayet hissettiği soğuk kapı topuzu biraz da olsa rahatlamıştı onu.

   Odasındaydı.. Güvendeydi.. Tüm bu sancılar içinde beynine giden güven sinyalleri korkusunu arka plana atmasına neden olmuştu.

   Hissettiği soğuğun verdiği fiziksel acı giderek büyürken zihni bulanmaya başlamıştı.

    Ağır hareketlerle gümüş topuzu çevirip el yordamıyla çıkışı buldu genç Simma.

    Kapıdan çıkar çıkmaz aniden hissettiği sıcaklık dalgasıyla bir adım geriye sendeledi. Aynı anda bir nebze de olsa hafifleyen sancıları derin bir nefes almasına neden oldu.

   Buna tezat olarak zihni giderek bulansa da şuan tek düşünebildiği buz kütlesine dönüşmüş bedeninde hissettiği gıdıklayıcı sıcaklıktı.

   Sıkıca gözlerini kapattı Seungmin ve odaklanmaya çalıştı. Zorlukla geçen bir kaç dakika - ya da o an sadece bu kadarmış gibi gelmişti genç adama- sonunda derin bir nefes daha alıp gözlerini araladı.

    Zifiri karanlık yavaşça dağılırken bulanık görüşüne rağmen istemsizce ilerlemeye başladı. Üzerindeki, ne zaman giydiğini bilmediği kalın kazağa biraz daha sinerken adımları onun kontrolü dışında belirli bir yöne ilerliyordu.

     Hissettiği sıcaklık giderek artarken nefesleri sıklaşmıştı genç Simma'nın.

  Saniyeler sonra adımları bir başka kapının önünde durduğunda işittiği acı dolu iniltilerle tereddütsüzce, bedenindeki acılara dahi aldırmadan içeri daldı Seungmin.

    Henüz bir adım attığında yüzüne çarpan güçlü sıcaklık başını döndürürken bir an için bayılacağını hissetti. Bu öyle bir histi ki, 22 yıllık hayatında bunu tarif edebilecek hiç bir kelimeyi duymamıştı.

   Yüzyıllar boyunca cehennem ateşinde yanmış bir günahkarın cennete attığı ilk adım gibiydi.

  Evet.. Şuan bunu sadece bu şekilde tanımlayabilirdi Seungmin.

Yûgen (Hyunmin) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin