6.Bölüm (Ehvenişer)

721 94 161
                                    

"Uğraştığım güçlükler dağ gibiydi. Birinin doruğuna tırmanınca diğerinin gölgesini görüyordum. " der Wells.

"Gerçek güçlülük, kendi gücünün sınırlarını iyi bilmektir." diye devam eder Zweig.

     Kim Seungmin gücünün sınırlarını bilmiyordu. Dahası bir gücü olduğuna yahut güçlü olduğuna olan inancı her saniye azalıyordu.

   Sırtını dayadığı kale duvarının dibine çökmüş soluk soluğa izliyordu karşısındaki manzarayı.

    Henüz bir kaç saat önce kahkalarla muhabbet ettiği bedenler, yüzlerindeki acımasız ve ürkütücü ifadelerle karşılarındaki bedenlerle savaşıyorlardı.

Buna kavga diyemezdi Seungmin. Zira bir kavga için epeyce hırslı ve kanlı bir tabloydu bu.

   Bir kaç metre ilerisinde Changbin 10'a yakın yapılı adamın ellerindeki küçük olanın adlarını dahi bilmediği tuhaf silahlara yumruklarıyla karşılık veriyordu.

   Hemen yanında Jisung  çok olağan bir şey yapıyormuş gibi kaygısızca elini bile sürmeden üzerine gelen bedenlerin nefeslerini kesiyor, Felix aldığı - normal biri için ölümcül olan-darbeler sanki sinek ısırığıymışçasına tepkisizce saldırıyor, Jeongin bir bilgisayar oyununda gibi heyecanla sevgilisini düşmanların düşüncelerine göre yönlendiriyordu.

   Hemen gerilerinde, Seungmin'in bir kaç adım ötesindeki Hyunjin - yine- elini bile sürmeden kan kırmızısı gözleriyle onlarca adamın çığlık çığlığa diz çökmesini sağlarken Minho'nun tam olarak ne yaptığından emin değildi küçük olan.  Hyunjin'den sonra en fazla çığlık onun etrafından geliyordu.

  Fakat Simmalar'ın bu üstünlüğü uzun sürmemişti. Büyük bir ışık hüzmesi duvar dibindeki gencin gözlerini alırken hemen ardından açılan geçitten onlarca beden daha karanlık ormana dalmıştı.

   Ellerinde buzdan görünümlü zincirlerle koşan - ve adlarının hakkını veren- vahşiler kısa sürede Seungmin hariç tüm Simmalar'ı zincirlemişlerdi. Zira küçük olan arkasına saklandığı sık çalılıktan göründüğüne bile emin değildi.

   Korku ve ne yapacağını bilememenin verdiği çaresizlik çaylak Simma'yı ele geçirirken dostlarının acı dolu inlemeleri kulağında çınlıyordu.

    Titreyen ellerini kafasının iki yanına sıkıca bastırdı ve zihninde  işe yaramayan bir korkak olduğunu haykıran sesi susturmaya çalıştı Seungmin.

   Tam bu sırada sertçe bedenine vuran rüzgarın bir anda kesilmesiyle ne zaman kapadığını bilmediği gözlerini araladı.

   Tüm çığlıklar susmuş, tüm evren sanki bir anda donmuştu.

Başarmıştı! Nasıl yaptığını bilmiyordu fakat saniyeler önce varlığından şüphe duyduğu gücünü kullanmıştı.

Puslu zihni hala ne yapacağını bilmezken bedeni sanki emir almış gibi hızla öne atılmış, önce Hyunjin'in yanına gitmişti.

   Buzdan zincirler sanki kordan yapılmış gibi tenini gözle görülür bir şekilde yakarken acıyla yerde kıvranan bedenin başındaki iğrenç gülüşlü adamın yanına gitmiş ve belindeki hançeri kavrar kavramaz yerde yatan bedeni sarmalayan zincirleri kırmıştı.

  Nereden bildiğini bilmiyordu fakat içindeki ses çok zamanının kalmadığını söylüyordu.

  Hızla aynısını Chan ve Minho'ya da yaptığında tekrar teninde hissetmeye başladığı rüzgarla geri çekildi.

    Ardından her şey hızla gerçekleşmiş, zincirden kurtulan bedenler Vahşilerin üzerlerine atlamıştı.

   Uzun saçları dağılmış Simma, büyük bir öfkeyle bu kez 50'yi geçik bedeni acılar içinde dizlerinin üstüne çöktürmüştü.

Yûgen (Hyunmin) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin