Media: Tuana Eylül Tunalı zeka sertifikası.
Bölüm şarkısı:
🎶Ahmet Badıllı - Çiğköfteİyi Okumalar..❤️
------------------
Düşünüyordum. Aslı'nın beni sıkıştırmasının ardından iki gün geçmişti. İki gün boyunca yaptığım tek şey düşünmekti ama hala bir karara varamamıştım.
Ona haddini bildirecektim. Bana öyle artist bir şekilde davranamazdı. Gotu kalkmışsa indirmesini bilirdim.
Ben koskoca 123 iq'su olan bir polistim. Küçük (boyu hariç) ergen bir velete katlanmak benim için çocuk oyuncağıydı.
Ona dersini nasıl vermem gerektiğine karar veremediğim için Cemre'den fikir almaya karar verdim.
2 gün önce Gülcan ile olan makarna sohbetinden sonra ondan etkilenmişti ve kızı salmıyordu.
Gülcan, Cemre'nin başından gitmesi için her türlü zorbalığı yapmıştı ama Cemre "naz yapıyo" diyerek kıza daha da sokulmuştu.
Yüksek ihtimal şuan da Gülcan'ın yanındaydı. Tahminimin doğru olup olmadığını sorgulamak için sınıfa çıktım.
Ve evet buradalardı.
"Ya işte Çağatay Ulusoy bana zamanında çıkma teklifi etti de ben kabul etmedim diyorum ya sana."
Onlara doğru yürüyünce ikisi de bana baktı.
"Cemre'yi alıyorum yanından biraz."
"Al götür bir daha da getirme."
Salak kız laf soktuğunu sanıyordu. Cemre cevap vermek ister diye düşünüp ona baktığımda tahminimin yanlış olduğunu farkettim.
Gülcan'a dönüp ona cevap vermek yerine yüzünü sadece benim görebileceğim şekilde dönmüş, "Naz yapiyo. O da beni seviyo." diye bana ağzını oynatıyordu. Tabii bunu ağzını 2 metre açmış öyle yapmaya çalışıyordu.
Ağzının kenarlarından tutup ikiye ayırmayı düşündüm fakat çok olgun bir insan olduğum için vazgeçtim.
"Getirmem zaten. Senin gibi bir kara sineğinin yanında psikolojisi bozulur kızın."
Susar kalır sanmıştım ama hiç öyle olmadı.
"Sen kime kara sinek diyorsun lan çakma sarışın!"
"En azından beynim çakma değil asko 123 ıq'm var benim."
Ben bilmiş bilmiş sırıtınca bana şeytan bakışı atmaya başladı.
(Cok bakmayin goz goze uzun sure kalirsaniz ölürsünüz)
O bakışlardan sonra daha fazla bir diyemedim. Cemre de korkmuş olmalıydı ki yavaşça ayağa kalkıp geri geri gitmeye başladı. Bunu fırsat bilip sırtından iterek dışarı çıkardım.
"Acilen konuşmalıyız." deyip gözlerimi kıstım.
"Ne konuşacağız?" diye sordu sonra aklına bir şey gelmiş gibi panik oldu.
"Ya gerçekten sadece bir ısırık aldım. Ben bitirmedim cigkofteni yemin billah."
"Ne diyon amk ne çiğköftesi?"
"Diyom ki göz hakkıdır diye ucundan aldım sadece o kadar hepsini yemedim."
Elimi başıma vurdum. Sonra niye kendime vuruyorum mal mıyım deyip Cemre'ye de bir tane geçirdim.
Ben Aslı'nın gotunu indirmek için plan yaparken o anca makara peşindeydi.
"Çiğköftene de sana da baslicam şimdi çok önemli bir sorunumuz var çözmemiz lazım."
"Yine adını Kerem yapmaya çalışacaksan eğer hiç bir yere gelmiyorum ben."
"Bırak şimdi Kerem'i. Bak Aslı beni arka bahçeye çekip beni tehtid etti. Ben de durmadım benim sloganımı yani 'tuana eylül tunali siktim seni konyali' kendisine temin etmiş bulundum. Azıcık got oldu, belli etmedi. Ama yüzde yüz oldu yani belli etmese de ben anlarım. Kim kapak olmaz ki tuana eylul tunali siktim seni konyali ya zaten-"
"Of kafam sisti anladık konyalı sikiyon."
"Tamam her neyse. Ateşli olduğundan bahsetti bana. Niye tartışma anında bana yatak odası gondermeleri yapiyor o kısmı tam anlamadım ama sorun yok."
"Yatakta ateşliyim mi dedi?"
"Tam öyle demedi de o anlama getirdi ben anlarım."
Cemre tam bir şey diyecekti ki susturdum.
"Konuşarak vakit kaybedemeyiz. Aslı şuan çiğköfteci de. Gidip ona haddini bildirelim hadi."
"Cigkofte yemeye mi gidiyoruz?"
"Lafı gotunden mi anliyon gerizekalı. Cabuk ol, hem bak Gulcan da gitmiş oraya."
Cemre aniden bağırıp zıplayınca korktum.
"Ne yavaş yürüyosun Eylül ya hadi hızlan biraz kaçırıcaz Gülc- yani Aslı'yı."
---
Ölüm gibi geçen yolun ardından sonunda Samsat'a (bilmeyen ölsün) varmıştık. Cemre'ye sessiz olması için işaret yaptıktan sonra yavaşça dükkanın kapısına gittim.
İçeride oturmuş çiğköfte yiyorlardı. Birazdan ben onları lavaş arası cigkofte yapacaktım haberleri yoktu.
Hiç istifimi bozmadan kapıyı açtım ve masalarına ilerledim, Cemre de peşimden geldi.
"Oo gençler ne yapıyorsunuz burada bakalım?" dedim alayla.
"Sence ne yapıyoruz?" deyince Aslı, sinirim bozulsa da belli etmedim.
"'Yerim acılı çiğköfte, yaparım çocuğu tekte' diyorsun yani AHAHAH!"
Biz Cemre ile muhtesem esprime gülerken Aslı sinirlenmişti. İki elini sertçe masaya vurarak yavaşça ayağa kalktı ve bana korkutucu şekilde bakmaya başladı.
Bu sefer temkinliydim. Hemen savunmaya geçmeliydim. Hızla çiğköfte tezgahının arkasına geçtim ve elimi leğene daldırarak çiğköfteyle doldurdum. Samsat çalışanı abi dışarı da telefonla oynadığı için şanslıydım.
"Sakın yaklaşma yoksa atarım!!" Diyerek avucumda ki çiğköfte topunu Aslı'ya gösterdim.
Aslı, ne yapıyor bu mal dermiş gibi gülmeye başlayınca sinirim daha da arttı. (ama guzel guluyodu)
"Atarım diyorum yavrum. Geri çekil hemen."
Geri çekilmek yerine gülerek daha da bana doğru gelmeye başlayınca sabrımın sonuna geldim ve çiğköfteyi ona fırlattım.
Tam gülen suratının üzerine gelince Cemre yine eşeğe dönüşüp anırmaya başladı.
Aslı daha şoku atlatamamışken, Gülcan cok sinirli bir şekilde bağırmaya başladı.
"Bana bak oraya gelirsem seni sikerim. Sonra sayemde 1 metre boyun uzar yer cucesi!"
Sikime bile takmadığım bu cümlelerin üstüne Gülcan'a da çiğköfte fırlatacaktım ki elim hava da kaldı.
Sayın Samsat çalışanı abimiz sonunda dükkanına girmeyi akıl etmişti. Etmez olaydı. Ağzı beş karış açık bir şekilde etrafa bakıyordu.
Gözleri en son benim elimdeki 1 kilo çiğköfte yığınını bulunca gülümsemeye çalıştım.
"Abi elime yanlışıkla çok azıcık çiğköfte bulaştı da nerede yıkayabilirim hehe?"
Diğer bölüm karakolda geciyor🤫