2.Bölüm

276 13 1
                                    

"Sıradan bir güne daha merhaba." demek isterdim ama ne yazık ki o muhteşem(!) sıradan günlerimden birinde değilim.

Çoğu zaman şikayet ettiğim o sıradan günler şuan bana "Bize köpek gibi muhtaç olacağını biliyorduk seni nankör ! " diye haykırıyordu sanki.

Bugünü sıradanlıktan alıp koparan şey annemin kocası ve benim yeni cici babam olacak Vedat Bey'le tanışacak olmam.Hah bir de üvey abiciğimle.

Annem Vedat Bey'le bir ay önce Pekin'deki iş gezisinde tanışmıştı.Ve sadece iki hafta sonra düğünleri vardı.Bu kadar acele olması her ne kadar bana abartı gelse de anneme ve Vedat Bey'e göre 'Birbirlerini geç buldular ve daha fazla vakit kaybetmeleri saçmalık.'

Bunları düşünerek makyaj masamda otururken annem odaya daldı ve ondan hiç beklenmeyecek şekilde neşeyle "Nasılsın bakalım prenses ? Hazır mısın akşam için ? " dedi.

Elime rimeli alıp aynama döndüm ve yüzüne bakmadan "Hazır olmaya çalışıyorum " dedim.

Aynı neşeyle devam etti."Vedat'la konuştum az önce.Seni görmek için sabırsızlandığını söyledi."

"İyi.Görecek işte birkaç saat sonra." dedim yine yüzüne bakmayarak.

"Ne bu huysuzluk Selin ? Neden böyle davranıyorsun anlam veremiyorum."

Derin bir nefes aldım.Başımı ona çevirdim ve tartışmak ve kalbini kırmak istemediğim için "Hiç. Sadece... Biraz gerginim.O kadar."

Yine ve yine onda görmeye pek alışık olmadığım anlayışlı bir tavırla "Biliyorum.Senin için biraz zor olacak bu tanışma ama Vedat'la tanıştığın anda bu gerginlik uçup gidecek emin ol."dedi.

Zoraki bir gülümsemeyle "Umarım." dedim.

Konuşmanın bitmesiyle kapıdan çıkarken seslendim."Anne !"
"Efendim." diyerek geri döndü.

"Ben şimdi çıkacağım.İdil'lere gidiyorum oradan geçerim restoranta."dedim ve uyarmasına fırsat bırakmadan "Merak etme geç kalmam.Tam vaktinde orada olacağım." diye ekledim.

"Peki öyle olsun.İdil'e ve Ayla Hanım'a selamlarımı ilet."

Gülümsemekle yetindim.Annem çıkınca aynaya geri dönüp kırmızı bir ruj seçtim ve dudaklarımla ilgilenmeye başladım.
Babamın gidişinden beri annemi ilk kez böyle görüyordum.Neşeliydi,anlayışlıydı ve fazla iyiydi.

Babamın gidişi şüphesiz ki hayatımızın dönüm noktası olmuştu.Ben henüz 10 yaşındayken depresyonun kör kuyularına düşmüştüm.Annem ise evde oturup,arkadaşlarıyla vakit geçirip,çılgınlar gibi alışveriş yapmaya alışmışken bi anda yeniden iş dünyasına girmek zorunda kalmıştı.

Babam hayatımda o kadar önemli bir yere sahipti ki gidişini bu yüzden sindirememiş ve onu asla affedememiştim.

Yüzünü o gidişinden sonra sadece bir kez gördüm ve o da 15 yaşımda İstanbul'a nadiren geldiği anlardan biriydi.Bir kafede buluşmuştuk ve o kadar soğuk bir görüşme olmuştu ki insanları baba-kız olduğumuza inandırmamız için bin şahit bile yetmezdi.

Onun dışında her doğum günümde gönderdiği pahalı hediyeler dışında hayatıma bir daha girmemişti.

Gerçi annemin de pek hayatımda olduğu söylenemezdi.Boşanmalarından sonra ona kalan hisselerle maddi durumumuzu toparlamak için tekstil işine girmişti ve bir şirket açmıştı.İş gezilerinden şirkete,şirketten iş yemeklerine derken ben bakıcılarla ve hizmetçilerle büyümüştüm.

Makyajımı tamamladım ve son kes aynaya bakıp çıktım.Restorantın havasına ve yemeğin temasına uygun giyindiğim için biraz düğüne gider gibi bir havam vardı,kabul.Kırmızı saten kumaşta bir elbise giyip sarı saçlarımı düzleştirmiştim.Gözlerimin rengini ortaya çıkaran göz makyajı ve kırmızı koyu bir rujla kombinimi tamamlamıştım.

NARSİSTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin