su gibi akmak

3.5K 416 210
                                    

[şarkıyı açıyorsanız yine işaretli yerde lütfenn 🫶🏻]

Gönderen: Sevgilim
İyi geceler bebeğim (02:24)
Lütfen öğünlerini aksatma, tamam mı? (03:09)
Her şeyi telafi edeceğim, söz veriyorum (03:13)
Seni düşünmekten uyuyamıyorum, lütfen aramasan bile mesaj at bana (04:17)
Sargı bezlerini değiştirmeyi unutma, zaten yaraların biraz daha iyileşmiştir sargı bezi yerine yara bantları takabilirsin istersen (04:30)

Sabah gözlerimi mesajlara açmıştım. Daha sabahın erken saatleri olmasına rağmen iki tane de cevapsız arama vardı ve tabii ki Taehyung'dandı. Ayrıca, dün kaçan kedi de gece gelmiş olmalı ki başucumda yatıyor ve hırıltılı sesler çıkarıyordu.

Onu yanımda gördüğüme o kadar sevinmiştim ki uyumasını umursamadan kafasına büyük bir öpücük bırakmıştım. Bu kedi yaklaşık bir yıldır evime kafasına göre girip çıkarak benimle yaşıyordu ama sanırım bu onu ilk öpüşümdü. Kedi olduğu yerde biraz daha sırnaşıp uykusuna devam ederken ben de gelen mesajları okumuştum.

Ona kızgın olmama rağmen mesajlarının karnımda kelebekleri hissettirmesi normal miydi?

Mesajlarına sadece 'yeni uyandım' diye cevap yazıp yollarken telefonu cebime koymuş ve kalkıp yüzümü yıkamak için banyoya yürümüştüm.

Sanki bugün daha iyiydim, saatlerce uyumak iyi gelmiş olmalı ki biraz daha sağlıklı düşünebiliyordum. En azından içimde dün geceki kadar berbat ötesi bir his yoktu. Yani vardı aslında ama o kadar baskın değildi.

Yüzümü yıkadıktan sonra iyice yıpranan sargı bezlerini çıkardım ve banyodaki çöpe attım. Yüzleştiğim yaralar da iyileşmeye yüz tutmuştu, en derin olanlar bile iyice kabuk bağlamıştı. Kabuk bağlasalar bile onlarla sürekli uğraşıp tekrar kanatacağımı bildiğimden beş altı tane yara bandını tek tek taktım en kötü görünenlerine. İki elim de komik derecede kötü görünüyordu ama kimin umrundaydı ki?

Banyodan çıkıp mutfağa geçtiğimde tezgahta duran ramen paketlerinden birini alıp hazırlamaya başlamıştım. Ne kadar öğün atladığımı hatırlamıyordum ama şu an açlıktan midem kasılıyordu. İnanılmaz derecede sigara içmek istiyordum ama bu mide bulantısıyla içsem kusacağıma da emindim. Bu yüzden önce iyi bir yemek yemem lazımdı.

Ramenin hazır olmasını beklerken mutfaktaki sandalyelerden birine oturmuş ve öylece etrafa bakmıştım. Hiçbir şey yapasım yoktu. Ne derse gitmek istiyordum ne de evde durmak. Kafeye gidip bir şeyler halledebilirdim ama açıkçası onu da istemiyordum. Kısacası, ne istediğimi bilmiyordum. Belki açar bir film izlerdim. Sâhi, Taehyung yokken ben günlerimi nasıl geçiriyordum?

Öylece etrafı izleyip dalıp giderken çalan telefon dikkatimi toplamamı sağlamıştı. Yine Taehyung arıyordu. Büyük ihtimalle mesajına cevap verdiğim için uyandığımı, ama aramasına dönmediğim için hâlâ kızgın olduğumu anlamıştı. Telefonu açıp kulağıma tuttuğumda yine ses vermedim, onun konuşmasını bekledim.

"Bebeğim?"

"Efendim?"

"Ne yapıyorsun? Yemek yedin mi?"

"Hazır olmasını bekliyorum."

"Güzel. Müsait misin peki? Konuşabilir miyiz?" Pekâlâ, işte başlıyoruz.

"Müsaitim. Konuşalım."

"Jungkook bu kaçıncı olacak bilmiyorum ama özür dilerim. Çok özür dilerim. O sabah beni onlarca kişi aradı ve buraya gelmemi istedi," Devam edecekti ki dinlediğimi belli etmek için "Neden?" diye sordum lafını keserek.

cardigan, tkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin