18.Bölüm (Masal)

512 70 234
                                    

Hatalar yapmak ve birini koruma iç güdüsü doğal bir dürtüydü.

Fakat hatalarının bedelinin getirdiği ağırlık ve kasvete sürüklediği yıllar insana özgüydü.

Bir aslan hata yaptığında bunu ya avıyla öderdi ya canıyla.

Fakat Simmalar bir aslan ailesinden çok bir kurt sürüsünü andırıyordu.

Sürüde biri hata yaparsa diğerleri onu kendileri cezalandırır ve yine kendileri korurdu.

Kurtlar, bağlılıklarıyla nam salmış canlılardı. Tıpkı Simmalar gibi.

Jisung'a göre, her şeyi ondan saklamış olmaları hataydı. Ağabeyinin liderlik ettiği bir hata.

Yine de, bir ihanete gebe olmayan bu durum genç Simma'yı ölesiye rahatlatmıştı. Ailesi sadece onu korumak istiyordu. Kendilerini riske atarak üstelik.

Bu onu öfkelendirse de içinde hissettiği rahatlama saatlerce ağlatabilirdi Jisung'u.

Ona ihanet etmemişlerdi. Uzun zamandır zihnini ve yüreğini kemiren o habis duygu, ailesinin güçlükle kurduğu cümlelerle uçup gitmişti.

Gitmişti gitmesine de.. Yerine gelen korku hissi de pek mutlu etmemişti Simma'yı.

Ölümü değildi korkusu.. Jisung ölümden hiç korkmamıştı. Aksine huzurlu bir son durak olarak görüyordu bilinçsiz karanlığı.

Ama ailesine zarar gelecek olması düşüncesi.. Yıllardır ona azap çektiren şey buydu.

Kendini bildi bileli bundan kaçarken, şimdi nasıl izin verecekti ki ölüme yürümelerine?!
Hoş,kimsenin ondan izin istediği, onu dinlediği de yoktu.

Bir kaç dakika sonra ayak basacakları topraklar da bunun kanıtıydı.

Sancılı ve zaman zaman yüksek seslerin yankılandığı yüzleşme gecesinin sabahında, Hennalar'a veda ederek tekrar yola koyulmuştu Simmalar.

Bu kez tüm çıplaklığıyla sona yaklaşıyorlardı. Hetsa'dan, Venüs'ü diriltmek için yapacakları ayinin malzemelerini topladıktan sonra sıra sondan bir önceki durakta, Yaşam Körleri'nin adası Basini'deydi.

Gementralar'ın* çektiği araba giderek hızını düşürürken derin bir iç çekip, yasladığı başını ağabeyinin omzundan çekti Jisung.

"Geldik mi?"

"Yaklaştık. Birazdan ineceğiz. Sen iyisin değil mi?" diye soran Chan'ı başıyla onayladı küçük olan.

Tam karşılarında oturan Minho ve Seungmin ise onları gülümseyerek izliyorlardı.

Dün gece, tüm bağırış çağırışın sonunda Jisung yenilmişlikle omuzlarını düşürmüş ve Chan'ın kolları arasına sığınmıştı.

Daha büyük tepkiler bekliyordu diğerleri. Hatta Chan ve Minho her şeye karşı kendilerini, küçük olanın zihnine girmek için hazırlamışlardı.

Bu yanlıştı. Biliyorlardı. Fakat Jisung gitmek isterse onu durdurmaları gerekirdi. Ne kadar yanlış olduğu umurlarında değildi. Önemli olan küçüklerinin yaşıyor olmasıydı.

"Hyung, burada tam olarak ne yapacağız?" diye sordu Seungmin gözlerini iki kardeşten çekip Minho'ya dönerek.

Büyük olan da karşılarındaki ikilinin kendi dünyasında olduğunu gördüğünde rahat bir pozisyona geçip konuşmaya başladı:

"Venüs'ü diriltmek adına yapacağımız ayin için Yaşam Körleri'nin rızası ve bahşedeceği güçlere ihtiyacımız var."

"Güçler?"

Yûgen (Hyunmin) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin