"3"

59 11 6
                                    

Vur patlasın çal oynasın bir gecenin ardından uyanan Aylin uzunca bir duş alıp Özlem'e günaydın mesajı attı. Uyandıysa odasına damlaması uzun sürmezdi ama pek muhtemel görünmüyordu. Zira Özlem o kadar çok içmişti ki onu pansiyona taşımak Aylin'e düşmüştü. En son yatağına yatırırken hala masalarını devrettikleri ikiliden bahsediyordu.
Cevap alamayınca mutfağa inip bir kahve alarak odasına döndü Aylin. Odasının minik balkonuna çıkıp manzaraya karşı yaktı sigarasını. Bu da yeni bir alışkanlıktı. Zaman zaman içerdi ama tiryaki değildi altı ay öncesine kadar. İlk nefesi çektiğinde bir rahatlama hissetti. Çok insan bilmezdi içtiğini. Nilüfer'in bir şarkısını mırıldanmaya başladı. Adaya her geldiğinde bu şarkının adada yaşanmış kırık bir aşk hikayesini anlattığını düşünürdü.

"Senin şehrine yolcular vardı
Şafakta gemiler hep demir alır
Seven sahilde hep yalnız kalır..."

O da yalnız kalmıştı. Yeniden deneyebileceğini sanmıyordu. Sigarasını söndürürken Özlem'in sesi duyuldu.

"Of başım!"
"Özlem balkondayım"
Balkona çıkan Özlem'in üzerinde hala dün geceki elbisesi vardı. Makyajı akmış, gözleri panda gibi kapkara olmuştu. Saçları ise topuzundan kurtulmuş, kuş yuvasına dönmüştü. Görüntüsüne gülmekten kendisini alamayan canı arkadaşına ters bir bakış attı.
"Bakıyorum sizi neşelendirdik Aylin Hanım."
"Sen de kendini görsen neşelenirsin. Kızım bu kadar içme dedim sana. Götü başı dağıttın, bi daha bu kadar içme sen. Ağzınla içemiyorsun çünkü."
"Halt etmişsin sen. Tatile geldik içerim de dağıtırım da."
"İyi iyi, git bir duş al da kahvaltı yapalım. Saat kaç oldu, acıktım."
Özlem başını tutarak odasına geri döndü. Kendisini duşa attığında bu akşam fazla içmemeye karar verdi.

***

Sarp ve Kerem, yol yorgunluğu ile yemek sonrası otele dönmüşlerdi. Bugün plaja gitmeye karar verdikleri için sabah kahvaltıdan sonra Ayazma'ya doğru yola koyulduklarında Kerem dün gece gördüğü güzeli plajda bulmayı umuyordu. Sarp ise sakin bir gün geçirmek derdindeydi. Denizin soğuk suyuna ilk girişleri zorluydu. Kerem'in gözleri etrafı tararken Sarp ilgisizdi. Saatler ilerlerken beklediği kişi gelmediğinde Kerem talihine sövüyordu. Bir daha karşılaşsalar ne olurdu sanki?
"Hayırdır abi? Birini mi bekliyorsun?"
"Yoo"
"Siktir lan oradan"
Kerem cevap vermedi. Ne aradığını anlaması uzun sürmedi Sarp'ın, arkadaşına takılmadan edemedi.
"Oğlum etrafta bir sürü kadın var, seçemedin mi hala?"
"Bana ne etraftakilerden? Sen işine bak abi."
Güneş yavaştan etkisini kaybederken merkeze döndüler. İlk akşam yaşadıklarını yaşamamak için rezervasyon yapıp otele döndüler. Üç geceleri vardı, Sarp sonra döneceği karmaşayı düşündükçe içi sıkılıyordu. Kerem sadece aradığını bulabilmenin duasındaydı.

"Çok acıktım ya, bir an önce inelim."
"Gidiyoruz işte Kerem, şekerin mi düştü?"
"Ne şekeri be, kaç yaşındayım daha?"
Gülüşerek sokakları geçtiler. Masalarına oturduktan kısa süre sonra tüm sokak dolmuştu. Siparişleri masaya dizilirken sokağın başında gördüğü kadınla gözlerini kırpıştırdı Kerem. Onun arkasına baktığını fark eden Sarp o yöne döndüğünde dün akşamki yüzleri tanıdı. Kerem'e sen iflah olmazsın bakışı atıp kafasını iki yana salladı.
O sırada hanımlar birini yakalayıp isim vermişlerse de garson onlara bir karışıklık olduğunu söylüyordu. Boş masa kalmamıştı ve yakın zamanda kalkacak birileri de var gibi durmuyordu. Konuştukları garson Kerem'lerin masasında rakı servisi yapanın yanına yaklaşıp durumu kulağına söylerken can kulağı ile dinleyen biri daha vardı.
"Bir işi düzgün yapın yahu! Ne demek rezervasyonlu masayı vermişiz? Git sor Serkan abilerde boş masa var mıymış? Ya da dur sen ben gideyim."
Başka bir istekleri olup olmadığını sorup oradan ayrılmayı planlayan Tarık tam misafirlere dönmüşken Kerem teklifi ile herkesi şaşırtmayı başardı.
"İstemeden kulak misafiri oldum da, hanımefendiler rahatsız olmazsa bizim masaya buyursunlar."
Tarık kafasında bunu ölçüp biçerken, Sarp arkadaşına çıkışmayı ihmal etmedi.
"Ne diyorsun oğlum?"
"Ne olacak? Bizim masa dört kişilik zaten işte geri mi çevirsinler müşteriyi?"
Burnundan sinirle bir nefes veren Sarp kaderine razı olmaktan başka seçenek göremedi.
"Sağolun, ben bir konuşayım ama emin misiniz?"
"Eminiz kardeşim, sen sor bizim için sorun olmaz."
Tarık biraz rahatlamış, biraz tedirgin sıkıntıyla bekleyen ikilinin yanına varıp durumu izah ederken Kerem hevesle onları izliyordu. Az sonra masalarını işaret edince aradığı kadının bakışları onu buldu. Gülümseyerek selam verdi.
Özlem ve Aylin ise gördükleri yüzler ile şaşkınlıklarını gizleyemediler. Aylin'e kalsa kibarca reddederdi ama Özlem'i şu dakikadan sonra tutamayacağını bildiğinden kaderine razı gelen diğer kişi oldu.
Kerem hanımların gelişini görünce gülümsemesi genişletti. Ayağa kalkarken gözleri tamamen Özlem'in üzerindeydi. Aylin, arkadaşının daha ilk anda parlayan gözlerinin karşılığı olduğunun farkındaydı. Tek endişesi Özlem'in üzülmesiydi. Eğlence peşinde olduğunu söyleyebilirdi ama kendini kaptırması an meselesiydi.
Kerem su yeşili elbisesi içinde kuğu gibi süzülen Özlem'den gözlerini alamıyordu. Sarp da arkadaşına ayak uydurup ayağa kalkarak selamladı ikiliyi.
"İyi akşamlar, sizi de rahatsız ettik."
Özlem'in kırıla döküle konuşmasına gülmemek için zor duran Aylin de lafa girmek zorunda hissetti.
"Evet, kusura bakmayın. Bizim masamızı başkasına vermişler."
"Hiç sorun değil, teklif bizden geldi zaten. Rahatsızlık ne demek?"
Kerem'i tutmak ne mümkün? Uzun zamandır yalnız olduğu için mi böyleydi acaba? Oysa gençliği hızlıydı, şimdi ergen tavırlar da neydi?
Kerem önce Özlem'e uzatmıştı elini, tabi Sarp da Aylin'e.
Kısa bir tanışma faslının ardından Özlem, Kerem'in yanına Aylin de onun karşısına oturmuştu. Masanın bir tarafı oldukça mutlu iken diğer tarafı bir miktar gergindi. Aylin birbirine bakıp sırıtan ikili karşısında suratını buruşturdu.
"Biz rakı içiyoruz ama siz ne tercih ederdiniz? Meze de söyleyelim."
Aylin küçük bir tebessüm ile onaylarken Özlem heyecanla atıldı.
"Size uyarız değil mi Aylin? Buranın mezeleri çok güzeldir. Özellikle levrek marini şahanedir. Siz adaya ilk kez mi geliyorsunuz?"
"Ben gelmiştim ama epey oldu. Ada çok değişmiş. En son geldiğimde çocuk sayılırdım zaten. Ailemle gelmiştim."
"Benim ilk. Güzel bir yermiş, özellikle bu dönem çok doğru bir zamanlama gibi geldi."
Aylin yanındaki adamın cevabını dinlerken onu inceleme fırsatı buldu. Kumral kısa saçlarını güzel bir şekilde biçimlendirmiş, sinek kaydı traş ile aydınlık yüzünü ortaya çıkarmıştı. Yüzüne yakışan düz bir burnu, biçimli belirgin dudakları vardı. Beyaz gömleğinin altında sağlıklı bir beden saklıydı. Losyonunun kokusunu duyabiliyordu. Gördüğünü beğendiğini inkar edemezdi. Özlem'in sesi ile bakışlarını çekti.
"Benim ailem Çanakkaleli olduğu için sık sık geliriz. Son yıllarda da kız kıza tatillerimizi burada geçirdiğimiz oluyor. Kafa dinleyip eğlenebildiğiniz bir yer. Ama bayramlarda falan muazzam kalabalık olur."
Garsonun ilave siparişleri getirip rakı servisini yapması ile kadehler kalkarken Kerem ve Özlem flörtü ilerletmişlerdi. İçilen rakılar, lezzetli mezeler, mis gibi tereyağında karides, çıtır çıtır kalamar derken sohbet koyulaşmıştı.
"Sen ne iş yapıyorsun Aylin?"
Kendisine yönelen soruya şaşırmıştı Aylin,
"Özel sektördeyim ben, ithalat ihracat işlerini yürütüyorum. Özlem gibi şanslı olamadım."
Bu kez kadını inceleyen Sarp'tı. Dalgalı saçları sırtına uzanıyordu. Uzun kirpiklerinin örttüğü gözleri çok güzeldi. Güneşten pembeleştiği belli olan yüzünde kırmızı ruju dikkat çekiyordu. Arkadaşının aksine o kısa bir şort ve ince askılı bir bluzunun üzerine giydiği şifon kaftan ile oldukça spor görünüyordu. Dün akşamki gibi kokusu burnuna dolduğunda belli belirsiz kafasını salladı. Kerem'in durumu ortadaydı ama kendisi ne demeye böyle oluyordu.
Gece yarısına yaklaşırken Özlem önceki akşam eğlendikleri mekana gitmeyi teklif ettiğinde Kerem'e ilgisini anlamayan kaldıysa da bu teklif sayesinde Ezel'in kör anası bile görürdü niyetini. Hesabı isterken türk kahveleri içilmişti.
Önceki akşam geldikleri mekana bu kez beylerle girdiklerinde piste yakın bir masaya geçtiler. Kalabalık oldukça neşeliydi. DJ doksanlardan şarkılar çalıyordu ve hemen herkes dans ediyordu. Beyler içki almaya gidince Özlem heyecanla Aylin'e döndü.
"Kızıım, çok heyecanlıyım ya. Çok tatlı değil mi?"
"Tamam Özlem anladık, çok hoşlandın ama azıcık ağırdan sat kendini ya! Bıraksak adamı dağa kaldıracaksın."
"Abart bari! Ayrıca ben işimi bilirim. Sen asıl Sarp için ne diyorsun onu söyle?"
"İşine bak Özlem, ben uğraşamam elin adamıyla."
"Bence o seninle uğraşır bir ışık yaksan."
"Kapa çeneni, senin için burdayım. Kafamı bozarsan senin işe limon sıkmaktan çekinmem!"
Aylin'in uyarısı karşısında dudaklarını kapatıp eliyle fermuar çekti Özlem.
Müziğin ritmi artarken kalabalık iyice coşmuştu. Kızlar da masadan uzaklaşmadan dans ediyorlardı. Kerem Özlem'e eşlik etse de Sarp geride duruyordu. Aylin kendi halinde salınırken bu ortamın insanı izlenimi veriyordu. Belki de parti kızı dedikleri tiplerdendi. O kendini kaptırmışken Sarp gözlerini etrafta gezdirdi. Kendisi de eğlenmek istiyordu fakat düşünceleri karmakarışıktı. Özlem ve Kerem ortadan kaybolmuşlardı. Onların kuytu köşelerde ne halt ediyor olabileceklerini tahmin etmek zor değildi. Sarp'ın bu düşünce ile yüzü buruştu. Aylin yokluklarını fark etmemişti bile.

Müziğe öylesine kendini kaptırmıştı ki yanına gelip selam veren adamı fark etmedi bile. Adam kendisini göstermek üzere Aylin'e iyice sokulup elini beline attığında Sarp durumu fark etti. Müdahale etmeden önce Aylin'in tepkisini görmek istedi. Bir arada bulunma sebepleri tamamen arkadaşlarıydı, ona karışmaya hakkı olmadığı gibi, belki de reddemeyecekti. Sarp, esmer adamın usulca Aylin'in kulağına eğilip konuşmasını izledi. Sonra kadının yüzünde peydah olan gülümsemeyi görünce bundan hoşlanmadı. Hakkı olmasa da burada yalnız kalmak istemiyordu, neden istesindi? Bardağını masaya bırakırken adamın suratının aldığı şekili görüp, korktuğu gibi Aylin'in adamın teklifi her ne ise o teklif kabul etmediğini anladı. Adam bir baş selamı ile olay mahallini terk ederken, Aylin dönüp Sarp'ın yanına geldi. Çakırkeyf olduğunda libidosunun yükseldiğini hissederdi. Ama bu az önceki adam gibi bir yabancıyla kaynaşmasını gerektirmiyordu. Üstelik daha makul bir seçenek olarak Sarp oradaydı.


:) Hikayemiz biraz ilerliyor...


Yanlış ZamanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin