Hislerim her saniye bir yük gibi daha da çoğalıyordu ve ben bunun altında ezildikçe eziliyordum. Kalbimin kırıkları mümkünmüş gibi daha da ufalanıyordu. Babamın parçaladığı bir kalp daha ne kadar parçalanabilir ki derken her seferinde daha büyüğünü yaşıyordum.
Boranın ardında bıraktığı enkazdan çıkmaya çalışıyordum ama biliyordum ki çıkamıyacaktım. Saatlerdir belki de uyuduğumu düşünüyordu ama ben enkazın altından çıkmak için ufacık bir gün ışığı arıyordum.
Haklıydı. Haklı olması kendimi fazlasıyla sorgulamama sebebiyet veriyordu. Ondan uzak durmak istemiyordum ama o da beni bu şekilde istemiyordu. Aslında istiyordu ama bu durumumuzun bize zarar vericeğini bildiği için arkasını dönüyordu.
Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Konuşsam dinlermiydi? İnanırmıydı?
Onu sevdiğime inanırmıydı?
Belki de sadece davranışlarıma yansıtmalıydım. Belki kendi anlıyacaktı.
Bundan sonrasında nasıl bir yol izlemem gerektiğini bilmiyordum. Ne olucağı hakkında en ufak bir fikrim yoktu.
Ben onu istemezken bile o benim hep en yakınımdaydı, şimdi nasıl uzak durmamı bekliyordu ki?
Saatlerdir guruldayan karnım bir kez daha guruldadığında bakışlarımı beyaz tavandan çektim.
Yataktan yavaşça doğruldum. Umarım odasındadır ve karşıma çıkmaz.
Ellerimi yumruk yaparak odamdan sessizce çıktım ve aç karnımı doyurmak için mutfağa ilerledim.
Odasında olmalı ki geçtiğim hiç bir yerde yoktu.
Kendime kaşarlı tost yapıp yanına da ayran yaptıktan sonra hızla tepsiye dizip odamın yolunu tuttum.
Tam odamın kapısını açacağım sırada Boranın kapısı açılmıştı ve ben o milimlik saniyede kendimi odama atmayı başarmıştım.
Tepsiyi yatağımın üzerine koyduğum sırada kapı tıklatılmıştı.
"Mahur, iyi misin?"
"İyiyim." dediğimde bir karşılık vericeğini düşünmüştüm ama gitmiş olmalı ki sesi bir daha çıkmamıştı.
Tostumu ufak ısırıklarla yiyip midemi saatlerdir beklediği ana kavuşturmuştum.
Gerçekten de acıkmıştım.
Elimi ve ağzımı ıslak mendille sildiğimde aklım telefonum gelmişti.
Aşağıya indiğimde cebime attığım telefonumu çıkardım ve ekranı açtım. Onlarca arama ve mesaj vardı. Sabah ben uyurken ayrı öğlen ayrı arama ve mesaj vardı.
Tabii haberi duyan magazin düşkünü bir kaç kişi de vardı bunların arasında.
Benim içinse önemli olan tek şey abim ve Bercisdi.
Bercisin onlarca mesaj attığı sohbet kutumuza girdim.
"Ben iyiyim merak etme uyuyordum ondan geç döndüm. Borayla da konuştuk hallettik. Dün gece ne oldu en ufak bir fikrim yok ama ufak bir özet geçiceğini umuyorum."
Gönderdiğim sesli mesjı an kollarcasına beklermiş gibi anında görmüştü.
O bana dün geceyi fazlaca detaylı özet olmaktan çıkacak bir şekilde anlattığında ben yaptığım tüm saçmalıkların utancını daha da derinden hissetmiştim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahur
JugendliteraturBu, imkansızlıktan doğan bir aşk hikâyesiydi. Mahur ona aşık olabileceğini hiç düşünmemişti. Ama artık ona tüm benliğini kaptırıcak kadar aşık olmuştu. Fakat bu hikayede neler kaybediceğinden habersizdi.