Keyifli okumalar.🤍
19.YARALI ÇOCUK
🤍
En acı senaryolar hiç beklenmedik anlarda çıkardı.Alkan ağlayarak odayı terk ettiğinde bunu anlamıştım.
Şoke içinde ardından bakarken hepimiz ayaklandık ve kapanan kapıya bakakaldık. Konuşamadım bir süre, çünkü bu öyle beklenmedik bir hareketti ki az önce dalga geçen kişinin şimdi nasıl bu hale gelebildiğini aklım almıyordu. Tuttum kendimi, karşımdakilere bir de kapıya baktım. Altay omuzuma dokundu tam bu sırada ve kulağıma eğilerek "Sen hallet ben yanındayım," deyip odadan çıktı. Az sonra kapının kapanma sesi duyuldu. Derin bir iç çektim, ilk defa ağladığını görmek beni darmaduman etmişti fakat yine de olduğum yerden kalkmadım.
Eğer kalksaydım karşımdakilere bir açıklama yapmak zorunda kalırdım ve doğrusunu söylemek gerekirse bunu hiç istemezdim.
İşime dönerek geri kalan kişiler için de çektiğim kartlara baktım. Çeşit çeşit resimler gözlerimi kocaman önünde adeta uçuşurken birkaç şey saçmaladım. Ne yorum yaptığımın pekte bilincinde değildim fakat zaman geçtikçe sorular beni cevapların içine çekmişti. Adamın sorusunu cevapladım kendimce, birkaç kelime sohbet ettik ve ortak bir karara vararak diğerine geçtim. Konuşuyordum, yaklaşık yarım saat boyunca bu böyle sürdü ve sonunda hepsinin fallarını bitirip ayaklandım. Ellerini sıkıp çabucak yolcu etme taraftarıyken ailesi hakkında soru soran kadın tam karşıma geçip bana uzun uzun baktı. Söylemek istedi sanki bir şeyler ama yapamadı, sadece elini uzattı ve "Teşekkür ederim," diye mırıldandı.
İçten bir gülümseme bırakıp elini sıktım ve hepsini kapıya kadar yolcu ettim. Kapı kapanır kapanmaz üzerimdeki her şeyi bir kenara fırlattım ve koşarak Alkan'ın yanına gittim. "Alkan?" Diye seslenerek odaya girdim. Koltuğa oturmuş üzerinden attığı beyaz güneşliği sıkmış bir şekilde duruyordu. Boşta olan eliyle gözlerini ovuşturuyor gözyaşlarını silmek ister gibi ellerini yüzünde gezdiriyordu. Hıçkırıklarını duyduğum an duraksadım. Öylece kapıda dikilip kaldım bir süre, onu ilk kez ağlarken gördüğüm için fazlaca garipsemiş tuhaf bulmuştum. Onun bir kalbinin olduğunu unutmuştum sanki, o hiç ağlayamaz gibiydi.
"Alkan?"
Ayağa kalktı ve Altay'ı da kaldırarak itti, daha sonra ikimizi de kapı dışarı koyarak, yüzümüze bile bakmadan "Bir şey yok abi," dedi ve kapıyı kapattı. Yüzüme kapanan beyaz kapıyla karşı karşıyaydım şimdi. Bir iki kere tıklattım kapıyı. Yalnız bırakmak hiç istediğim bir şey olmadığından üçüncü kez vurmak üzere elimi kaldırdım. Fakat içeriden gelen hıçkırık sesini duyar duymaz kaldırdığım elimi indirdim. Derin bir nefes verdim, her ne kadar istemesem de onu yalnız bırakmaya karar vererek sessizce kapının önünde beklemeye başladım. Altay da hiç hareket etmeden yerinde duruyordu. İkimizin de aklında sorular dönüp duruyordu. Niye ağlamıştı böyle birden? Onu ne tetiklemişti? Merak ediyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkta Her Yol Mübahtır
De TodoTatot? Yok, torot? Bu da değil, toronto? Hiçbiri değil. Şimdi size soruyorum ismini bile bilmediğim bir şeyin başına geçmek sizce ne kadar akıllıca? Aşk akıl işi değildi ya zaten. Biz de delirip öyle yapıyorduk bir şeyler. Hem ne demişler aşkta ve...