kanıyorum

3.9K 462 71
                                    

"Çok gergin duruyorsun." derken oturduğu yerden uzanarak gerginlikten sallayıp durduğum dizimin üstüne elini koymuş ve hareketi kesmemi sağlamıştı Taehyung.

Min Jun'u görmeye gelmiştim. Açıkçası düşündüğümden çok daha zor olmuştu. Taehyung ile tepedeki en son konuşmamızın ardından bir anlık merakla gitmeye karar vermiştim. Babama kesinlikle güvenmiyordum, çok önemli diye beni ayağına çağırdığı şeyin aslında var olmadığına da emindim. Sadece içimde bir yerde asla susmayan 'ya gerçekse' sesine yenik düşmüştüm işte.

Günlerce düşündüm. Gitmek istemediğime kesin karar vermiştim ama yanımda Taehyung'un olacağı ihtimalini hiç düşünmemiştim. 'Beraber gidelim' demesi benim için olayları değiştirmişti. Kendi başıma gelsem ve onun iğrenç suratını yıllar sonra görsem, bunu kaldıramayabilirdim. Her ne kadar sürekli umursamaz bir tavır takınsam da ben de insandım, ve benim de bastıramadığım duygularım vardı.

Gelmeye karar verdikten sonraki sabah ilk iş Rosé'nin not kağıdına yazdığı numarasını kaydettim ve hastanenin adı, Min Jun'un yattığı oda gibi gerekli bilgileri sordum. Bilmem gereken her şeyi öğrendikten sonraysa Taehyung'u aramıştım. İlk çalışta açması böyle boktan bi günde yüzümü güldürürken gelip gelemeyeceğini sordum. Sanırım yıllar sonra birinden gerçekten rica ettiğim ilk şey buydu. Geri çevirmeyeceğini bildiğimden korkmamıştım, sadece garip hissetmiştim. "Yirmi dakikaya ordayım." diyip hızlıca kapattığında, ben de cılız kedinin bu havada eve gireceğini bildiğimden onun için biraz mama ve su bıraktım. Kısa bir duş alıp kalın bir şeyler giydikten sonra da bir sigara yakmış ve binanın önünde inip Taehyung'u beklemeye başlamıştım.

Çok bekletmeden geldiğinde biten sigarayı duvarda söndürmüş, ve arabaya ilerlerken yanından geçtiğim çöpe fırlatmıştım. Kısa yolculuk boyunca pek konuşmadık. Gergin olduğumu bildiği için üstüme gelmiyordu sanırım. Tıpkı şimdi olduğu gibi.

Şimdi, Min Jun'un rutin muayenesinin bitmesini bekliyorduk odasına girmek için. Koridordaki ikili sandalyelerde oturuyor ve etrafı inceliyordum. O kadar boğuk bir havası vardı ki buranın, içinde olmak bile midemin bulanmasına yetiyordu. Sık sık başımı geriye atarken gözlerimi kapatıp derin nefesler veriyordum. Taehyung ne yapacağını bilemez bir durumda olsa da -ki ona kesinlikle hak veriyordum çünkü her gün sevgilisinin onu çocukken bırakıp giden babasıyla yüzleşmesini beklemiyordu sonuçta- elinden geldiğince rahatlatmaya çalışıyordu beni.

Arada bir göz göze gelmemizi sağlıyor ve bana güzel bir gülüş veriyor, ya da alnını omzuma dayayıp kedi gibi sürtünüyordu. Demin yaptığı gibi sallanan dizimi tutup durdurduğu da olmuştu birkaç kez.

"Ne kadar uzun sürüyor bu muayene böyle? İçerde geberip kaldı da o yüzden mi çıkmıyorlar acaba bir türlü?"

"Umarım bebeğim." dediğinde istemsizce bir gülüş kaçırıp ona çevirmiştim bakışlarımı. Gülmemi beklemiyor olacak ki şaşkın bir ifadeyle bana bakarken o da hafifçe gülmüştü benim yüzümden. Bu sırada sorumlu doktor ve birkaç asistan da odadan çıkmıştı.

İkimiz de anında ayaklanırken önümüzden geçip giden doktorla konuşma gereği duymadan, ve kapıyı çalmadan dalmıştık içeri. Min Jun hasta yatağında, üstündeki örtüyü düzeltirken acı dolu ifadesiyle karşılamıştı bizi.

Ne yazık ki, onu gördüğüm ilk an boğazıma dikenli bir tel sarılmış gibi hissedeceğimi hesaba katmamıştım. Hâlâ beni bu kadar etkileyebiliyor olması canımı çok sıkıyordu.

Acıdan dolayı sımsıkı kapattığı gözlerini açtığında göz göze gelmiş olduk.

"Jungkook?" Yüzünde şok olmuş bir ifade vardı. Gelmemi beklemediğinden şimdi karşısında görünce şaşırmıştı doğal olarak.

cardigan, tkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin