1. YENİ GÖREV

79 3 4
                                    

- Gerçek hayattan alınmıştır. -

"Düz gidince sağdan ikinci oda."

Derin bir nefes alıp güvenliğe başımı salladım ve kolidorda ilerlemeye başladım. Heyecanımı kontrol edemiyordum ve bu beni baya bir zorluyordu.

Kaç yıllık polisler beni görseler heralde dalga geçerlerdi ama stajımı bitirmiş ve hayatındaki ilk gizli operasyonu alacak olan ben titrememe engel olamıyordum.

Okul hayatımı başarıyla geçmiştim ve çocukluktan beri hayalini kurduğum mesleğimi elime almıştım.

Polislik.

Küçük yaştan itibaren çok çalışmıştım, çok zorluğun üzerinden gelmiştim. Şimdi ilk görevime gidecek olmak benim için onurdu.

Annem yoktu, hiç bir zaman olmadı. Babasının prensesi olarak büyüdüm ve arada sırada canımı yaksa da alışmıştım. Hiç görmediğim annemin yerini doldurmak için her şeyi yapıyordu. Babam idolümdü. Her zaman onu örnek alır, ona hayranlık duyardım.

Kafamda tonlarca düşünceyle yeni amirimin odasına vardım. Kendimi silkeleyerek kapıyı çalıp içeri girdim. Amir masanın başındaydı ve dosyaları karıştırıyordu.

Etrafa göz gezdirince masasının önünde duran kızı farkettim. Ellerini önden birleştirmiş, omuzları dik bir şekilde bekliyordu. Koyu ton kahve saçları ve yeşil gözleri vardı. Aynı görevde yer alacağımızı düşündüm.

Yürüyerek kızın yanına ulaştım ve onunla aynı pozisyonu alıp onunla beklemeye başladım.

---

"Tuana Eylül Tunalı?"

İsmimi duymamla, hafif zıplayarak hayal aleminden çıkışım bir oldu.

"Benim."

"Emirleri benden alacak olsanız da görevin başında sen varsın."

Benden başka kimse olamazdı zaten. 1.56 (cücük) kadar boyumla herkesi alt edebilirdim.

"Cemre Demir?"

"Benim, ben."

"Sen de Eylül'ün yardımcısı olarak çalışacaksın. Anlaşıldı mı?"

"Yürüme konusunda yardımcısı olacaksam, fizik tedaviye gitmesini tavsiye ederim."

Bunu duymamla hızla ona doğru döndüm.

"Ne diyosun lan sırık.." dememle kafasına bir tane geçirmem tam oldu. Olabildiğince nazik vurmama rağmen kız çığlık attınca sayın amirim sertçe masaya vurdu.

Ben nazik oldukça insanlar üzerime geliyordu ama alışkındım. Bu kızın da üstesinden gelebilirdim.

"Ahır mı burası? İş yapıyoruz burada. Tek kelime etmeden beni dinliyorsunuz şimdi. Var mı bir sorun?"

İkimiz de yok deyince amirim devam etti.

"Yeni bir gizli görevimiz var biliyorsunuz ki. Bir seri katili ve onun baş yandaşını arıyoruz. Tespitlerimize göre Aral okulunda ama kim oldukları belli değil. Sizi okula öğrenci olarak göndereceğiz. Ve onları bulup bize getireceksin. Onları bulmadan sakın gelmeyin, şimdi çıkabilirsiniz.

Sayın amirimizi polis yapan adamlara küfür ede ede odadan çıktım. Cemre de ardımdan çıktı.

"Nasıl bulacağız?" diye sordu.

"Alnımda müneccim mi yazıyo?"

"Aklın varsa müneccim olmana gerek kalmaz, çözüm bulursun zaten.

"Akıl var mı sence."

"Yok."

"He valla, yok."

"Bende de yok." dediğinde anirdim.

"Belli."

---

Bir sonraki gün okul için sahte kimliklerimizden tutun okul çantalarımıza kadar hazırdı.

Tam okul bitti polis oldum derken yine okula gidiyordum. Neyseki bu sefer eğitim için değil bir nevi ajanlık içindi.

Öğrenci rolünde olduğumuz için limuzin (ultra zenginim) ile gitsek dikkat çekebilirdi. Bu yüzden diğer öğrenciler gibi minibüse bindik.

Minibüs tahmin ettiğim gibi çok doluydu ve zor sığmıştık. Bir an önce okula varalım diye dua ederken şoförün yaptığı ani frenle sağa doğru savruldum. Sol tarafımdaki Cemre'ye tutunayım derken yanlışıkla onu da kendime çektim ve beraber öndekine (aslı) dayadık.

Dayadığım kızdan özür dilemek için konuşmaya çalışırken, düştüğüm duruma gülmeye başladım. Konuşurken bir an güldüğüm için özrün yarısında kıza yanlışıkla tükürdüm.

Tükürmeme daha çok gülerken kız dönüp beni ensemden tuttuğu gibi karşıya fırlattı. Yaşadığım şokla kıza çemkirmek üzereydim ki kıza bakınca nutkum tutuldu...


HiraethHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin