Keyifli okumalar.^^
29.SAAT
🤍
Havalar güzel.
Duru güzel.
Olanlar güzeldi.
İki saat geçtikten sonra okulun bahçesinden servise bindik ve korku evinin yolunu tuttuk. Yaklaşık elli kişi hep birlikte servise zor sığmışken Duru'nun arkasına oturabilmek için biriyle kavga etmiş, hatta onu yerinden ederek ayakta kalmasına neden olmuştum ama umrumda bile değildi. Genelde sonuca odaklanırdım hep, bir şeyin yolunun nasıl olduğu beni zerre ilgilendirmezdi. Bugünde öyle olmuş ayakta giden kişinin sağa sola yalpalanıp durması beni sadece güldürmüştü malesef aşkımın önüne geçebilecek bir iyiliğe sahip değildim.
Servis soförü bir şarkı açtığında sıcak havanın dağılması için ben de pencereyi açtım ve sıkış tepiş olan yerden kafamı zorla çıkartarak nefes almaya çalıştım. Servisin otuz kişilik oluşu ve bizim elli kişi binmemiz hangi akıllının fikriydi bilmiyordum ama eğer korku evi çok uzakta nefessizlikten öbür tarafa gidebilirdim. Servisin için sıcaktı, bu da yetmezmiş gibi parfüm kokularının hepsi karışmış araya bir de mazot kokusu eklenince tam olmuştu. Alkan'ın kendini öğürmemek için zar zor tuttuğunu farkettiğimde kendi kafamı camdan çekerek onunkini yaklaştırdım ve bir süre orada tutarak nefes almasına yardımcı oldum.
"İyi misin?" Diye sordum korku içinde. O kadar ses varken bu sorumu duyan Ayşenur korkuyla arkasına döndüğünde şaşkınlıkla ona baktım ve "Sana demedim," diyerek utanmasına neden oldum. Normalde Alkan'ın bu olaya gülmesi gerekirdi fakat şu an bulanmaya başlayan midesiyle savaştığı için gülemediğini biliyordum. Bir kere daha sordum "İyi misin?" Diye. Alkan elimi ensesinden çektirerek derin bir nefes çekti içine ve "Biraz daha kafamı bastırırsan olmayacağım!" Dedi.
"Çok özür!" Diyerek ensesini okşadım ve elimle ona hava yapmaya başladım. Midesi belli ki bulanmaya başlamıştı ve tillahı gelse bu servisten onu kusmadan çıkartamazdı. Neden acaba servise bindikten sonra gelmişti aklımıza onu arabanın tuttuğu? Ama bu kadar kalabalık olacağımızı düşünmemiştik.
Yolun yarısı sessizce geçip giderken şehrin dışında olan korku evine nihayet gelmiş, Alkan'ı kusmadan aşağı indirebilmiştik. Ayağım yere basar basmaz derin bir nefes aldım ve şükür ederek Alkan'ı tuttum. Genelde kusunca rahatlardı, fakat kusmadığı için midesi hâlâ bulanıyor ve kendini iyi hissetmiyordu. Bir sırtımdaki çantayı bir Alkan'ı tutmaya çalışırken hemen önümüzde yürüyen Duru ve arkadaşları yavaşlayıp bize döndüler. Dikkatimi dağıtmamak için olağanüstü bir çaba harcarken kenara çektim herkesi ve biraz soluklanmaya karar vererek durdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkta Her Yol Mübahtır
De TodoTatot? Yok, torot? Bu da değil, toronto? Hiçbiri değil. Şimdi size soruyorum ismini bile bilmediğim bir şeyin başına geçmek sizce ne kadar akıllıca? Aşk akıl işi değildi ya zaten. Biz de delirip öyle yapıyorduk bir şeyler. Hem ne demişler aşkta ve...