Hararetli sohbetlerinin ardından Aylin uyurken Sarp kendi kendine söylenerek yolu bitirmişti. Kerem'in gönderdiği konuma geldiklerinde yorgunluğu gözlerinden belli oluyordu. Aylin yan koltukta uyumaya devam ederken, arabayı durdurup Kerem'i aradı.
"Alo, geldiniz mi?"
"Geldik geldik. Hangi blok?"
"Bahçeye girdikten sonra dümdüz ilerle, en arkadaki blok. 3.kattayız."
"Tamam."
"Nasıl geçti yolculuk?"
Kerem sormazdı ama yanında Özlem sıkıştırıp duruyordu.
"Anlatırım sonra."
Başka bir şey demeden telefonu kapatıp, arabayı çalıştırdı. Oldukça eski duran sitenin geniş bahçesinde ilerledi. Saat gece yarısını geçmişti, etraf sessizdi. Bloğun önünde araçlara ayrılmış alanda bulduğu bir yere yanaştı. Aylin hala uyuyordu. Kontağı kapatıp yanında uyuyan kadını izlemeye başladı. Yumuşak başlı biri olsa da kendi doğruları vardı. Haklıydı aslında, kendisini korumaya çalışıyor, başka birinin yükünü sırtlanmak istemiyordu. Oysa üzerinden onca zaman geçmiş, köprünün altından çok su akmıştı. Pelin ile boşanmışlar ve Pelin çok vakit kaybetmeden yeniden aşık olduğunu söyleyerek İzmir'e taşınmıştı. Buna en çok bozulan annesiydi. Kıymetli gelini onu terketmişti. Acaba annesi Aylin'i de en az eski gelini kadar sever miydi? Daha çok sevmesini isterdi. Kendi düşüncesi gülünç geldi. Rahatsız koltukta bile mışıl mışıl uyuyan kadınla birbirlerini tanıdıklarını dahi iddia edemeyecekken o, annesinin onu sevip sevmeyeceğini düşünüyordu.
"Ayliiin, uyan hadi geldik."
Gözlerini açtığında bir anlığına nerede olduğunu anlamaya çalışır gibi bakındı. Haftanın hatta yılların yorgunluğu çökmüştü üstüne. Boynunu esneterek yerinde doğruldu, camdan dışarıya baktığında birkaç büyük ağacın ardında ufak bir çocuk parkı görünüyordu. Parkın önünde ise bloklardan biri sokak lambalarının ışığı ile kendini belli ediyordu.
"Ne çabuk geldik."
"Sen uyuduğun için öyle gelmiştir, ben direksiyon sallamaktan bittim."
"Abartma Sarp altı üstü üç saatlik yol."
"Dönüşte sen kullanırsın o zaman! Hadi bizi bekliyorlardır."
Kapı açılınca içeri dolan serinlikle irkildi Aylin. Çok olağan bir şey söylüyormuş gibi lafını söyleyip inen adamın ardından baktı. Arka koltuğa bıraktığı çantasını uzanıp aldıktan sonra arabadan inip bacaklarını esnetirken Ankara'nın serin havasını ciğerlerine doldurdu. Bu esnada valizleri alan Sarp, her daim bagajdaki çantasında duran kapüşonlusunu Aylin'in omuzlarına bıraktı.
"Uykudan sonra üşüme."
"Teşekkür ederim." demekle yetindi Aylin. Gerçekten üşümüştü. Onlar arabadaki eşyaları alıp binaya yaklaşırken kapı gürültüyle açıldı. Kerem ve Özlem bir şeyler söyleyerek arkadaşlarını kucakladıktan sonrası tam bir curcunaydı. Önce neden geç kaldıkları sorgulanarak, imalar işiterek Özlem'in aile evine girmişlerdi. Küçük evin o saatte kalabalık oluşu ikisinin de omuzlarını düşürmüştü. Tek istedikleri yatıp dinlenmek iken çay eşliğinde börek ve kek ile cebren karınları doyurulmuştu. Ardından Sarp ve Kerem'in ailesi karşı komşuda kalacakları için oraya geçmişti. Aylin ise Özlem'in odasında yatacaktı. Özlem'in annesi dünürlerini kıyısına almış, kendi akrabalarını uzak arkadaşlarına paslamıştı. İki gece idare edecekti herkes.
***
Ertesi sabah eve yine büyü bir telaş hakimdi. Kahvaltıdan sonra herkes bir yerlere dağılacaktı. Sarp, kahvaltı sofrasında sessiz sessiz otururken çaktırmadan Aylin'i izlemişti. Aylin ise üzerinde gezinen bakışların farkında olmakla birlikte umursamıyordu. Onların hallerinin farkında olan birkaç kişi daha vardı. Kerem sinsi bir gülümsemeyle izliyordu arkadaşını. Özlem gece bir türlü ikna edemediği arkadaşını hangi ara sıkıştıracağının hesabıyla ikili arasında gezdiriyordu bakışlarını. Masanın başında karısı ve dünürünün gün boyu neler yapacaklarını konuşan kraliçeleri dinlerken aslında iki kişi arasındaki gerilimi gözlemleyen Tufan Bey, onların hallerine içinden gülüyordu. Aylin'i yıllardır tanır, Özlem'den ayırmazdı. Sarp'ı tanımıyordu. Ama nedense bu ikiliyi hiç aynı ortamda görmemişti. İlk kez bir aradaydılar ve kesinlikle bir şey vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış Zaman
RomanceDoğru insanı herkes bulamaz. Kimisi bulur ancak geç kalmıştır. Aylin, ömürlük aşkını bulduğunu, o şanslı kişilerden olduğunu zannederken yaşadı en büyük hayal kırıklığını. Özverili olmanın bir işe yaramadığını gördüğünde kararını vermesine rağmen yı...