Sarp'a öyle geliyordu.
Sandığı kadar basit değildi hiçbir şey. O günün devamında Aylin'i evinde duşunu almış, öğleye dek uyumuştu. Mis gibi kokularla uyandıktan sonra Aylin ile uzun uzun kahvaltı yapmışlardı. Buraya kadar çok güzeldi fakat Aylin mesafeli davranmaya devam etmişti. Ten teması olacak bir duruma dahi müsaade etmemişti. Hal böyle olunca Sarp akşam yemeği teklifini reddedip süklüm püklüm evden ayrılmıştı.
"Kızım, ne yaptın da adam bizi balayımızda aradı ya?"
"Bir şey yapmadım Özlem."
Gerçekten bir şey yapmamıştı ve tam da bu yüzden telefon trafiği başlamıştı. Özlem arkadaşının yaptığı hinliği sessiz kalmasıyla anladığında uzatmadan telefonu kapadı. Öyle kolay değildi bir anda elini tutmak, olanların üzerini örtmek. Sakladıklarının ödenecek diyeti henüz bitmemişti.
Aradan geçen bir hafta da Aylin yeni işine başlamıştı. Eski bir arkadaşın varlığı ona güvende hissettirmişti. İşe başladığı ilk gün asıl patron Mehmet Bey ile tanıştığında bir miktar gerilmiş olmasına rağmen, gün sonunda yüzü gülüyordu. Sevda ona gün boyu eşlik etmiş, şirketle ilgili tüm bilgileri vermişti. Sabah mutfakta kahvelerini alıp sohbet ederken Ateş Bey de yanlarına gelip hayırlı olsun dileklerini tekrarlamıştı. Sevda ile aralarında cızırdayan elektriği görmemek mümkün değildi. Adamın bakışları bile değişiyordu Sevda'ya döndüğünde ama resmiyeti elden bırakmıyorlardı. Öğle arasında yalnız yedikleri yemekte yokladığı arkadaşı sonuna kadar inkar yoluna gitmişti.
"Aylin, abartıyorsun. Adam benim patronum sayılır."
"Sayılır ama değil! Kızım yeme beni bak, senin de halin tavrın değişiyor adamı görünce. Belli ki var bir ateş de duman tütüyor."
Sevda için kabullenmek kolay değildi. Boşanmanın ve ardından olanların özgüveni üzerinde yarattığı tahribat yüzünden tedirgindi. Birine güvenmekten ziyade kendisine güveni kalmamıştı belki. Yıllarca güvenip sevdiği adam onu sevmekten vazgeçtiğinde değersiz hissetmişti. Birinin ona değer vereceği fikrine epey uzaktı.
"Aylin, artık bunlarla uğraşacak enerjim yok. Ateş Bey, iyidir, saygılıdır, merhametlidir ve çok da iyi bir baba ama..."
"Aması ne Sevda? Belli sen de onu beğeniyorsun, ilgini çekiyor. Allah'ı var hoş adam, boyu posu maşallah. Niye boşanmış sahi bu adam?"
"Detaylarını çok bilmiyorum ama eski karısı asil bir kadın. Şirkette konuşulan zaten görücü usulü tanışıp evlendikleri için anlaşamadıklarıydı."
Kafasını sallamakla yetindi Aylin, hislerinde yanıldığını düşünmüyordu. Ateş'in bakışlarında bariz pırıltılar dolaşıyordu da arkadaşının gözlerini göremiyordu bir araya geldiklerinde. Birden ciddileşiyor, durgunlaşıyor hatta uzaklaşıyordu ortamdan. Üzerine gitmek istemedi. Zamanla çözülürdü nasılsa.
Şirketin hemen karşı sokakta bulunan restorandan çıktıktan sonra şirkete dönmüşlerdi. Sevda, onu ekip arkadaşlarına emanet ettikten sonra odasına geçti. Çok geçmeden çalan kapı ile bilgisayarından kafasını kaldırdı. Kapıdan kafasını uzatan Mehmet Bey'in asistanıydı.
"Sevda Hanım, Mehmet Bey sizi çağırıyor."
"Hayırdır inşallah, geliyorum." deyip ayaklandı.
Mehmet Bey'in kapısını çalıp ses vermesini bekleyip odaya girdiğinde Ateş'i de görüp şaşırdı.
"Mehmet Bey, beni çağırmışsınız?"
"Gel Sevda, seninle konuşmamız gereken bir şey var."
Mehmet Bey'in işaretiyle masasının önündeki tekli koltuğa, Ateş'in karşısına oturdu. Gerilmişti. Ne konuşacaklarına dair bir fikri olmayışındandı gerginliği. Soran gözlerle Ateş'e baktı ama ufak bir tebessüm dışında bir tepki vermedi Ateş. Bu sırada Mehmet Bey hepsi için kahve söylemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış Zaman
RomanceDoğru insanı herkes bulamaz. Kimisi bulur ancak geç kalmıştır. Aylin, ömürlük aşkını bulduğunu, o şanslı kişilerden olduğunu zannederken yaşadı en büyük hayal kırıklığını. Özverili olmanın bir işe yaramadığını gördüğünde kararını vermesine rağmen yı...